Dünyadaki cenneti koruyamazsanız asıl cenneti nasıl anlayacaksınız?

“Tanrı dünyayı yaratmış,
Gökova’yı nakşetmiş,
Cenneti tasvir için
kullarına bahşetmiş...”
Bizim bildiğimiz ve onlardan öğrendiğimiz...
- Dicle’nin kıyısında batan güneş, Nemrut’tan yükselen ay, Gökova’ya, Göcek’e yakamoz olur bu cennet vatanda.
Ve bütün bu güzelliklerin hepsi önce sevgiyle beslenir.
Vatan sevgisi yalnızca o vatanın sınırlarını korumak değildir.
Denizlerini, nehirlerini, kuşlarını, çamlarını, dağ çileklerini sevmektir. Bir arıyı korumaktır aynı zamanda vatan sevgisi... Aşka dönüşür böylece...
İşte yine yaz geliyor...

KOYLAR YİNE DERTLİ

O kadar çok soru geliyor ki...
“Fatih Bey, seçim tartışmalarından fırsat bulup da dünyanın en güzel koylarını hatırlar mısınız?”
Evet, benim böyle bir görevim de var...
Sadun Boro büyüğümüzden, Can Pulak ve Necati Zincirkıran ağabeyimizden aldığımız güçle sürdürdüğümüz çevrecilik.
Özellikle Güney Ege’deki o muhteşem koylarımızın korunması...
Şu kadarını söylemeliyim ki, gerek Çevre Bakanı İdris Güllüce gerekse Orman Bakanı Veysel Eroğlu hiçbir hassasiyeti geri çevirmediler...
Hata ve eksik yok mu? Elbette var...
Göcek koylarının ihale edilmesi hâlâ nasıl bir sonuç verecek belli değil.
Bakan Eroğlu’nun sözü var. Oralara çivi çakılmayacak. Ama nasıl?
Eroğlu bugüne kadar verdiği sözleri hep tuttu. Bunu da izleyip göreceğiz.
Sonuç olarak biz hangi siyasetçi olursa olsun doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz.

MAVİ KART:

Deniz kirliliğini önlemek için çıkarılan mavi kart uygulaması amatör denizciler için tam bir işkenceye dönüştü. Hele yurtdışından gelen yatlar zaten şaşkın.
Bu mesele ne olacak? Belli bir tonaja kadar izin verilmeli. Sanıyorum bu konuda olumlu çalışmalar var. Ayrıca deniz kirliliği teknelerden değil, asıl, kıyılardaki yerleşimlerden kaynaklanıyor. Bunların arıtma tesisleri ne kadar denetleniyor?
Selimiye’den, Orhaniye’den Fethiye, Kaş’a... Buralardaki yerleşim bölgelerinde arıtma var mı?
Yoksa gelen kızartma yağları, zehirli atıklar denize mi gidiyor?
Teknelerin deniz kirliliğindeki oranı o kadar düşüktür ki... Asıl kirlilik karadan gelir.

NAVİGA’DAN TUBA UYARDI:

Denizcilerin aylık buluşma rotası Naviga dergisinin Yazı İşleri Müdürü Sevgili Tuba Noyan haziran sayısında uyarıyor. Küçücük koylarda, limanlarda dehşet saçan jetski’ler, sürat motorları lütfen denize huzur için çıkmış olanlara saygı göstersinler... Koca koca motor yatlar, devasa gezi motorlarının kaptanları bangır bangır açılan müzikler konusunda umarız bu yaz daha dikkatli olurlar.

ÇEVRE BEKÇİLERİ:

Peki kirlilikle ve gürültüyle nasıl mücadele edeceğiz? Türkiye’nin ne yazık ki bir çevre polisi yok. Ankara merkezde bir özel çevre koruma teşkilatı var. Ama onların iyi niyetli çalışkan elemanlarının yetkisi yok ki... Çünkü Ankara’ya sıkışıp kalmışlar. Olması gereken kıyılarda, sit alanlarında yoklar. Onların yerine kimlik kontrolü yapmaktan başka bilimsel bir çevre eğitimi olmayan vefakâr jandarmaya kalıyor yine yük. Oysa çevre bekçiliği, çevre mühendisliği eğitimi istiyor. Hangi partinin böyle bir projesi var, bilmiyorum...

KIBRIS’IN KAPSAMA ALANI DEĞİŞİYOR

ÖNCEKİ gün yazdım; Akdeniz’de yeni bir Kıbrıs hazırlığı var.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis yapıyor bu hazırlığı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide nezaret ediyor.

Son görüşmelerden sonra 5 karar alınıyor. İkisi çok önemli:

- Elektrik ve cep telefonu şebekeleri birleşiyor. Bu karar şu ana kadar Türk ve Rum tarafların aldığı en önemli karar.

Yani...

Sınırların ötesinde, halkların kapsama alanı birleşiyor...

Kıbrıs’daki bu gelişmeler Doğu Akdeniz’de önemli sonuçlar yaratabilir.