Bir mülteci çadırı nasıl sirk çadırı olabilir
AUA Ali annesini-babasını savaşta kaybetti.
Geride kalan ailesiyle Türkiye’ye kaçtılar.
Dua yıllarca bir çadırda yaşadı.
Ve önceki gün Arnavutköy Belediyesi mülteci çocuklara “Mutluluğu çizer misiniz” dediğinde...
Dua, bu resmi çizdi.
Ve resimdeki çadırı şöyle açıkladı:
“Bu bir palyaço çadırı. Çocuklar da evleri olmadığı için bu çadırda yaşıyor. Yanına da ağaç, kuş, bulut, elma, çimen, dağ çizdim...”
Bir çocuk yaşanan bu zulme karşı daha ne desin?
İçinde yaşadığı mülteci çadırından bir (sirk çadırı) çıkarmak nasıl bir derstir...
Masumiyetin çocuk hayalindeki zirvesidir bu.
Dikkat ettim...
Mutluluk çizen çocukların hemen hepsi denizi ve gitmeyi çizmiş.
Yüzlerce çocuğun boğulduğu ‘mülteci denizlerini’ yani...
Arnavutköy Belediyesi’ni, Beyaz Ay Derneği’ni kutluyorum.
BABASI BİR KİTAP VERDİ O KİTAP KADERİ OLDU
5 yaşındaydı.
Bir akşam babası işten dönünce yanına çağırdı. Dizine oturttu.
Ve önüne bir kitap koydu.
Renkli, resimli, canlı bir kitaptı.
Konusu ünlü fizikçi Marie Curie’nin hayatıydı.
Fiziğe ilgisi bu kitapla başladı. Dahası ‘icat’ yapma heyecanı böyle başladı.
Kocaeli Anadolu Lisesi’ne girdi. Dersleri iyiydi. Aklı ‘fizik ve icat’lara takılmıştı.
Sonra kahreden o deprem geldi.
Okulu yıkılmıştı. Adana Anadolu Lisesi’ne misafir öğrenci olarak gitti.
Sıkıntılıydı. Yılmadı. Çalıştı.
Ve Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi.
Aklı hâlâ çocukluk hayallerini süsleyen kahramanı ‘Marie Curie’deydi.
Fulbright bursunu kazandı. Illinois Üniversitesi’nden doktora aldı.
Ve nihayet ilk buluşunu yaptı.
Pilsiz çalışabilen, giyilebilir kalp çipi. Sonra cilt kanserini teşhis eden cihazı geliştirdi.
Artık dünya onu tanınıyordu.
Forbes dergisinin ‘30 yaşından küçük bilim insanı listesi’ne seçilmişti.
Sonra Harvard Üniversitesi onu ‘Genç Akademi Üyeliği’ne seçti.
Ve nihayet Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) ‘35 yaş altı mucitler listesi’ne girdi.
Artık 5 yaşındayken okuduğu kitabın bir kahramanıydı.
Dr. Canan Dağdeviren...
Kocaeli’nden çıkan kızımızın başarı öyküsüdür bu anlattığım.
Önceki gün Aydın Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan, Dünya Kız Çocukları Günü konferansı nedeniyle bir yemek verdi.
Yemeğin onur konuklarından birisi de Canan Dağdeviren’di.
Yemekte Hanzade Hanım’ın söylediği şu sözün altını bir kez daha çiziyorum:
“Eğer dünyayı kurtarmak istiyorsanız, kız çocukların eğitimine yatırım yapın.”
Aslında benim için ilginç olan bir şey daha vardı.
Kurduğu e-ticaret şirketi Hepsiburada.com’la dünyanın sayılı yatırımlarından birisini gerçekleştiren Hanzade Hanım da girişimci olarak bir başarı öyküsüdür.
Bir başarı öyküsünün, bir başka kadın başarı öyküsünü ağırlaması ne çok şey anlatıyor.
O yüzden her defasında aynı şeyi yazıyorum:
“Kadınlar yaratıcıdır. Akıl ve sabırla çözümcüdür. O yüzden dünyayı kurtaracak olan daha çok kadın yöneticidir.”
Hadi şimdi çocuklarımıza birer kitap alalım...
