ASELSAN’da esrarengiz mühendis intiharları

2006 yılının ağustos sabahı...Ankara Havaalanı yolu...Bir araçta genç bir adam ölü bulunuyor... Polis geliyor. İlk incelemede bileklerinde ve boynunda kesik izleri bulunuyor.

Dedektifler önce genç adamın ellerinin ve boynunun bağlanmış olduğunu düşünüyorlar. Belki de sorgulandı...

Uzun süren soruşturma ve dosya "intihar" olarak kapanıyor.

Ölen ASELSAN’nda çok önemli projelere imza atan makine mühendisi Hüseyin Başbilen...

ÖNEMLİ GÖREVLER

Daha sonra bir intihar daha geliyor...

Bu defa ASELSAN’da üç yıldır görev yapan elektrik mühendisi Alim Ün tabancayla intihar ediyor...

Ve son olarak iki yıldır ASELSAN’nda görev yapan 26 yaşındaki Evrim Yançeken sabah saat 06.00 sıralarında Ankara’daki evinin 6’ncı katından "atladı".

Şimdi soralım...

ASELSAN Türkiye’nin en gizli askeri/teknolojik çalışmalarının yapıldığı yerdir. Bu üç mühendis orada çok önemli görevlerde bulundular. Hele birisi var ki, Türkiye’nin en hassas konusu olan "Milli savaş yazılım" projesinde çalıştı...

GÖRGÜ TANIĞI YOK

Paranoyak değilim ama...

ODTÜ mezunu çocukların bu "görgü tanığı olmayan" intiharları konusunda kuşku bulutları görüyorum.

Sanki bir "casus filmi"ni hatırlatırcasına ilgimi çekti.

Siz ne dersiniz? Araştırmaya değmez mi?

50 MİLYON $’LIK TÜRK FÜZESİ ALDI

MİLLİ Savunma Bakanı Vecdi Gönül’le sohbet ederken çok önemli bazı gerçekleri öğreniyorum.

Ve biraz da kendimizle gurur duyalım diye bunları iletiyorum.

İşte ilginç bir gelişme:

- Dünyanın en zengin isimlerinden biri olan Dubai Şeyhi Prens El Maktum, Türkiye’den 50 milyon dolarlık füze almış. Üstelik füzelerin ihraç edilişi de çok ilginç bir sohbetle başlamış.

Savunma Bakanı Gönül, Maktum’la sohbet ederken, konu Türk Savunma Sanayii’ne gelmiş. Bakan Gönül, Türkiye’nin bu konuda çok hızlı gelişmeler kat ettiğini söylemiş ve eklemiş:

- "Örneğin çok gelişmiş füze teknolojimiz var."/images/100/0x0/55eaa687f018fbb8f88de996

Bu söz üzerine El Maktum, 50 milyon dolarlık Türk füzesi almış.

Diğer detaylara gelince...

- Türkiye ilk kez kendi uçak projesini tümüyle kendi teknolojisi ile gerçekleştirmiş. Evet, öyle montaj filan değil. Türk mühendisleri uçağın bütün projesini yapmışlar.

- Türkiye savaş jetlerinin "Cam Kokpiti"ni dijital olarak yapmaya başlamış. Yani pilot eğer yalnız uçuyorsa cam kokpitte yalnız uçuşla ilgili göstergeler beliriyor. Eğer savaş durumu varsa, uçuş göstergeleri karışıklık yaratmasın diye ekrandan siliniyor, yerine savaş göstergeleri geliyor. Üstelik bu göstergeler pilotun kaskındaki camda da belirebiliyor.

- Türkiye telsiz ve paletsiz zırhlı ihracatını da gerçekleştirmiş. Ve tümüyle kendi üretimi..

Evet, Türk mühendisleri bunları yapıyor...

Çevremizde kurulan "Ermenistan" , "Kürdistan" ve "Kıbrıs’ı kaybetme" hortlağına karşılık biraz gurur duyalım diye aktardım bunları...

Mühendislerimizi kutluyorum...

Yumurtalık’tan petrol satacakmış

25 Ocak’ta ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ASAM’ın toplantısında şöyle diyor:

"Türkiye Kuzey Irak’taki terör sorunları konusunda Irak yönetimiyle çözüm aramalıdır."

Ve dün öğreniyoruz.

Irak Milli Petrol Şirketi Türk firmalarına yeni bir şart koşmuş:

"Irak Milli Petrol Şirketi’yle sözleşmelerini yenilemek isteyen Türk firmaları artık Kuzey Irak yönetimine başvuracak."

Biraz geri gidip birleştirelim:

KAPILARI AÇIN

ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın ziyaretinden sonra Barzani her ortamda şu teklifi getirdi:

- Türkiye petrolümüzü dünyaya satabilmemiz için bize kapı açsın.

Bunun özeti şudur:

"Biz petrolün üzerine oturuyoruz. Eğer PKK ile mücadele etmemizi istiyorsan bunu kabul edin. Ve Kuzey Irak’taki petrolümüzü sizin üzerinizden Yumurtalık hattıyla dünyaya satabilmemize izin verin."

Türkiye teklifi kabul etmedi. Sürekli olarak Barzani ve Talabani’ye "ABD’ye güvenip de şımarmayın. Yarın burada baş başa kalacağız. Aklınızı başınıza alın" mesajı verdi...

Ama dinlemediler.

"Sabrımız taştı" dedik. "Bardak taştı" dedik. "Kırmızı çizgi" dedik. Olmadı...

ÇİZGİLER PEMBELEŞTİ

Bardaklar, kovalar, testiler taştı. Kırmızı çizgiler pembe oldu. Ama sonuç değişmedi.

Ve nihayet Barzani Türk firmaları üzerinden Ankara’ya "Bu petrol benim; Kerkük’e de gözünü dikme" mesajını bir "şart olarak" gönderdi.

Ben şımarıklığın bu kadarını görmedim...

İlginç gözlem!

ABD Büyükelçisi Ross Wilson, önceki gün ASAM’da şöyle diyor:

"Türkiye’ye geldiğim günden bugüne kadar geçen 13 ayda birçok Türk’ün ABD’nin PKK’yı desteklediğine inandığını gözlemledim..."

Hayret doğrusu, acaba Türkler neden böyle düşünüyor?

Oysa ABD bir "koordinatör" atamış durumda.

Durumumuz gayet iyi "koordine" ediliyor...

PKK "sözde ateşkes" ilan etmiş durumda..

Koordinasyonla siyasallaştırılmayı bekliyor...

ABD’li askerler Irak’ta her türlü durumu kontrol ediyor. Bir tek PKK’nın olduğu bölgeler "zor bölge" oluyor...

Yani Türklerin böyle düşünmesine ne gerek var...

Federasyon seçiminde kavga haftası

FUTBOL Federasyonu Başkanlık seçimi için imza atan bazı delegeler imzaları attıktan sonra noterlere gidip "Benim imza işlemimi durdurun" dediler...

Çünkü ortada bir karışıklık var. Ulusoy’un karşısına kimse çıkmıyor.

Hamdi Akın da bir adım attı. Ama sonra "seçim olmazsa" endişesiyle ortada kaldı...

Gözler Şenes Erzik’i bekliyor...

Sonuç olarak Hamdi Akın’ın ismi yıprandı. Aday çıkmıyor ve Ulusoy koltuğu kolay bırakmayacak.

M. Ali Şahin kararlı. Bu yüzden çok keskin bir kavga bekleniyor.

Bu haftaya dikkat...

Dijital demokrasi

hurriyet.com.tr bir anket yaptı.

Sorular şuydu:

- Hrant Dink’in cenaze töreninde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atılması doğru mu, yanlış mı?

- Hrant Dink’in arkasından Fatiha okunması uygun mudur, değil mi?

Evet-Hayır seçenekleriyle yapılan bu anket şöyle sonuçlandı:

Yüzde 52.2 hayır...

Yüzde 47 evet.

İlgilenmiyorum, yüzde 0.8.

Bu ankete toplam 350 bin kişi katıldı. Sonuçlarla birlikte dün tam 570 bin kişi bu anketi izlemiş oldu. Yani, dev bir katılım. Çünkü hiçbir anket bu kadar geniş katılımlı olmamıştır.

Bu yüzden bu bir "interaktif heyecan"dır.

Bu bir "dijital demokrasi"dir..

Oy oranları ise şunu göstermektedir:

Türkiye büyük bir çeşitlilik ve kültür zenginliğine sahiptir. Düşünce farklılıkları cinayet nedeni olamaz. Ve internet artık saniye farkıyla insanların birbirlerine düşüncelerini ve ruh durumlarını iletebildiği muazzam bir "demokrasi platformu"dur.
Yazarın Tüm Yazıları