Mavi vatanın en ön cephesinde savaşanlara bir hatırlatma... 5 bin yıllık tarihi mazota boğmak
1) Önce soralım:
- Dünyanın hangi sahillerinde böylesine binlerce yıllık tarih ve medeniyetler dokusu vardır?
- Gezegenin neresinde böylesine bir deniz ve doğa güzelliği vardır?
- Hangi denizlerde böyle dantel gibi işlenmiş koylar vardır?
Evet usanmadan yazıyorum.
Fethiye Körfezi’ni, Göcek’i, Marmaris Körfezi’ni kurtarmanın peşindeyim.
İşte şimdi de Dalyan’ı yazıyorum. Arkadaşlar...
“Cephe” denilince, aklınıza yalnızca Irak ve Suriye cepheleri gelmesin.
Elbette o cephelerde, sınırlarda mücadele eden Mehmetçikler başımızın üzerinde. Ama cephede savaş da yalnızca tankla topla olmuyor.
Örneğin bir de “turizm cephemiz” var... “Mavi vatan cephemiz.” Ve Allah’ın bize bahşettiği bu cennet kıyılarda...
Görenleri kıskançlık ve şaşkınlık arasında bırakan koylarımız, tarihi zenginliklerimiz var.
İşte bu da bir cephedir ki... Orada mücadele ediyoruz.
İşte Dalyan... “Ege ve Akdeniz’in birleşim noktasında İztuzu Plajı ve denizi, caretta caretta’lar... Köyceğiz Gölü’nü denize bağlayan Dalyan kanalı ve lagün deltası... Eşi ve emsali olmayan doğa harikası. Yüzlerce çeşit endemik bitkisi ve 5 bin yıla giden tarihiyle özel bir yer.”
Karya, Likya uygarlıkları. Krallar, aşklar, savaşlar... Toprağa dokunsanız binlerce yıllık bir duvar çıkıyor karşınıza. Belki bir hamam ya da sukemeri. Bir anfi-tiyatro...
Pisagor’dan, Hipokrat’tan Piri Reis’e. Karya’dan Roma’ya... Çağlar öncesinden gelen muazzam bir tarih.
Ve en önemlisi...
Doğanın muhteşem dengesi: “Dalyan’da, akşama kadar denizden gelen meltem rüzgârlarıyla birlikte deniz göle akar. Sabaha kadar ise gölde biriken fazla su tekrar denize dökülür. Doğanın sihirli temizliğidir bu. Deniz, lagün, kanallar ve gölde tamamen doğal bin bir çeşit flora ve fauna oluşur. Doğa kendisini böyle temizler. O kanalları böyle besler.”
Ama işte insan artık bu doğa harikasının kendisini temizlemesine fırsat vermiyor. Nasıl mı?
Yıllar geçtikçe buralara rağbet arttı.
Dalyan’da kanalları gezmek, çamur banyosuna girmek isteyen...
O muhteşem tarihe tanıklık etmek isteyen turistler geldikçe doğal olarak orada bir “tekne turu” başladı.
Kanallarda turist gezdiren mazotlu ve yağlı teknelerin sayısı her geçen gün arttı.
Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Veysel Eroğlu
2) 1 LİTRE MAZOTU TEMİZLEMEK İÇİN 5 MİLYON LİTRE TEMİZ SU
Geldik bugüne...
Şu anda bu doğa harikası “ölüm orucu”na girmiş durumda. Çünkü kanallar denizden beslenemiyor.
Çünkü... Göl ve kanallardaki 500’a yakın mazotlu tekne, yağ ve mazotlu sintine sularını kanala bırakıyor.
Vahim... Vahim çünkü 1 litre mazotlu, yağlı suyun temizlenebilmesi için 5 milyon litre temiz suya ihtiyaç olduğunu düşünürsek...
“O kanallar ve eko sistem mazotla boğuluyor arkadaşlar.”
3) AB BÜYÜKELÇİSİ’NDEN YARDIM SÖZÜ AMA NEREDE
Peki bu cinayeti gören olmadı mı?
Elbette olmuş.
Bölgenin en büyük sivil toplum örgütlerinden olan DOKTOB (Dalaman, Ortaca ve Köyceğiz Turizm Otelciler ve Turistik İşletmeciler Birliği) bu gerçeği görmüş.
Birlik 10 yıl önce başlangıç için 6 tane elektrik motorlu tekne yaptırıyor. Ve dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Veysel Eroğlu bu teknelerden birisini kullanarak projeye destek veriyor. Bu arada kayıtlara geçsin diye yazıyorum. Veysel Bey çevre için çok önemli icraatlar yapmıştır.
Aradan zaman geçiyor.
Elektrik motorlu teknelerde bir gelişme olmayınca bu defa aynı turizm birliği bir çalıştay düzenliyor.
Dalyan Resort ve Sarıgerme’de düzenlenen çalıştaya dönemin Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve Avrupa fon yetkilisi delegeleri ile dönemin Muğla Valisi Orhan Tavlı katılıyor.
DOKTOB Başkanı Yücel Okutur’un sunumundan sonra Büyükelçi Meyer-Landrut elektrik motorlu teknelerin yarısının AB fonlarıyla finanse edileceği sözünü veriyor ve mutabakat imzalanıyor...
4) SONUÇ: ‘HÂLÂ BEKLENİYOR’
Evet arkadaşlar...
Doğa intihar etmez.
Kendini korur.
Ama ne yazık ki...
5 bin yıllık tarihin kanalları ve gölü yıllardır mazotlu teknelerle boğulmaya devam ediyor.
Ve elektrik motorlu teknelerden hâlâ haber yok. Sözlerin tutulması bekleniyor.
Oysa gözümüzün önündeki bu cinayeti durdurmak elimizde.
Ben yine aynı şeyi söylüyorum:
- Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki şu anda deprem felaketine karşı önlem almak için, depremzedeleri ev sahibi yapabilmek için var gücüyle çalışıyor. İstanbul gibi bir mega şehri depreme hazırlamak için mücadele veriliyor.
- Ben ise Fethiye Körfezi, Göcek gibi konuları gündeme getiriyorum. Şimdi de Dalyan... Eminim bunların da üstesinden geleceklerdir...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın turizm ve çevreye olan ilgisini biliyoruz.
Sahilleri, körfezleri korumak için kararlar aldığını, projeler hazırlattığını biliyoruz.
Ve işte bugün bizler...
Dalyan’daki endemik bitkiler, mavi yengeçler, sualtı florası, çeşit çeşit böcekler, deniz canlıları.
Hep beraber bu “ölüm orucu”ndan çıkışı bekliyoruz.
Tabii bir de moral desteğimiz var...
Emine Erdoğan...
Emine Hanım “sıfır atık” dahil çevre konusunda inanılmaz projelere imza attı.
Dünya’ya “ortak evimiz” dedi ve doğal yaşamı destekleyen kim varsa sahip çıktı.
O yüzden daha da umutluyum.
