Beyaz önlüğünü giydi.
Ve 37 yıldır yaptığı gibi ilk hastasını aldı.
Sonra ikinci hasta ve diğerleri...
Henüz 6 hasta bakmıştı ki...
Kapı açıldı. Elinde bir torba ilaç kupürüyle Mustafa G. içeri girdi.
Ve daha “Günaydın” bile demeden, “Şu ilaçları yaz doktor” dedi.
Dr. Has şaşırmıştı.
“Pardon ama kim için bu ilaçlar? Muayene etmem lazım”
Garip bir sessizlikle konuşuyor Pedro Martin... Sanki bir mabede girer gibi.. Hafifçe gülerek şöyle diyor: “Evet baylar bayanlar, şimdi şu kapının arkasındaki odaya gireceğiz. Ve inanın ki bu odanın dünyada bir benzeri daha yoktur. Çünkü bu manzarayı dünyada ancak bu odada görebilirsiniz...” Meraktan ölüyoruz. Acaba nasıl bir oda bu? İçeride ne var ki bu kadar benzersiz? Kapı açılıyor. Ortasında yuvarlak bir masa. Sade bir oda... Real Madrid’in efsane stadındaki kulübün yönetim odası burası.. Pedro Martin odanın köşesine doğru yürüyünce kafamı kaldırdım. O sırada Martin eliyle işaret ediyordu: “işte.. Benzersiz olan budur..” Ve kulübün protokol müdürü devam ediyor: “Gördüğünüz gibi dünyada 13 Avrupa Kupası olan tek takım Real Madrid’dir ve 1966’dan bugüne kadar aldığı UEFa ve avrupa şampiyonluk kupaları işte bu yönetim odasında orjinalleri olarak durmaktadır..” İnsan gerçekten etkileniyor.. Aslında sade bir oda. Ama milyarlarca Euro’luk altın ayakların transfer edildiği ve dev kupaların sergilendiği bir yönetim odası...
KUPALAR ARASINDA
Avrupa kupalarında yaşanan o mücadeleyi hatırladıkça. Ter, hırs, taktik, zafer, yenilgi... Arkamdaki kupalar daha da devleşiyor... Düşünsenize... · 6 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası. · 7 Şampiyonlar Ligi Kupası. · 3 Kulüpler Dünya Şampiyonluğu Kupası. · 4 UEFA Kupası. Gerçekten dünyada başka hangi takımın yönetim odasında bu kupalar olabilir? Hemen kupaları arkamıza alıp Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la poz veriyoruz. Bireysel tarihimiz açısından müthiş bir an.
PEDRO’NUN YÜZÜNDEKi İFADE
Real Madrid Protokol Müdürü pedro kupaları anlatırken yüzünde öyle bir ifade vardı ki... Sanki şampiyonlukları yeniden yaşıyordu... İçimden “acaba” dedim; “Bir gün bizim de bir kulübümüze böyle bir gurur nasip olur mu?” Bugün borç batağında olan kulüplerimiz yani... İşte kupayı almış olan tek kulübümüz Galatasaray... Fatih Terim... PSG maçından sonra; “artık onlarla ayrı bir ligdeyiz” diyor... Peki nasıl oldu bu? Nasıl oldu da Avrupa’da ikinci lige düştük? Kupayı kaldırmış olan Galatasaray nasıl bu kadar geri gitti? Fenerbahçe... Beşiktaş... Trabzonspor... Avrupa kupalarını zorlarken nasıl bu halde? Evet arkadaşlar.. İnsan Bernabeu’un kupalarla taçlanmış mabedindeyken bunu sormadan edemiyor...
İLK DURAK SOYUNMA ODASI
KKTC’de silahlı ve silahsız insansız hava araçlarına (SİHA-İHA) hava üssü kurma kararı aldı.
Peki bu ne anlama geliyor?
En açık cevap.
Dolmabahçe’deki o görüşme.
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşüyordu.
Bu öyle sıradan bir görüşme değildi.
Daha keskin bir soruyla devam edersek;
Ortadoğu’daki diplomatik misyonların gözü dün tek bir merkezdeydi.
Boğaz’dan Adalar’a kadar yıllardır yolcu taşıyan köklü firmalar kontak kapatma noktasında.
Her yıl 50 milyon yolcu taşıyorlar. İstanbul nüfusunun iki katını taşıyorlar.
Ve şimdi yaklaşık alacakları ödenmediği için boğulmak üzereler.
Mesela önceki gün bir büyük firmanın 40 metrelik gemisine haciz geldi.
Çünkü kredi veren banka gemiye el koydu.
Şöyle hayal edin...
Beşiktaş’ta vapur iskelesinin önündeki çay bahçesine otursanız. Boğaz’ın “yolcu festivali”ni seyredersiniz.
Bakın ne anlatıyorlar...
İlk fotoğraf:
Bu bebek fotoğrafı iki gün önce İdlib’den geldi...
Yani...
Rus ve rejim uçaklarının güneyde bombaladığı köylerden...
Enkaz altından çıktı bu bebek...
Daha gördüğüm an, içimden bir çığlık koptu.
İklim değişikliği önemli, ancak aklımızda onlarca Türkiye sorusu var.
Zirveyi dönüş yoluna bırakıp sormaya başlıyoruz.
GİZLİ GİZLİ KIYILARI GEZİYOR
Tabii ilk konu, Bodrum’daki kaçak rant yıkımları ve kıyılardaki kaçak yapılaşma.
Bakan Kurum, Bodrum’la ilgili fotoğrafları tek tek gösteriyor. “İşte böyle yıkıyoruz” der gibi yüz milyonlarca Euro’luk kaçak yapıların nasıl yıkıldığını anlatıyor. Öncesi ve sonrası fotoğrafları gösteriyor.
İlk sözü de şu: “Bodrum’da aldığımız yıkım kararlarının peşindeyiz. Kimse unuttuk sanmasın. Hatta gizli gizli kıyıları geziyorum. Körfezleri, koyları havadan, denizden izliyoruz.”
Ne tesadüf, bizim koylardaki kaçak yapılaşmayı, plaj mafyasını konuşurken Fransa sahillerinden Barcelona’ya doğru süzülüyoruz. Kıyıda tek bir çarpık yapı yok. Plajlar bedava ve halka açık...
Umarım bu ekip hedefine ulaşır. Çünkü çok güzel projeler var. En önemlisi çevre, kıyılar, denizler ve şehirler için samimiler...
Sinsi planların, kumpasların, gölgelerin arasından en derin satranç hamleleriyle geçenlerin...
‘Mavi vatan’ın derinliklerinde kazandıkları o muazzam zaferin hikâyesini anlatacağım.
Elbette yine senaryo halinde, benim de kattıklarımla... Hayalin heyecanıyla...
Mart 2009: Ankara’ya çok önemli bir bilgi notu ulaşır. Yunanistan’la Kıbrıs Rum Kesimi arasında bir dizi enerji görüşmeleri gerçekleşmiştir. Bu sırada Yunanistan sürekli olarak Ege’de gerilimi arttırmaktadır. Meis Adası açıklarında Türk ve Yunan sahil güvenlik botları bordo bordoya gezmektedir. Türkiye’nin doğu Akdeniz’de küçük bir alana sıkıştırılması için planlar yapıldığı değerlendirilir.
29 Kasım 2010: Başbakan Tayyip Erdoğan bir Libya ziyareti planlar. Amaç Türkiye ile Libya kıyıları birbirini gördüğünden karşılıklı bir denizde münhasır ekonomik bölge mutabakatı imzalamaktır.
Erdoğan bu ziyaretinde hazırlanan planları Libya Hükümeti’ne sunar.
Sinsi el:
Yaklaşık 1700 kilometre...
Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Umut VEİS seçti...
İşte o kadar uzakta.
Bosna’da. Hırvatistan sınırında. Kar altında. Eksi 10 derecede.
Bir “düzensiz göçmen” kampı.
Çadırlar kurulmuş.
Ateşler yakılmış. Yoksa donacaklar.