Paylaş
Adaya alçalırken Akdeniz’in fırtınalı dalgaları kıyıları dövüyor.
Kıbrıs’la ilgili izlenimlere geçmeden önce, Başbakan Yıldırım’ın dönüş yolunda yaptığı açıklamaları aktarıyorum.
Başlıklar halinde özetlersem...
Azınlık meselesi:
- Rum kesiminin baştan beri niyetinde samimiyet yok.
- Düşünün ki hâlâ Türk tarafı azınlık diye düşünülüyor. Eğer Türk tarafını azınlık diye düşünürseniz iki toplumlu, eşit, adil bir yönetimi nasıl kuracaksınız?
Enosis gerilimi:
“Bütün meseleler konuşuluyor sonra bir bakıyorsun adamlar Enosis’i meclis kararı haline getiriyor. Bu ne demek? Her şeyi kilitliyor.”
Çözüm mecburiyeti:
“Her şeye rağmen çözüme, ne pahasına olursa olsun çözüme mahkûm değiliz. Bu, şehitlerimizin ruhunu yaralar.”
KIBRIS’A VİZE İLE Mİ GİRECEĞİZ
Başbakan çözüm sürecinde çok temel bir sorunu da şöyle aktarıyor:
“Diyelim ki yarın çözüm bulundu. Kıbrıs 27 AB ülkesinin içine girecek. Şimdi Türk vatandaşları Kıbrıs’a Schengen vizesi ile mi girecek? Bunlar çözüm bekleyen konulardır. Bu konularda mesafe alınmış değil.”
Başbakan Binali Yıldırım’ın bu açıklamaları adadaki gerçeklerle birleşince çok kritik sonuçlar yaratıyor. Öncelikle şunu söylemeliyim:
- Rum kesimi Türk tarafına karşı bir “diplomatik şımarıklık” içinde.
- Aynı zamanda hâlâ Kıbrıs Türklerini bir azınlık olarak görüyorlar...
- Türkiye’nin Avrupa ile yaşadığı gerilim bu şımarıklığı körüklüyor.
ESRARENGİZ TELEFON
KKTC yetkilileriyle yaptığım sohbetten çıkardığım bir başka sonuç da şu:
- Görüşmelerin en kritik yerinde nasıl oluyorsa Kıbrıs Rum kesimi Cumhurbaşkanı aniden masadan kalkıyor, kapıyı çarpıp çıkıyor.
Bu tavrın yorumu şöyle:
- Ya Atina’dan ya da daha yukarıdan gelen bir mesaj üzerine Rum kesimi görüşmeyi bitiriyor.
Hem de şımarıkça bitiriyor.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Başbakan Binalı Yıldırım’ın verdiği mesajlardan yola çıkarak şöyle diyebilirim:
- Türkiye ve KKTC yönetimi çözümü, ‘taviz’ haline getirmeye çalışan yapıyı şiddetle reddediyorlar.
Gerekirse KKTC sonsuza kadar bir devlet olarak bu şekilde devam edebilir.
ANAMUR SUYUNUN ZAFERİ
Tabii bir de kıskançlık var...
Anamur’dan KKTC’ye gelen su...
Dünyanın en gelişmiş teknolojisiyle denizin altından akıllı boru sistemiyle Türk mühendisliğinin ve yatırımcısının zaferi olan bu boru hattı...
Bugün adanın en büyük sıkıntısı olan suyu adaya taşıyor ve Türk tarafının çeşmelerinden gürül gürül akıyor...
Bu bir gerçek...
Girne’den Lefkoşe’ye sahil boyunca Akdeniz’in en güzel otelleri, tatil köyleri yapılmış durumda...
Müthiş bir turizm yatırımı olmuş...
Yalnızca casino’su dokuz bin metrekare.
Akdeniz’in en büyüğü. Bütün bu yatırımlar Rum kesiminde yok.
Bu da Rumlar için bir başka korku unsuru.
‘Birleşirsek nasıl bir ekonomik eziklik içinde oluruz’ sorusu Rum tarafını sarmış gibi.
Zaten Türk tarafına ‘azınlık’ demelerinin ardında böyle bir ‘eziklik’ olduğu seziliyor.
GENÇ NÜFUS
Türkiye’de olduğu gibi KKTC’de de Rum kesimine ve Avrupa’ya oranla çok daha enerjik bir genç nüfus var. Bu genç nüfus geleceğe büyük bir iştahla bakıyor...
SALONDAKİ GENÇLİK
Akşam saatlerinde Lefkoşe’deki spor salonunda Binali Yıldırım konuşuyor...
Salon özellikle gençlerle dolu...
Dikkat ettim, adadaki ülkü ocakları da etkin.
Enerji yüksek.
DENKTAŞ CEPHESİ
Serdar Denktaş’ı görmeyeli uzun yıllar olmuş. Kısa bir sohbet yaptık.
Yıllardır süren mücadelenin izleri silinmemiş. Yakında uzun bir sohbet için sözleştik.
ADADAN AYRILIRKEN
12 saatlik KKTC gezisinden ve Başbakan Yıldırım’la sohbetten kalan özet izlenim şudur:
- Arkasına Avrupa Birliği’nin desteğini alan Rum kesimi bu ‘şımarık diplomasi’den kolay kolay vazgeçmeyecek.
- Türkiye de çözüm adı altında dayatılan tavize hiçbir şekilde boyun eğmeyecek.
- Elbette diplomatlar görüşmeye devam eder ama bu şekilde kolay kolay çözüm gelmez.
Paylaş