Anadolu’ya kanat takan kadın

- Altına hücum!

Sonra başkaları uzak topraklara gitti:

- Petrole hücum!

Birisi gitti çölde bir “şans ve eğlence vahası” kurdu...

- Las Vegas!

Sonra Silikon Vadisi!

Uzak topraklara, cesur yatırımlar yaptılar.

Bu nedenle bir “girişim devleti”dir ABD...

Risk haritasındaki, “cesur yatırımlar imparatorluğu”dur.

Bizse yalnızca “devlet” olmaya çalıştık.

“Güçlü bir devlet!”

Yatırımı da o yaptı, yaptırımı da...

Yasak koyan “güçlü devlet”in fakir halkı olarak girişimsiz kaldı topraklar.

Bu kadar sözü şunun için söylüyorum.

Önceki gün Erzincan’da bir kadın tanıdım.

Erzincan Üniversitesi’nin açılış töreninde çıktı kürsüye.

Dedi ki:

“Babam Ali Cavit Bey’in bir hayali vardı.”

Onun sesiyle birlikte bizim de içimiz titredi:

“Onun hayali Anadolu’ya bir sivil havacılık okulu açmaktı. İşte açıyoruz. Ruhu şad olsun!”

Babasının hayalini gerçekleştiren kadının adı Canan Çelebioğlu...

Hani her gittiğimiz havaalanında yer hizmetlerinde kanatlarını gördüğümüz o Çelebi markasının sahibesi.

Bu okul, Erzincan’ı kanatları altına alan Çelebioğlu soyadının kendi sektöründe Anadolu’ya yaptığı en güzel hizmettir.

Erzincan’da bir sivil havacılık okulu.

Dikkat edin; alışılmış bir meslek lisesi değil bu.

Uçmayı, uçurtmayı öğretecek çocuklara.

İşte böyle oluyor risk haritasındaki girişim.

Asker göndererek, polis yığarak olmuyor kalkınma. Böyle çözülmüyor sorunlar.

Dönüşte tanıdım Canan Hanım ve Çelebi yönetimini.

Sanki başka kıtalarda kazanılmış muazzam bir zaferden dönüyorlardı.

Mutluydular. Gülüyorlardı. Anadolu’nun bir kentine kanat takmış dönüyorlardı.

Kutluyorum onları...

OYLAR NEREDEN GELİYOR

Erzincan’a doğru süzülürken bir şey dikkatimi çekiyor. O bölge yukarıdan tam bir şantiye gibi görünüyor. Yollar barajlar, inşaat makineleri. Kelkit’e açılan yol mesela. Oradan Gümüşhane, Kahramanmaraş... Rize’den Erzurum’a açılan muazzam tüneller.

Elazığ’dan Tunceli’ye, Ankara’dan Batman’a açılan yollar. Verilen şehir suları.

Biliyorum “Şimdi bunları yazarsam yağcılık yapıyor” derler diye kimse yazmıyor.

Çünkü sürekli eleştirmek kolaydır. Eleştirecek, yüklenecek şey bulmak da kolaydır. Ama cesaret aynı zamanda çekinmeden ve tarafsızca “iyiyi de gösterebilmek”tir.

İşte şimdi onu yapıyorum.

Ankara’da ve İstanbul’da bir inanç var. O da şudur:

- Askerle, yargıyla polemik mağduriyet yarattığı için AK Parti oy alıyor. 27 Nisan bildirisi, Yargıtay Başsavcısı’nın açıklamaları. Başörtüsü gibi.

Bunda doğruluk payı olabilir. Ama ben Anadolu’ya her gittiğimde bu yatırımları görünce diyorum ki:

- Yanılıyorsunuz. Oylar yalnızca bu nedenle gelmiyor. Van’ın Başkale’sine, Bingöl’ün Genç’ine, Siirt’in Kurtalan’ına, Hakkâri’den Şırnak’a açılan yollardan geliyor. 200 yıldır çeşmesinden su akmayan Mardin’e verilen sulardan geliyor.

Bir gün atlayın arabaya! Çıkın Anadolu’ya.

Siz de göreceksiniz bu oylar nereden geliyor.

Dinin siyasete alet edilmesi eski ve kolay bir suçlamadır.

Ama yeni olan ve benim Anadolu’da gördüğüm; siyasetin yatırıma alet edilmesidir.