Teke tek...

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Banliyö trenleri

İSTANBUL'un ben kendimi bildim bileli hizmet veren ulaşım araçlarından biridir banliyö trenleri...

Çocukluğumda dedemle birlikte kimi öğleden sonraları bu trenlerle yaptığımız yolculukları hiç unutamam.

Özellikle cumartesi günleri bu trenle Sirkeci'ye giderdik.

Mısır Çarşısı'nda dolaşır, oradaki hayvan pazarında bu hayvanlara bakarken, dedem de tohum fide alırdı...

Dönüş saatinde ise dedem Akşam Gazetesi alırdı. Ben ise içindeki Killing maceraları için Son'u tercih ederdim.

Zeytinburnu gecekondulaşmaya o dönemde başlamıştı. O yıllarda Langa hâlâ bostanlıktı. Samatya'da balık tutulur, Yenikapı'da denize girilirdi...

Ve o zamanlar bu banliyö trenleri içinde iki mevki vardı.

Birinci mevkide yeşil pandizot koltuklar, 2. mevkide ise tahta sıralar olurdu. Toplumsal sınıf farkını ilk o zaman görmüştüm.

Sonra ülkemizde sosyal adalet kavramının gelişmesiyle, bu mevki kaldırıldı.

Banliyö trenleri yalnızca birinci mevki oldu.

Bunun aslında trenin tamamını ikinci mevki yapmak anlamına geldiğini, birinci mevki yolcularının artık trene binmediğini sonra kavrayabildim.

Benim bir anı olarak sakladığım o banliyö trenleri bugün içler acısı.

Hepsinin koltukları paramparça, hepsinin camları kırık...

Yazın belki iyiydi bu durum ama, kışın yaklaşmasıyla beraber, bu treni kullanan vatandaşların durumu da en az vagonlar kadar içler acısı...

İçine soğuğun, yağmurun, karın girdiği vagolarda işlerine ulaşmaya çalışan emekçiler, okula gitmeye çabalayan öğrenciler... Daha işbaşı yapmadan bitkin düşen bu insanlar, akşam da aynı zorlukla bu kez bir de iş yorgunluğu ile birlikte karşılaşıyorlar...

Anladık TCDD Türkiye'nin en fazla zarar eden KİT'i ama, bu vagonlarda da hayvan değil, insanlar seyahat ediyor...

Üstelik de benzin parası, otoban parası gibi konularda örnek gösterilen Batı'da, hayvanların taşındığı vagonlar bile daha iyi...

Bu nasıl tatbikat

VURAL Berkay'ın kaza kurşunuyla öldüğü kesinlik kazandı...

Ben keşke suikast olsaydı diyeceğim.

Neden mi?

Çünkü o zaman ortada bir salaklık değil, bir kötü niyet olacaktı.

Aklınız alıyor mu böyle bir şeyi...

Tatbikatta zayiat olur. Ama bu zayiat olursa tatbikat alanında olur. Tatbikatı izleyenler arasında olmaz... Bu nasıl kafadır ki, bir kaza kurşununun gelebileceği bir noktaya tatbikat izleme çadırı, protokol çadırı kurar, kurdurur...

Dün ölen Albay Vural Berkay'dı. Elbette üzüntü vericidir ölümü. Elbette önemlidir. Ama o çadırda Genelkurmay Başkanı da olabilirdi, Başbakan Mesut Yılmaz da olabilirdi, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da olabilirdi, Süleyman Demirel de...

Ya o kaza kurşunu bunlara gelseydi...

Ortaya çıkacak kaosu, siyasi sıkıntıyı düşünebiliyor musunuz?

Bu ülkeyi altında yatan şehitler ve evliyalar koruyor emin olun...

Başkası değil...

Cdbek

PAKİSTAN eski Başbakanı Benazir Butto'nun eşini tanıyorsunuz... Asaf Ali Zardari. (Eşinin soyadını alma cesaretini gösterememiş.)

Pakistan'ın bu değerli vatandaşı uzunca bir süredir hapishanede.

Dama düşmesinin nedeni ise hırsızlık, yolsuzluk, siyasi güçle menfaat temini, yurtdışına servet kaçırma, adam öldürtme iddiaları...

Milliyet Gazetesi'nden Ali Haydar Yurtsever, bu mümtaz insan ile bir söyleşi yapmış.

Söyleşinin sonunda Zardari sözü Özer Çiller'e getiriyor ve ‘‘Kulübümüze hoşgeldin’’ diyor...

İnce bir ima...

Anladığım kadarıyla Asaf Ali Zardari, Özer Çiller'le ilgili olarak bizim bildiklerimizden fazlasını biliyor...

Acaba Özer Çiller'in ‘‘Hoşgittiği’’ bu kulüp, ‘‘Cezaevine Düşen Başbakan Eşleri Kulübü’’ mü diye düşünüyorum.

<>

Kurşunlara bile kaza yaptırtmadığımız zaman...

Yazarın Tüm Yazıları