Paylaş
Bu fısıltının izini sürdüm... Konuştum, sordum... Derin koridorlardan geçebilen bazı tanıdık isimlerden yardım istedim. Onlar da araştırdı...
Ve baktık ki, mesele fısıltının ötesinde...
Başbakan Erdoğan, Melih Gökçek’i aday yapmayacak...
Tabii son kararı Başbakan verecek...
Peki eğer aday yapmazsa gerekçesi nedir?
İşte cevap:
- Erdoğan çok uzunca bir süredir Melih Gökçek’in bazı faaliyetlerinden rahatsızdı... Aşırı kendi başına davranıyor. Bir İstanbul ya da Kayseri belediye başkanı gibi değil... İş yerine polemik yapıyor. Daha da ötesinde, Kemal Kılıçdaroğlu’yla girdiği son düello da partiye çok zarar verdi.
DERİN İŞARETLER
Aslında bu gerekçelerin ötesinde daha "derin işaretler" olduğu da söyleniyor...
EPDK’nın Gökçek hakkında soruşturma açması da, Başbakan Erdoğan’ın "silgisi" olarak yorumlanıyor.
Soru şu:
- Başbakan’ın bilgisi dışında bir soruşturma açılabilir mi?
Bu fısıltının biraz daha izini sürersek şu yoruma da ulaşıyoruz:
- Ankara ve İstanbul AKP için çok hassas iki kent... Eğer bu illerden birisini kaybederse, "iktidar zorlaşır"... Dahası bu kentler il genel meclisi oylarını da belirliyor. Ciddi bir oy kaybı AKP’de keskin sancılar yaratır. Bu nedenle Başbakan Ankara’da hassas davranıyor...
İşte bu hassasiyet de Gökçek’in adaylığını siliyor...
İKİNCİ YAZI:
Dünya Kürt Konferansı düzenliyorlar
BAYRAM ’da sessiz sedasız bir "görüşme" gerçekleşti... DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Barzani’yi ziyaret etti... Satır aralarında kalan bu ziyaret çok önemliydi...
Neden mi?
Çünkü önümüzdeki döneme yönelik çok ciddi bir hazırlığın ilk adımıdır da ondan...
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le uzun uzun bu ziyareti konuştum...
Barzani’den aktardığı özet şu:
- Sayın Barzani bizimle aynı görüşte... Bu sorun yalnız silahla, dayatmayla çözülmez... Ankara yalnızca PKK’yı imhaya yönelik bir bakışla meseleyi halletmeye çalışıyor, Oysa mesele bundan ibaret değildir. Bir demokratik çözüm ve diyalog gerekiyor... Bunun için de Barzani çaba göstermeye hazır...
Peki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Irak ve Erbil ziyaretini ve iptalini nasıl değerlendirdiniz?
- Biz zaten bu iptali bekliyorduk. Çünkü Cumhurbaşkanı Gül’ün Erbil’e ziyareti çok başka anlamlara gelebilirdi... Bu nedenle iptal olduğunu düşünüyoruz...
Bu kısa bilgilerden sonra şimdi Barzani’yle yapılan görüşmenin en önemli bölümüne geliyoruz...
Dünya çapında bir Kürt konferansı....
Ahmet Türk, "Kürt konferansı" düzenlemek için Barzani ile anlaştıklarını söylüyor...
Yani?
Uluslararası bir "Kürt Konferansı" Barzani ve DTP öncülüğünde gerçekleşirse, bu yeni bir dönemi işaret eder...
Bölgedeki öncelik açısından Kuzey Irak, İran, Suriye ve Türkiye ekseninde bir "konferans" demektir bu...
Türk, Barzani’nin bu konferansın düzenlenmesine olumlu baktığını söylüyor.
Bir Avrupa ülkesinde yapılmasını düşünüyorlar... Bu da dünyanın gözünün buraya döneceği anlamına geliyor.
2 TEMEL ÇAĞRI
Ve yine Türk’ün verdiği bilgiye göre konferanstan iki temel çağrının çıkması bekleniyor:
1) Kürtlerin kimlik ve kendilerini ifade hakları...
2) Bunun sağlanması sonucunda PKK’ya silah bırak çağrısı...
Elbette daha birçok başlık söz konusu...
Bu önemli gelişmenin bir başka boyutu da şu soruda yatıyor:
- Böyle bir gelişmeye karşı Ankara ne kadar hazırlıklıdır?
- Bu konferansın bir PKK şovuna dönmemesi nasıl engellenecektir?
Sonuç olarak DTP parlamentoda grubu bulunan bir partidir. Barzani ise Federe Kürt yönetiminin başkanı...
Neresinden bakarsanız bakın...
Bayramda sessiz sedasız gerçekleşen ve satır aralarında kalan bu gelişme çok önemlidir...
Dahası Ankara için önümüzdeki döneme yönelik çok önemli bir sorudur.
ÜÇÜNCÜ YAZI:
Siyaset ve Devlet
AYNI gün. Aynı şehir. Aynı Diyarbakır... İki okul... İki parti... İki siyasetçi... İki seçim... Ve iki fotoğraf...
Şimdi dikkatle bakalım... Birinci fotoğrafta Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret eden lise öğrencileri var...
Ellerinde poşular, gözlerinde bir gençlik ateşi.
Baydemir Kürtçe konuşuyor. Öğrenciler dinliyor.
İkinci fotoğrafta ise uzun yıllar içişleri bakanlığı yapmış Abdülkadir Aksu var... O da Diyarbakır’da bir okul açılışında...
Fark mı ne? Aksu, Mir Dengir Fırat’ın yerine gelmişti...
Neden?
Çünkü Fırat, DTP’lilerle toplanmış ve bazı açılımlar üzerine pazarlığa başlamıştı...
AKP’yi "Kürt sorunu vardır" noktasına getirmişti... Sonra Başbakan aniden bu noktadan döndü... "Kürt Sorunu vardır" sözünden, müthiş bir hızla, "Ya sev ya terk et" noktasına geldi...
Bu aslında bir "polis noktası"dır... Ve işte bu "polis noktası"na da eski içişleri Bakanı Aksu tayin edilmiştir...
Şimdi fotoğrafa dönersek:
Yıllar önce Diyarbakır’da Koşuyolu Parkı’nda Baydemir’le uzun bir yürüyüş yapmıştık. Baydemir kendisiyle konuşmak isteyen vatandaşlarla ısrarla Kürtçe konuşmuştu. Hatta bir defasında bir yaşlı kadın oğluna iş isterken Türkçe konuşmuş, Baydemir Kürtçe cevap vermişti. Kadın yine Türkçe konuşmuş, Baydemir Kürtçe’de ısrar etmişti...
Şimdi baktım, Baydemir yine Kürtçe konuşuyor, öğrenciler Kürtçe soruyor. Aksu ise, tam bir devlet açılışında... Bir devlet töreninde...
Zaten Aksu Diyarbakırlı olmasına rağmen Diyarbakır’dan aday bile olmamıştır... İstanbul milletvekilidir...
Ben konuştum... Gidin siz de sorun. AKP, CHP il başkanları genel merkezlerine yalvararak diyor ki:
"Yapmayın, hassasiyetlere saygılı olun, biraz anlayış gösterin. Kürt kimliğini dışlamayın."
Ama Ankara dinlemiyor... Ve işte bu yüzden bu fotoğraflar diyor ki:
Güneydoğu’da seçimlere, bir tarafta "devlet" diğer tarafta "siyaset" giriyor... DTP siyaset yapıyor... Diğer partiler ise "devlet" diyor... Ne çıkar bu seçimden?
Cevap şu:
- Orta Anadolu’dan, Karadeniz’den, Ege’den oy alacağım diye; milliyetçiliği zorluyorsunuz... Orayı dışlıyorsunuz... İtiyorsunuz... Kendi il başkanlarınızı bile dinlemiyorsunuz..
Yapmayın kardeşim...
DÖRDÜNCÜ YAZI
KKTC elçisi olabilir
ZEYNEP Gürcanlı, dışişleri kulislerinde dolaşan çok önemli gelişmeyi aktardı...Zihinlerden dillere düşen gelişme şu:
- İstanbul Valisi Muammer Güler KKTC Büyükelçisi olarak atanabilir...
- Olur mu?
- Neden olmasın. Yaş haddinden emekli olmasına rağmen Baki İlkin New York’ta hálá büyükelçi olarak kalabildiğine göre... Üstelik bir imza yetkisi olmadan... Zaten Vali Güler’in atanmasına yönelik bir hukuki engel de yok...
Ama daha önemli bir şey var:
- Eğer bu atama olursa, dışişleri geleneğinde ikinci bir ilk olacak. Baki İlkin uzatmasından sonra şimdi de bakanlık dışından bir büyükelçi tayini. Bu kapı açılırsa bambaşka isimlerin tayini de gelir...
Sonra Uğur Ergan yazdı:
- 5 büyükelçi dışişleri müsteşarına gidip "Bizi neden tayin etmiyorsunuz. Bakın en hassas daireler boş duruyor" dediler.
Bakan Ali Babacan randevu bile vermedi...
Dışişlerinde birşeyler oluyor.. Yakında patlar...
BEŞİNCİ YAZI
Önder Sav’ı durdurma kurultayı
CHP yılların "genel sekreterlik yönetimi"nden vazgeçiyor... Sol partilerde genel sekreterlik genel başkandan sonraki en kuvvetli koltuktur...
Ecevit, İsmet İnönü’yü devirmeden önce böyle bir koltukta oturuyordu. O koltuk sayesinde güçlenmişti... Baykal da öyle..
Çünkü genel sekreter teşkilatın bütün detaylarını bilir ve belirler.
Bir süredir genel sekreter olarak Önder Sav rahatsızlığı yaşanıyordu. Telefonunu açık unutmasıyla başlayan, hacca gidenlere yönelik sözleriyle tepki çeken Sav gerilim yaratıyordu.
Özellikle "yukarıdan bakan politbüro tarzı yönetimi"yle bu gerilim daha da artmıştı.
Hatta çarşaf açılımına da karşıydı...
Deniz Baykal, Sav’ı alıp yerine başka bir genel sekreter koymak istemedi. Bunun yerine genel sekreterlik koltuğunu ortadan kaldırdı...
15 genel başkan yardımcısı işte bu anlama geliyor... Sav genel başkan yardımcısı olarak teşkilattan sorumlu da olsa artık eskisi gibi olmaz...
İşte ben bu yüzden bu kurultaya Sav’ı durdurma kurultayı diyorum...
Paylaş