Uzun uzun gelişmeleri ve muhtemel durumları aktarıyor.
Ancak bir sözü var ki...
Her ne kadar haberlerin son bölümünde kalmışsa da...
Bana göre en hayati nokta...
Sanki bütün bu savaşın, göçün, insanlık dramının temel sebebinin ipuçları gibi.
Şöyle diyor:
“Şimdi Rakka’da yeni bir üs meselesi var biliyorsunuz. Bu ABD’nin bölgedeki 14. üssü. Bunların 5-6’sı hava üssü, diğerleri de normal üs.”
Cumhurbaşkanı sonra ABD’nin bölgeye yaptığı 4 bin TIR’lık silah sevkıyatını aktarıyor.
Mesajlar veriyor.
Başbakan Binali Yıldırım yine öyle.
Halka verilecek mesajların neredeyse alfabesi tekrar tekrar yazılıyor.
Önceki gün tecrübesine güvendiğim bazı siyasetçilere sordum:
“AK Parti’nin 2019 seçimleri için başlattığı çalışmayı nasıl tarif ederiz?”
Çok kısa ve kesin bir cevap geldi:
“Mahalle mahalle, kapı kapı, tam saha çalışma.”
İşte
Kore’den Afganistan’a kadar barış için canını ortaya koyan bir millete böyle hakaret ettin ya...
Belli ki şehitten de anlamıyorsun...
Bu fotoğrafları görüp de oraya konulmasına göz yumarsan...
“Pardon” deyip kenara çekilirsen...
“Nasıl olmuş, hiç haberim yoktu” gibi bir saçmalığın arkasına saklanırsan...
Ben buna rastlantı falan demem.
Uzunca bir süredir Türkiye üzerine estirilen “kara bulutları”...
Kara tezgâhları. Zifir pusuları eklerim ben bu rezalete.
NATO harekâtında Atatürk’ü hedefe koyan...
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedefe koyan...
Nasıl NATO ittifakıdır ki bu!?
İşte bu nedenle yazıyorum bu yazıyı.
Siyasetin ve diplomasinin labirentlerinde...
İki temel senaryo gelişiyor.
İÇ SİYASET
AK Parti ve MHP arasında oluşan
Ertesi sabah masaya oturuyorlar.
Ve dünyanın en gelişmiş silah teknolojisi üzerine konuşmaya başlıyorlar.
Yani... “Nereden nereye geldin” Türkiye’nin hikâyesi.
Yaşıtlarım hatırlar...
ABD’den gelen bir “Marshall yardımı” vardı.
O günlerde memleketimizde sanayi değil hayvancılık vardı.
Ama ne hikmetse...
Köylerden şehirlere nehirler gibi süt sağarken bu millet.
Bir büyük araştırma ekibi bu...
9 akademisyen...
Birisi 12 dil biliyor... Bir başkası 9 dil.
Kimisi ABD’den gelmiş. Kimisi eğitimini burada tamamlamış.
Ama bir tek ortak noktaları var:
Anadolu’nun insan tarihi...
Başlarında da yeni tanıdığım bir bilim insanı.
Daha da önemlisi...
Konu başlıklarını şöyle özetleyebilirim:
- FETÖ meselesi.
- Kürt sorunu ve Ortadoğu.
- Avrupa Birliği.
Kısa cevaplar halinde sıralarsam...
- Bakan Kurtulmuş FETÖ ve ABD ilişkisi için şöyle diyor:
“Evet, ABD artık bir adım atmak durumundadır. Atmalıdır. Şurası çok açık. FETÖ darbenin planlayıcısı ve içinde olanıdır. 300 civarında dosya var. Davalar sonuçlanıyor. Bu çetenin başındaki kişinin de Gülen olduğu açık. Bunu onlar da biliyor. Ama eğer ‘Bu bir hukuki süreç’ diyorlarsa... O zaman iade için hukuki süreç devam ederken hiç olmazsa göz hapsinde tutulmasını istiyoruz. Uluslararası şebekesiyle ilişkilerinin kesilmesi... Böylece zarar vermesinin önüne geçilmesini istiyoruz. En azından müttefik olarak, demokrat olarak bunu istemek hakkımız.”
- Peki sonuç olarak ABD, FETÖ konusundaki talebimiz için ne yapar?
Londra’daki turizm fuarına gidiyoruz. Bu fuar Türkiye için çok önemli.
Ve sohbetin ilk konusu elbette turizm. Rusya krizi... Avrupa krizleri... Almanya sıkıntısı...
Suriye, Irak savaşları...
Turizmde zorlu bir dönem.
Peki Türkiye turizmi nereye gidiyor?
Daha uçağımız 20 bin metreye yükselmeden kravatları, ceketleri çıkarıyoruz. Rahat bir sohbet ortamında soruyorum:
“