Paylaş
İçimdeki masumiyetin Fatih’iydi.
Gençliğimizi isyanın kanatlarıyla tanıştırdı.
Acı çektiler. İşkence gördüler. Öldüler.
Ve o masumiyetten korkan devletin parlamentosu tarafından asıldılar.
Sonra kimse uçamadı.
İşte bu soruyu onun anısına sormak istedim.
Acaba yaşasaydı o da sorar mıydı?
Bana göre sorardı:
1) Türkiye sol hareketi, sokağa, kıra, dağlara değil de parlamenter sisteme yönelseydi ne olurdu? Yani,
2) Meclis’e 15 milletvekiliyle giren Türkiye İşçi Partisi, Deniz Gezmiş ruhunun da desteğini alıp başarıya ulaşsaydı ne olurdu?
3) Üniversite kampuslarıyla devletçi CHP arasına sıkışan sol hareket parlamenter açılımını tamamlayabilseydi...
Yani 1965 seçimlerinde... Türkiye İşçi Partisi... 15 milletvekili çıkaran o sosyalist parti. Yoluna devam edebilseydi...
-Mehmet Ali Aybar, Çetin Altan, Sadun Aren, Tarık Ziya Ekinci, Behice Boran, Rıza Kuas, Muzaffer Karan, Yahya Kanbolat, Kemal Nebioğlu, Yunus Koçak, Şaban Erik, Cemal Selek, Adil Kurtel, Yusuf Ziya Bahadanlı...
-Sosyalist TİP, 15 milletvekiliyle Meclis’teydi. Müthiş bir muhalefet yapıyordu. 1966 seçimlerinde bir de senatörlük kazanmıştı.
-Yalnızca Çetin Altan, parlamento kürsüsünde tek başına bir efsane muhalefetti.
BASKICI DEVLET DEVREDE
TİP’in yükselişi üzerine müthiş bir devlet baskısı başladı. (Tıpkı, sonradan HEP’e olduğu gibi. Zana’lara, Dicle’lere, Fehmi Işıklar’a olduğu gibi) Seçim barajları geldi.
Çetin Altan’a saldırı yapıldı.
TİP, 1968 yenileme seçimlerinde oylarını arttırsa da senatörlük alamadı. Ve saldırılar başladı. Vedat Demircioğlu öldürüldü.
İşte bu tarihten sonra Türkiye sol hareketi parlamenter mücadeleden koparılıp sokağa itildi. Sanki bir güç düğmeye basmıştı. Parlamentoda yükselen sosyalist hareketi sokağa çekiyordu...
Ve işin ilginç yanı CHP buna sessizdi...
Parlamenter sol, 12 Mart faşizmi ve ardından 12 Eylül’le kırılıp döküldü...
5 bin genç hayatından oldu.
İşte şimdi o nedenle soruyorum:
-Acaba Türkiye sol hareketi parlamentodaki mücadelesine ve yolculuğuna devam edebilseydi ne olurdu?
-Deniz Gezmiş’ler o yolda yürüseydi ne olurdu?
-Mesela bugün, devletçi, bürokrat, ulusalcı CHP tasfiye olup, yerine daha farklı bir yapı mı oluşurdu?
-Silahlı mücadele batağı yerine, parlamenter mücadele başarısı olsaydı... Sağlam bir muhalefet ya da iktidarla, Avrupa tipi sol, sosyal demokrat hareket bir devrimci yapı olarak gelişebilir miydi?
KÜRT MESELESİ
Ve en önemlisi...
-Kürt meselesi ve demokratikleşme süreci bu halde mi olurdu?
-Parlamentoda devrimci bir sol hareket olsaydı, HEP’in kurulmasına ihtiyaç olur muydu?
-Kürt siyasi hareketi ırkçı bir hal alır mıydı?
-Özgürlükler mücadelesi kanlı bir hal alır mıydı?
-Kendisinin Meclis’te özgürlükler açısından ifade edildiğini gören Kürt kimliği dağlara çıkmak için böyle bir taban bulabilir miydi?
-Kim bilir, Öcalan belki de böyle bir sol devrimci partide parlamentodaydı...
-Giderek devletçi bürokrat bir yapıya dönüşen CHP tasfiye olurken, köklerinde TİP olan yeni sol hareket, halkın oylarını alabilir miydi?
-Belki de CHP marjinalleşerek yerini Avrupa tipi bir sol parlamenter harekete bırakırdı...
-Kürt meselesi çoktan çözülebilirdi.
-Bugün barış süreci içinde parlamentoda aranan çözüm çoktan bulunur, 30 bin insan kaybedilmez, Türkiye bir terör çukuruna düşmezdi...
İSYAN GAZI
Evet, son dönemde Deniz Gezmiş üzerinden gençliğe yönelik bir “isyan gazı” pompalanıyor.
Deniz Gezmiş tertemiz bir devrimciydi.
Ve ben diyorum ki:
Deniz Gezmiş üzerinden sokaklara “demokrasi dışı” “isyan gazı” pompalamak yerine, Türkiye solunun parlamenter mücadele tarihi sorgulanmalıdır. Demokrasi tarihimizin sol kıyıları açığa çıkmalıdır.
-HDP de, CHP de bunu sorgulamalıdır.
Deniz Gezmiş’in masumiyetini saygıyla anıp, geçmişte büyük acılarla kapanmış yaraları açmadan, reyting uğruna, tiraj uğruna gençliği “dağ kadrosu”, “kır gerillası” gibi maceralara sürüklemeden, sosyalizmin parlamenter yolculuğunu sorgulamayı öneriyorum.
Ve ben bütün bu soruları...
İçi kıpır kıpır memleket sevgisiyle dolu tertemiz gençliğimiz için...
Üç fidanın anısına soruyorum...
Var mısınız tartışmaya...
Paylaş