Paylaş
Af, anayasal olmaz
DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit ortaya bir ‘‘Af’’ tartışması attı.
Yarı genel af.
Yani terör suçlularını kapsamayacak bir af.
Böyle bir affın anayasal olarak mümkün olduğunu sanmıyorum.
Fakat daha önemlisi nereden çıktı bu ‘‘Af’’...
Kim kimi affediyor, kimden aldığı yetkiyle...
Aslında dünyada hiçbir ülkede ‘‘Af’’ diye bir şey yok.
Yani Türkiye dışında hiçbir ülke yargının mahkûm ettiği kişileri siyasi kararla affetmiyor.
Gelişmiş demokratik ülkelerde, benim bulabildiğim iki af olayı var.
Birisi Yunanistan'da... 1974'te cunta yönetimi yıkan Yunanistan, cuntacıların içeriye tıktığı siyasi suçlulara 1975 yılında bir af getirmiş. O da sadece siyasi suçlulara.
Bir de geçen yıl İngiltere, İRA ile yaptığı barışı pekiştirmek için hapisteki İRA militanlarının 2 yıl içinde şartlı tahliyesini kabul etmiş.
Uluslararası hukuk literatüründe başkaca af yok.
Türkiye'de ise durum farklı.
Değişik adlar altında toplam 14 af yasası çıkmış Türkiye'de. Bunlardan ilki 1933 yılında Cumhuriyet'in 10. yıldönümü dolayısıyla Meclis'çe kabul edilmiş.
Sonuncusu ise tam bir af olmamakla beraber, 1991 yılında çıkarılan şartlı tahliye yasası.
Bana sorarsanız, Meclis'in çıkardığı af yasaları Anayasamız'a ve demokrasimizin dayandığı kuvvetler ayrılığı prensibine tamamen aykırı.
Çünkü af demek, Meclis'in yargının işine müdahalesi demek.
Hangi hakla?
Meclis birtakım suçları ceza kapsamından çıkarabilir, bir kısım suçlara uygulanan müeyyideleri ortadan kaldırabilir. Adam öldürmeyi, hırsızlığı (ki bu zaten belli şartlarda legalleşti), dolandırıcılığı (miktar çok yüksekse bu da serbest) suç olmaktan çıkarabilir.
Bu durumda da bu suçlardan cezaevlerinde bulunanlar zaten serbest kalırlar.
Ama cezayı koruyup, af getirmek benim anayasa anlayışımla pek mümkün değil!
Bir takım düzenlemelerle, gerçek kader mahkûmlarının belirli komisyonlar vasıtasıyla denetlenip, erken tahliyelerine imkân sağlanmasına karşı değilim.
Ama bunu siyasi otoritenin değil, yargının yapması çok daha sağlıklı olacaktır.
Af bir işe
yarar mı?
TÜRKİYE'de kader kurbanları için çıkarılan afların bir işe yarayıp yaramadığı hep tartışıldı.
Ben lafla değil, sayılarla tartışmak istiyorum.
1974 yılında çıkarılan aftan önce, yani 1974 yılının nisan ayında Türkiye'deki cezaevlerinde toplam 59 bin 152 hükümlü varmış.
Bunlar afla beraber serbest bırakılmışlar.
6 ay sonra, yani 31 Aralık 1974 günü cezaevlerinin mevcudu 24 bin 397 olmuş.
31 Aralık 1975'te bu sayı 37 bin 237'ye ulaşmış.
1976 sonunda 43 bin 759, 1977 sonunda 49 bin 842, 78 sonunda 54 bin 671 kişiye yükselmiş cezaevlerinde yaşayan nüfus sayısı.
Ve aftan 5 yıl sonra, 1980 yılında sayı 60 bini aşmış.
Peki 1974 yılında salınanlar, salınmamış olsa, rakam 59 bin artı 60 bin, yani 119 bin mi olacakmış?
Hayır, istatistiki artış böyle söylemiyor.
Af olmasa, istatistiksel olarak bu rakam en fazla 75 bin düzeyinde olacakmış.
Daha da ilginci, af söylentileri ortaya atılınca suç işleme oranlarında da belirli yükselmeler gözlenmiş hep.
İşte af dedikleri bu.
Yavuz hırsızlar diyarı
BİRKAÇ gün önce, sabah eşimi işyerine bırakırken ters yola girmiş bir otomobille burun buruna geldim.
Camı açtım ve diğer otomobilin sürücüsüne, (burada haksızım) pek de kibar olmayan bir şekilde ‘‘Kardeşim burası ters yol’’ diye çıkıştım.
Ters yoldaki otomobilin sürücüsü pişkin pişkin yüzüme bakıp ‘‘Biliyorum’’ dedi.
Sabah sabah tatsızlık olmasın diye, Hande'nin de uyarısıyla ‘‘Lahavle’’ cekip yola devam ettim.
Gazeteye geldim masamda bir faks.
Şöyle diyor:
‘‘Fatih Bey ne zaman adam oluruz biliyor musunuz?
Hiç tanımadığımız birisine Tophane külhanbeyi edasıyla
- Kardeşim burası ters yol be!
şeklinde değil,
1- Beyefendi herhalde ters yola girdiğinizin farkındasınızdır.
2- Afedersiniz maalesef ters yola girmişsiniz.
3- Arkadaşım burası ters yol. Lütfen kuralları ihlal etmeyin.
4- Yahu güzel kardeşim niye ters yola giriyorsun.
şeklinde hitap etmeyi öğrendiğimiz zaman.’’
Çok güzel değil mi?
Ters yola gireceksin. Biraz sertçe bile olsa uyarıldığında ‘‘Evet biliyorum’’ deyip, ters yolda gitmeyi sürdüreceksin. Sonra da gidip adam olma konusunda akıl vereceksin..
Yine de teşekkür ediyorum.
Bundan böyle daha kibarca uyarırım. Ama ters yoldan gelene de artık ölsem yol vermem.
NE ZAMAN
ADAM OLURUZ
Telefon ettiğimiz kişinin kendimiz kadar boş vakti olmayabileceğini düşündüğümüz zaman.
Paylaş