Paylaş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM ziyareti öncesinde bu gerilim daha da yükselir mi?
Sanmıyorum, gerekçesini de şöyle özetleyebilirim...
Türkiye’nin 14’üncü büyükelçiler toplantısında büyükelçilerimize hitaben 3 konuşma yapıldı. Ama bu konuşmalar elbette yalnızca büyükelçilere değil, bütün dünyaya en üst düzeyde giden mesajlardı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 21’inci yüzyıla yelken açan Türkiye’nin dış politika hedeflerini sıralarken çok önemli kavramlar ortaya koydu.
Sonra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Meclis’te ağırladığı diplomatlarımıza bir konuşma yaptı. Ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşması... Bu konuşmaları yan yana koydum. Satır satır okudum.
Gördüm ki; Yasama ve yürütmeden gelen bu üç konuşma da dünyaya ortak mesajlar veriyor.
Şimdi başlıklar halinde bu mesaj ve kavramları sıralıyorum:
AKREBİN KISKACINDA YOĞRULMAK
“Bizler, bu topraklardaki bin yıllık mevcudiyetinin her safhası mücadeleyle geçmiş, akrebin kıskacında yoğrularak bugünlere gelmiş bir milletin mensuplarıyız.” Bir milletin esaretle, işgalle sınanmış tarihinden nasıl başarılar ve derslerle çıkıldığını anlatmak için harika bir deyimdir bu. Zehirle yoğrulmak. Acıyla pişmek. İhanetle kavrulmak... Ve bugünlere bu derslerle gelmek. Bütün bunları tek bir kavramla anlatıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, Necip Fazıl’dan bir alıntıyla. “Akrebin kıskacında yoğrulmak.”
SIKILI YUMRUKLA MUSAFAHA
Musafaha “selamlaşma” demektir. Cumhurbaşkanı bu kavramla, yeni dönemde diyalog ve diplomasiyi öne çıkartacaklarını söylüyor. Sözleri de şöyle: “Sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Kimseyle kavga peşinde, husumetleri büyütme derdinde değiliz. Bilakis dostlarımızın sayısını daha da artırma derdindeyiz.”
SURİYE VE YUNANİSTAN’A
Son dönemde Yunanistan’la gelişen pozitif ilişkiler. Mısır’la yakınlaşma. Ve Esad’la temas. İşte o hedefi anlatan sözler: “Bizim kimseyle, özellikle komşularımızla çözülemeyecek hiçbir meselemiz yoktur. Herkesle görüşmeye, konuşmaya, karşılıklı adımlarla ortak bir noktaya buluşmaya varız ve hazırız.”
Benzeri bir tanım Dışişleri Bakanı Fidan’dan geliyor: “Komşumuz Yunanistan’la ihtilaflı meselelere çözüm bulma konusunda mevcut pozitif atmosferin büyük bir fırsat sunduğuna inanıyoruz. Biz bu konuda samimiyiz, Yunan tarafının da aynı samimiyeti göstereceğini ümit ediyoruz.”
Suriye ile ilişkiler zorlu bir süreci kapsamış olsa da... Pozitif yaklaşım esas alınıyor.
OYUN KURUCU ÜLKE
“Türkiye, uluslararası ilişkilere damgasını vuran, birçok kritik başlıkta dahli aranan, tavrı yakından takip edilen oyun kurucu bir ülke hâline gelmiştir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde özellikle kendi bölgesinde ve elbette dünya ölçeğinde etkin bir diplomasi stratejisi geliştireceğini açıkça anlatıyor. Bu kavram hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunan ama gerilim peşinde koşmayan dengeli bir diplomasi tarifidir. Oyun kurucu ülke kavramı hem TBMM Başkanı Kurtulmuş’un hem de Dışişleri Bakanı Fidan’ın sözlerinde de net olarak okunuyor.
Kurtulmuş bu vizyonu şöyle tarif ediyor: “Onun için diyoruz ki biz başkalarının çizdiği eksenlere göre değil, başkalarının bize durmamızı gerektiği yeri söylediği yerde durarak değil, Türkiye’nin milli menfaatlerini koruyarak, Türkiye’nin aynı zamanda bütün elindeki imkan ve fırsatları bilerek, rasyonel, ütopik olmayan ama bu gerçeklik içinde Türkiye Yüzyılı hedeflerini de ıskalamayan bir Türkiye ekseni tahkim etmek mecburiyetindeyiz.”
Bakan Fidan ise bu hedefi şöyle özetliyor: “Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’mizin tam bağımsız, uluslararası gündemi belirleyen, gerektiğinde oyun kuran, gerektiğinde oyun bozan etkin ve müessir bir aktör olma konumunu güçlendirmek için yılmadan çaba göstereceğiz.”
SAHADA VE MASADA OLMAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri: “Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyredemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir.”
Bakan Fidan’ın konuşmasında ise şöyle karşımıza çıkıyor: “Bölgemizde güvenlik, huzur ve istikrara en büyük tehdit terör örgütleri ve diğer vekil örgütlerdir. Adı ister FETÖ, ister PKK-YPG, ister DEAŞ olsun, tüm ilgili kurumlarımızla birlikte terör örgütlerine ve arkalarındaki güçlere, ülkemizde ve bölgemizde göz açtırmayacağız, alan da bırakmayacağız, nefes de aldırmayacağız. Bu doğrultuda içeride askeri, istihbari ve teknoloji kabiliyetlerimizi artırırken, dışarıda ise dostlarımızla etkin işbirliği sağlayarak mücadelemizi sürdüreceğiz.”
SAVUNMA DİPLOMASİSİ
Sahada ve masada olma politikasını, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş “savunma diplomasisi” kavramını ortaya atarak şöyle tarif ediyor: “Dışişleri Bakanlığı’nın icrasının çok ötesinde, savunma diplomasisinden Milli İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetlerine, Türkiye’nin yumuşak güç unsurları olan TİKA’dan Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na kadar yumuşak güç faaliyetleriyle dünyada Türkiye’nin sözünü güçlü hale getirecek bir dönem...”
AB VE NATO İLİŞKİLERİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan AB hedefini şöyle özetliyor:
“Avrupa Birliği ve NATO müttefiklerimizle oluşturduğumuz pozitif gündemi sürdürmekte kararlıyız.” Dışişleri Bakanı Fidan bu hedefi detaylandırıyor: “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin akamete uğratılmış olması, stratejik körlüktür. Yeni dönemde, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine vizyoner bir bakışla yaklaşılması ve sürecin tam üyelik perspektifiyle canlandırılması önem arz etmektedir. Türkiye’siz Avrupa Birliği’nin gerçek manada küresel bir aktör olamayacağını bir kez daha buradan vurgulamak istiyoruz.”
SİBER VATAN
Bu noktada TBMM Başkanı Kurtulmuş’un “Mavi Vatan” kavramından sonra yaptığı şu hatırlatmalar da “vatan” kavramının diplomatik olarak çeşitlenmesini çok net gösteriyor. Dahası yeni bir yüzyılın işaretini veriyor: “Mavi Vatan (denizlerimiz), Siber Vatan (bilişim sınırlarımız), Uzay Vatan (Uzaydaki yerimiz), Yeşil Vatan (tarım orman ve ekosistemimiz).”
ÖZETLE 4 MADDE
1- Türkiye artık küresel bir aktördür. Oyun kurucudur. Sözü ve tavrı değerlidir. Satrançtaki taş değil, satrancı oynayandır.
2- Bölgesel ve küresel barış için milli menfaatlerini gözeterek elinden geleni yapacaktır.
3- Menfaatlerini korurken diyalog ve çözümü ön planda tutacaktır. Yunanistan, Suriye gibi komşularımızla olan köklü sorunların çözümü için diyalog ve temas esas alınacaktır.
4- AB hedefi canlandırılacaktır.
Evet...
Önceki hafta peş peşe yapılan bu konuşmalar, eminim ki dünya başkentlerinde dikkatle not edilmiştir..
Bütün bu nedenlerle; Türkiye’nin yapıcı ve pozitif duruşuyla; Kıbrıs üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmayı hedefleyen “gerilim tuzakları” boşa çıkacaktır..
Paylaş