Çünkü ucu Kandil’e uzanan bazı sonuçları doğurabilir.
Bugüne kadar Bağdat yönetimi Barzani’ye karşı askeri tavır alamıyordu.
Çünkü arkasında ABD desteği vardı.
Körfez Savaşı sırasında Pentagon 10 bin Peşmerge’yi eğitmiş ve donatmıştı. Böylece Barzani’nin askeri çekirdeği hazırlanmıştı. Aynı zamanda psikolojik olan bu destek karşısında Bağdat ses çıkaramıyordu.
Ama Kerkük’le işler değişti.
Türkiye, Rusya ve İran desteği Bağdat’ı güçlendirdi.
Ve en önemlisi Türk askeri ile Irak askeri ilk kez sınırda ortak bir harekât yaptı.
Bu, şu demek:
Üniformalı adamlar annesini ve diğerlerini başka büyük bir gemiye çıkarıyordu.
Sonra üniformalı amca bir battaniye verdi.
Öylece bakıyordu ona.
İri, kara gözleriyle öyle bir bakıyordu ki...
Fotoğraf karesinden çıkıp, gırtlaklarımıza sarılır gibi bakıyordu:
Gözleriyle bağırıyordu:
“Ne yapıyorsunuz siz!? Öldürüyorsunuz bizi... Delirdiniz mi?”
Kütüphanem Kobo’ya müthiş bir alışveriş yaptım.
Hasan Âli Yücel’in dünya klasikleri dizisini indirdim.
Karamazov Kardeşler’den, Shakespeare’e, Turgenyev’den Maupassant’ya...
Onlarca kitap bir anda iPad’imdeydi.
Büyük raflar, görkemli duvarlar, kalın ciltler, 20’nci yüzyılda mı kalıyor?
Ama hâlâ “klasik” diye bir şey var ki...
İşte bir kitabın girişinde rastladım ona.
Hasan Âli Yücel’
Geride kalan ailesiyle Türkiye’ye kaçtılar.
Dua yıllarca bir çadırda yaşadı.
Ve önceki gün Arnavutköy Belediyesi mülteci çocuklara “Mutluluğu çizer misiniz” dediğinde...
Dua, bu resmi çizdi.
Ve resimdeki çadırı şöyle açıkladı:
“Bu bir palyaço çadırı. Çocuklar da evleri olmadığı için bu çadırda yaşıyor. Yanına da ağaç, kuş, bulut, elma, çimen, dağ çizdim...”
Bir çocuk yaşanan bu zulme karşı daha ne desin?
Başına gelmeyen kalmadı.
Ağzını açtı.
“Vaayyyyy... Sen haaa!!!”
Farklı konuştu.
“Neeeee! sen şımardın. Başkalarının gözüne girmek için…”
“Memleketi sattı…”
Fazıl Say dünya çapında bir isim oldu.
Japonya’da neredeyse ulusal kahraman ilan edildi.
Ama hâlâ meseleyi getirip Fatih Terim’e bağlarsanız...
“Terim’in kahkaha atan fotoğraflarını sosyal medyaya koyarsanız...”
Sanki, “Oh olsun...” diyen bir Terim portresi çizerseniz...
Hatta konuyu getirip, aldığı ve alacağı paraya bağlarsanız...
Ben de şunu söylerim:
“Arkadaşlar, Fatih Terim Milli Takım yenildi diye sevinecek bir adam değildir. Tamam. Kalbi ve duygusu atak bir insandır.”
Ama hiçbir zaman “Beni oradan aldınız. İşte sonuç” diye kahkaha atacak birisi değildir.
Kaldı ki...
Lazkiye açıklarında...
Rus denizaltılarından atılan füzelerin yükselişi...
Ardından Rakka’nın altındaki Deyrizor şehrine yönelişi...
Ve oradaki DAEŞ hedeflerinin büyük bir patlamayla imha edilişi.
Ruslar, videosunu da yayınlıyor...
Füzeler, Suriye’nin Lazkiye Deniz üssü yakınlarından atılıyor.
Yani Doğu Akdeniz’den...
500 kilometre uzaktaki DAEŞ hedeflerine... Ve elbette bu bir
İşte cevapların özeti:
- Almanya’da bir seçim oldu.
- Her seçim bir yenilenmedir.
- Ve her yenilenme krizlerin çözümü için bir fırsattır.
Aslında bunun gerekçesi de hazır.
Gerekçe net:
“Avrupa ve Almanya’da artan aşırı ırkçı oylar.”
Avrupa’nın geleceğini tehdit eden bu aşırı sağcı ve ırkçı yükseliş, ancak yine Almanya’da engellenebilir.