Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Yazık olmadı mı Teoman Paşam?

Devletin üst düzeydeki önemli görevlerinden ayrılanların, hızla özel sektöre geçmelerinin sakıncalarını hep yazdım.

Hele hele generallerin, emekli olduktan sonra özel sektör kuruluşlarında görev almalarını hiç içime sindiremedim.

Ordumuzun şerefli üylerinin, emekli olduktan sonra zaman zaman ne idüğü belirsiz işadamlarından talimat almalarını hiç içime sindiremedim.

İşte son olay...

Cavit Çağlar için ne idüğü belirsiz işadamı demek doğru olmaz ama, sahibi olduğu banka, şu veya bu şekilde battı.

İnterbank şimdi Merkez Bankası'nın kontrolünde.

Ve bankanın bu duruma düşmesiyle ilgili soruşturma yapılacak. Bu soruşturmada hesap vereceklerden biri de Teoman Koman.

Eski Jandarma Genel Komutanı, eski MİT Müsteşarı...

Devletin en üst görevlerinde oturmuş bir adam.

Şimdi banka batırma suçlamasıyla ifade verecek ve belki de suçlu bulunacak.

Yazık değil mi?

Pırıl pırıl, onurlu bir meslek yaşamı bir anda çöpe atılıyor.

Belki devlet bu kişilere rahat bir emeklilik sürecek maaşı vermiyor. Bu noktada haklı olabilirler. Ama hiçbir maaş, insanın onurundan daha kıymetli değil.

Eğer kimi devlet görevlileri bu konuda hassas davranmayacaksa, yasalarla bu konuyu bir düzene sokmak, devletin görevi olsa gerek.

Kaybetme pahasına inat

Genel başkanların kaprisleri, yerel seçimlerde partilere büyük darbe vuracak.

CHP'de Deniz Baykal, Yüksel Çakmur'u İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday göstermemek için elinden geleni yapıyor.

Oysa Çakmur, İzmir'i banko kazanacak tek isim.

Ancak Baykal istemiyor. İzmir milletvekilleri ‘‘Olursa kazanırız’’ diyor, Baykal kulak tıkıyor. Tam aksine, Urla Belediye Başkanlığı döneminde görevini kötüye kullandığı iddiasıyla halen davası görülen Bülent Baratalı'yı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday göstermek istiyor.

Nedeni bilinmez!

ANAP da İstanbul'da benzer bir tutum içinde.

Sadettin Tantan, aday olması halinde, pek çok kararsızın oyunu da alacak. Hatta soldan bile oy almasına kesin gözüyle bakılıyor.

İstanbul'da Fazilet'i geçebilecek tek isim Tantan.

Ancak Yılmaz, Ali Talip Özdemir diyor, başka bir şey demiyor. Belki de İstanbul'un uzaydan yönetilmesini istiyor. Mesut Yılmaz, İstanbul'un uzaydan daha iyi yönetileceğini düşünüyorsa, o zaman Mustafa Topaloğlu'nu aday göstersin.

Her iki lider de kaybetme pahasına inatlarından vazgeçmiyorlar.

Hadi Yılmaz'ın Ankara'da oturduğu ev Ali Talip Özdemir'in kayınpederinin olduğu için onun geçerli bir nedeni var.

Baykal niye Çakmur konusunda bu kadar inatçı, onu anlamıyorum.

Adalet Bakanı, Yargıtay seçiminde belli olur

Adalet Bakanı'nın adı yargı çevrelerini ürküttü.

Çünkü Çiller'e yakın. Daha önce mal varlığı soruşturmasında Çiller'e yardım etmiş.

İlginç bir nokta.

Ancak ben hukukçuları karalarken dikkat edilmesi gerektiğini düşünürüm.

Çiller herhangi bir avukata parasını verip savunma yazdırabilir. Hukuki yardım alabilir.

Bu, o avukatın alçaklığını göstermez. Hatta meslek gereği bu işi yapmasına rağmen, aslında Çiller'den tiksiniyor da olabilir.

O yüzden bekleyip icraatını görmek lazım.

Bu ülke Şevket Kazan gibi Adalet Bakanı gördü, ne olacak!

Ama yine de Çiller'in dikte ettiği bir isim olduğu için şüpheyle yaklaşanlara katılmamak elde değil.

Yargıtay üyelerinin seçimlerinde akla kara belli olur.

O zaman da iş işten geçmiş olur.

Onun da hesabını Ecevit'ten sorarlar elbet.

Makam bisikleti alın

Hürriyet'in dünkü manşetini görünce, ‘‘Eyvah şimdi bu işin de suyunu çıkarırlar. Hepsi bulabildikleri en eski otomobili makam aracı yaparlar’’ diye düşünmüştüm.

Haklı çıktım galiba. Ecevit'in kabinesindeki bakanların pek çoğu makam otomobillerini istememişler.

Sözde tasarruf...

Kardeşim, o otomobiller zaten var. Yenisini aldırma. Yenisi alınırken mütevazı olanını seç, ama olanı da çöpe atma. Var olanı kullanmamak daha büyük israf değil mi?

Değiştirme zamanı gelince git yerli otomobil al.

Hatta istersen bisiklet al ki, daha da halkçı görün.

Ama eldeki otomobili kullanmazsan, başkası kullanacak. Daha büyük ziyan...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Makamlarla değil, adamlarla dost olduğumuz zaman.



Yazarın Tüm Yazıları