Paylaş
Bu 13 konuşmanın tümünü okudum.
Çıkan özet şudur:
GÖREVE BAŞLAMA KONUŞMALARI:
* Askerimizin morali yüksektir. Teröre karşı mücadelede kararlıyız...
* Demokrasiye ve parlamentoya bağlıyız.
2009 KONUŞMALARI: (Giderek sertleşiyor)
* TSK’ya karşı psikolojik harekât vardır. Yeter artık.
* Rahatsızız... Birileri TSK üzerinden siyaset yapıyor. TSK’yı yıpratmak isteyen güçler var.
* İçimizden bilgi sızdırılıyor.
BUGÜN GÖREVİ DEVRETMESİNE 6 AY KALA:
* Askerin morali bozuk...
* Ciddi şekilde rahatsızız.
* TSK’ya karşı psikolojik savaş var.
VE EN ŞAŞIRTICISI:
* Bizim de elimizde belgeler var. Gerekirse bunu halkla paylaşırız..
İşte gelinen nokta budur:
İlker Paşa “Yüksek azmimiz ve moralimiz var” diyerek geldi.
“Moralimiz bozuk” diyerek gidiyor...
Ben ilk kez bir genelkurmay başkanının “Benim de elimde belgeler var” diyerek, “Konuşursam yer yerinden oynar” anlamına gelebilecek bir demeç verdiğini gördüm...
Yine ilk kez bir genelkurmay başkanının “Ordunun morali bozuk” itirafını okudum...
Bozuk bile olsa, bu denli hassas bir psikoloji açıklanır mı? O da tartışılır.
Dahası var.
Eğer “ordunun morali bozulduysa” Org. Başbuğ’un “TSK’ya karşı psikolojik harekât var” sözünün bir başka anlamı ortaya çıkıyor.
O da şudur:
* Ordunun morali bozulduysa, demek ki o psikolojik harekât başarılı oluyor.
Şaşırmamak elde değil
Milli Güvenlik Kurulu var. Haftalık olağan görüşmeler var. Savcılıklar orada...
Ama Org. Başbuğ “Böyle devam ederse ben de bizdeki belgeleri açıklarım” diyor.
O zaman şu sorular akla geliyor:
- İlker Paşa, “Olayları Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la paylaşıyorum” demişti.
* Acaba bu belgeleri de paylaştı mı?
* Paylaştıysa ne oldu?
* Eğer paylaşmadıysa niye?
* Bu belgelerde ne var?
* Bir komutan böylesine hassas bir bilgiyi ya da psikolojiyi dünyaya açıklamalı mı?
Bu sorular önümüzde volkanik bir hızla büyüyor. Aklımızda derin kraterler açıyor.
Moralimiz bozuluyor.
İKİNCİ YAZI:
ABD’li çuvalcı generali soruyorsunuz, işte cevabı
TÜRK askerinin başına çuval geçirten ABD’li generale neden bir tepki verilmedi?
Bunu soruyorsunuz... Yüzlerce soru... Mesaj, yorum...
Cevap için biraz geri gidelim.
Yıl 1991. ABD Irak’a saldıracaktı. Ve Çekiç Güç geldi. Hatırladınız mı?
Çekiç Güç...
ABD, İngiliz ve Fransız askerlerinin Çekiç Güç’ü, Kürtler Saddam’ın muhtemel saldırısına uğramasın diye oraya bir “tampon bölge” kurdular.
Sonra “bu böyle olmaz” dediler. Ve bu defa başka bir şey çıktı.
Hatırlayın: “36’ncı paralel”.
ABD o paralel üzerinde uçuş yasağı koydu.
O yasak bölge tam nereye denk geliyordu biliyor musunuz?
Kandil’e, PKK’nın yuvası olan Kuzey Irak’a.
PKK yavaşça Suriye’den oraya geçti, yerleşti. Rahmetli Ecevit, “Orada bir terör bataklığı oluşacak” diye defalarca uyardı. O günlerde Çekiç Güç İncirlik’teydi. Her uçağa bir Türk subayı biniyordu. Ama “gözlemci” olarak.
Aradan yıllar geçti. O rahat ortamda Talabani, Barzani ve PKK üçlüsü serpildi, silahlandı, kamplar kurdu. Şehirlere yerleşti.
Ve geldik bugüne... Yani PKK’ya silah bıraktırma dönemine... İşte şimdi ABD oradan çekiliyor. Artık fiili bir Kürt devleti var. PKK’nın da “silahlı misyonu” bitti. Şimdi artık “eve dönüş”, “siyasete dönüş” projesi geldi. PKK yüzünden Türkiye, Irak ve Barzani’yle sürekli bir gerilim yaşamasın diye PKK’yı siyasileştirme operasyonu başladı.
Peki bu operasyonu kim koordine edecek? Kim indirecek teröristleri Kandil’den?
Çuvalcı General Raymond Odierno... İşte o yüzden geldi Ankara’ya.
Şimdi anladınız mı sessizliği...
Ben kızmıyorum. Siz de sakın kızmayın ABD’ye. O kendi işini yapıyor.
Ya biz?
ÜÇÜNCÜ YAZI:
MGK’ya dinamik bir isim geldi
LÜBNAN Büyükelçimiz Serdar Kılıç, MGK Genel Sekreteri oldu. MGK deyince meslek hayatının son dönemlerini yaşayan bürokratlar akla gelirdi. Bürokraside bir “ağır abi” durumu yani...
Şimdi bu yapı değişiyor. Devletin kilit kadroları gençleşiyor. Washington’a Namık Tan’ın gitmesi de böyle bir gençleşmedir. Diyarbakır, Urfa, Van, Mardin, Şırnak, Erzincan genç, dinamik, atak valilerle yönetiliyor şimdi. Ben her gittiğimde farkı görüyorum. Bir dönem “sürgün zihniyeti”yle bakılan o illere şimdi en başarılı genç isimler gidiyor.
İşte Serdar Kılıç da böyle bir gençleşme simgesidir. MGK gibi bir kurumun genel sekreterliğine geliyor.
Serdar Kılıç genç ama bir o kadar da tecrübeli bir diplomattır. Uzun yıllar NATO’da görev yaptı. NATO Daimi Temsilcisi oldu. Sonra Beyrut’ta başarılı bir büyükelçilik dönemi var. İç savaşın göbeğinde arabuluculuk yaptı. Başarılı da oldu.
Bu gençleşmeyi kutluyorum.
Paylaş