Paylaş
Ohhhhh...
Dedim...
Bıkmıştım “kadına şiddet” olaylarından.
Tacize uğrayan kız çocuklarından...
Yaratık seviyesindeki erkeklerin şiddetine karşı...
Kadını ezik gibi gösteren “gözü mor kadın” afişlerinden bunalmıştım.
Belki de o psikolojiyle..
Meryem son smacını vurduğunda “OHHHHH BEEE” dedim.
Sanki tüm kadınlar adına vurmuş gibi hissettim.
Oysa bütün bir millet adına almıştı sayıyı.
Olsun...
Olsun ve helal olsun...
Önceki gün Kadın Milli Voleybol Takımımız Belçika’yı inanılmaz bir maçla yendi.
Nefesimiz kesildi...
10 kadın. Ve milyonlarca yürek...
Oturup oturup kalktık.
İşte Simge Aköz... Sıfır seviyesinden her topa manşet...
İşte Hande Baladin... Sanki gökyüzünden iniyor fileye...
işte Zehra Güneş... Filenin üzerinde geçilmez bir duvar...
İşte kaptan Eda Erdem... Her sayısı takıma bir moral...
işte Cansu Özbay... Nereden geldiği belli olmayan bir smaç...
İşte Meliha İsmailoğlu... Boş alanlara doğru bir kartal...
İşte Naz Aydemir... Plase sihirbazı...
Ve Şeyma Ercan... Ve Ebrar Karakurt... Ve Tuğba Şenoğul...
Birer Marvel kahramanı gibi.
Ah bir de maçı anlatan kardeşimiz var.
Sanki takımın 11’inci kadını.
O kadar içten, o kadar duygulu... Her anı nefes nefese hissettirdi bize...
Arkadaşlar...
Maç bitince dedim ki...
Bu 11 kadına teşekkür edeceğim...
“Kadını ezik” gibi gösteren “erkek egemen şiddet” diline karşı...
“Çocuk gelinlere” karşı...
Şu fotoğrafı yayınlayıp altına şunu yazacağım:
Bakar mısınız?
Cansu yerde sevinç gözyaşında... Hande açmış kollarını Nirvana’da... Simge neredeyse kanatlanıyor.
Ve Zehra kendi çığlığında yükseliyor...
Budur işte dedim. Nefesimizi kesen bizim kızlar.
Ve ben bu yazıyı yazdıktan saatler sonra yarı finalde Polonya ile karşılaşacağız. Daha önce yendik yine yeneriz. Ama her durumda helal olsun...
Ay-yıldızdan ayrılır mı?
Biz sizden vazgeçer miyiz?
HARİKA BİR NOT
Gece saat 01.32… Gözlerimiz yaşlı finaldeyiz. Uçurdunuz bizi kızlar.
Haydi şimdi sıra Almanya’da…
YETER ARTIIIIIIIKKK!
Ben yazıyorum...
Onlar basıyor, dağıtıyor, dövüyor...
Şu fotoğraflara bakar mısınız arkadaşlar.
Bu insanlar doktor. Ve doktor oldukları için saldırıya uğradılar.
MERSİN: Acil serviste doktor Rabia T. hasta muayene ediyor. Bu sırada odaya iki kişi girip saldırıyor. Gerekçe, “Bizi neden bekletiyorsun”. Yuhhhh size...
KAHRAMANMARAŞ: Sağlık teknikeri Serhat İğci randevulu hastaları alırken içeri giren üç kişi saldırıyor. Gerekçe, “Bizi önce al...” Serhat’ın elmacıkkemiği kırılıyor.
İSTANBUL: Ve İstanbul’dan bir doktorumuz, sağlık ocağında saldırıya uğruyor. Burnu kırılıyor. Gerekçe aynı: “Randevusuz al. Bizi bekletme...” Yuuuuhhhhhhh size... Sıra diye bir medeniyet var biliyor musunuz vahşiler...
Sayın Sağlık Bakanı Koca, lütfen “terör altındaki bu sağlık çalışanları” için bir yasal düzenleme düşünün artık, lütfen...
AH BENİM JANDARMA KARDEŞİM
ANTALYA Başlar Mahallesi’nde bir kahraman muhtar var.
Adı Lütfullah Yamansoy...
Yörenin en önemli özelliği olan yabankeçilerinin doğal koruyucusu.
Mahallenin sakinlerini de organize etmiş. Gece-gündüz dağlarda nöbet tutuyorlar.
Daha önce kaçak avcıları yakalatmıştı.
Önceki hafta yavru keçilere kıyan 5 katili yine yakalattı.
Ve sevgili jandarma kardeşim.
Sen ki o ölü hayvanları sırtında taşıyarak götürdün...
Helal olsun sana.
Doğa da senin çocuklarını sırtında taşısın, uzun ömürlü olsun...
Paylaş