Asker değillerdi.
Sivil giyimli, biraz çekingen bakışlı gençler.
Denizaltının ekran ve bilgisayarla kaplı bir odasında çalışıyorlardı.
Sessiz, sakin ama belli ki heyecanlıydılar...
“Kim bu arkadaşlar” diye sorduğumda:
“Onlar Aselsan’dan gelen mühendislerimiz. Birazdan deneyeceğimiz uzaktan kumandalı torpili yaptılar.”
Nasıl gurur duymuştum bilemezsiniz.
Ben o çocukların benzerlerini;
1. Videoyu görünce şaşırdım. Önce anlamadım. Vilayet binasının önü ana-baba günü. Bir miting havası.
Bir hazırlık yok. Millet toplanmış.
Yani izinsiz. O yüzden “Korsan sevgi mitingi” diyorum...
İşte genç bir kadın, Vali’ye sarılmış ağlıyor: “
Denizli, Uşak ve Aydın’dan geçip Ege Denizi’ne dökülüyor.
Türkiye’nin en uzun, en bereketli nehirlerinden biri.
Büyük Menderes...
Gürül gürül akarken Denizli’nin üzüm bağlarını, buğday tarlalarını sular. Oradan Uşak ve muhteşem Aydın Ovası’nı besler. Türkiye’nin en bereketli tarım alanlarıdır burası.
Peki şimdi ne olacak? Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya sordum. Yanan ormanlarımız için, Çanakkale için ne yapacağız?
Bakan Yumaklı’nın verdiği kapsamlı cevaptan çıkarttığım özet cümle şu: “Orman Bakanlığı Çanakkale için kelimenin tam anlamıyla bir seferberlik başlatmış.”
Ben buna “İkinci Çanakkale seferberliği” de diyebilirim. Şimdi başlıklar halinde aktarayım:
2024 SONUNA KADAR 1.5 MİLYON FİDAN DİKİLECEK
“Tabii içimiz yandı. Çok üzüldük. İlk olarak yanan, hayatiyetini kaybetmiş ağaçları uzman ekiplerimizle bölgeden çıkartacağız. Arkadaşlarımızın yapmış olduğu inceleme sonrası burada hayatiyetini kaybetmiş ağaç sayısının yaklaşık 700 bin olduğu tahmin ediliyor. Sonrasında bölgede etüt çalışmaları yapacağız. Planlama yapacağız. En son da hep birlikte fidanları toprakla buluşturacağız. İki yangında zarar gören 3890 hektar orman arazisine tam 1 milyon 500 fidan dikmeyi ve 25 ton tohum takviyesi yapmayı planlıyoruz. Şimdi bölgenin yeniden dirilişine hazırlanacağız. Ve bunu öyle yıllar sonrası değil, 2024’ün sonuna kadar bitirmiş olacağız.”
VATANDAŞIN ZARARI GİDERİLECEK
Tarım ve Orman Bakanı
Müjdeli haberi alan eşi ve yakınları dışarıda sevinç gözyaşları döküyordu ama... Gaziantep’in bu özel hastanesinin doğum kliniğinde durum iyi değildi...
Doktorlar Cennet Damar’ın etrafında koşuşturuyordu. “Derhal ameliyata alalım. Kanaması artıyor...”
Hasta ameliyata alınmış ama kurtarılamamıştı... Genç anne Cennet Damar...
Tıp terminolojisindeki deyişiyle çok nadir görülen “uterin atoni kanaması”na yakalanmıştı... Ve acı haber dışarı ulaşır ulaşmaz ortalık karışmıştı.
Hasta yakınları hastanenin etrafında giderek artıyordu. Olay kısa sürede neredeyse bir kuşatmaya dönüşmüştü...
2) VE BEYAZ KOD
Hastane camları, kapıları kırılmaya başlamıştı. Doktorlar, sağlık çalışanları panik içinde kaçıyordu.
Arayanlar, soranlar...
- Fatih Bey siz bilirsiniz... Bir arkadaş Bozburun’da bir yer almış. Eve başlayacak. Yerel seçim öncesi imar affı var mı?
Bir başkası:
- Fatih Bey yerel seçim öncesi imar affı çıkacak diye bizim buralarda öyle bir inşaat faaliyeti başladı ki... (Kaş ve çevresi...)
Diğeri:
- Sayın Çekirge, Bodrum’da imar affı beklentisiyle millet kaçak ev peşine düştü. Gerçekten imar affı var mı?
Fethiye, Göcek, Hisarönü... Mersin, Adana...
Bu mesajları uzatabilirim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM ziyareti öncesinde bu gerilim daha da yükselir mi?
Sanmıyorum, gerekçesini de şöyle özetleyebilirim...
Türkiye’nin 14’üncü büyükelçiler toplantısında büyükelçilerimize hitaben 3 konuşma yapıldı. Ama bu konuşmalar elbette yalnızca büyükelçilere değil, bütün dünyaya en üst düzeyde giden mesajlardı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 21’inci yüzyıla yelken açan Türkiye’nin dış politika hedeflerini sıralarken çok önemli kavramlar ortaya koydu.
Sonra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Meclis’te ağırladığı diplomatlarımıza bir konuşma yaptı. Ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşması... Bu konuşmaları yan yana koydum. Satır satır okudum.
Gördüm ki; Yasama ve yürütmeden gelen bu üç konuşma da dünyaya ortak mesajlar veriyor.
Şimdi başlıklar halinde bu mesaj ve kavramları sıralıyorum:
AKREBİN KISKACINDA YOĞRULMAK
- Dünyanın hangi sahillerinde böylesine binlerce yıllık tarih ve medeniyetler dokusu vardır?
- Gezegenin neresinde böylesine bir deniz ve doğa güzelliği vardır?
- Hangi denizlerde böyle dantel gibi işlenmiş koylar vardır?
Evet usanmadan yazıyorum.
Fethiye Körfezi’ni, Göcek’i, Marmaris Körfezi’ni kurtarmanın peşindeyim.
İşte şimdi de Dalyan’ı yazıyorum. Arkadaşlar...
“Cephe”