Paylaş
Ağzına sağlık Yalım Erez
Yalım Erez, siyasi hayatının belki de en doğru lafını etti ve ettiğine edeceğine pişman ediliyor.
Erez'in geçtiğimiz günlerde halka seslenerek ‘‘Tribünlerden sahaya inin. Bu oyunculara kırmızı kart gösterin’’ diyerek halkı, yakınmaktansa siyasi mekanizmanın bir parçası olmaya yönlendiren çağrısını ANAP'lılar Erbakan'ın ‘‘Kanlı mı olacak, kansız mı?’’ sözleriyle eşdeğer bulmuşlar.
Bu çağrıyı Erbakan'ın sözleriyle bırakın aynı anlamda bulmak, karşılaştırmak bile, ciddi bir düşünme ve anlama özürünün göstergesidir.
Yalım Erez'in çağrısı, bir Türk siyasetçisinin yapmış olduğu en anlamlı çağrılardan biridir.
Çünkü halkın gördüğünü, Erez de görüyor.
Eğer bir ülkede yüzde 40'lara yaklaşan bir kararsız seçmen varsa, eğer bir ülkede liderinin adını benim bile düşünmeden hatırlayamadığım bir parti hâlâ birinci parti konumundaysa, eğer bir ülkede siyasetçi lafı küfür haline geldiyse, eğer bir ülkede Meclis kendi kendini soyanlardan dahi hesap soramıyorsa, ortada ciddi bir sorun vardır.
Ve bu sorunu yaratanların, ortalık yerde kabarmış hindi gibi dolaşmaya hakları yoktur.
Olmayan bir hakkı kullanmak ise ancak geçici bir süre için mümkündür.
O sürenin sonunda o hak ya bırakılır, ya bıraktırılır.
Bırakmanın yolu ya demokrasiden geçer, ya da demokrasi dışı unsunlar bıraktırırlar.
Erez'in halka yaptığı çağrı da bu anlamda yapılmış bir çağrıdır.
Benim anladığım, Erez halkı hakkını kullanmaya, siyasete el koymaya çağırmaktadır.
Siyasi kariyeri halka değil, lider poposuna dayanmakla sağlamlaştıranların, bu çağrıyı anlamamasından doğal bir şey elbette ki yoktur.
Sonunda Fazilet de gördü
FAZİLET Partisi'nin amblemini ereksiyon halindeki erkeklik organına benzetmeme, Fazilet Partililer başta tepki göstermişlerdi.
Hatta sevgili Recai Kutan, bir fıkrayla beni ti'ye almaya bile kalkışmıştı.
Ancak zaman beni haklı çıkardı.
Benim ilk bakışta gördüğümü, Faziletliler de bir süre sonunda gördüler.
Belki göbekleri, belki de yaşları hemen görmelerine engel olmuş olabilir, neyse sonunda doğruyu buldular.
Şimdi tabandan da gelen tepkiyle, amblemi değiştirdiler.
İyi yaptılar.
İktidar olmak için, ambleme iktidar sembolü koymaya gerek yok zaten.
Ordu mu bombaladı?
TAYYİP Erdoğan'ın ordusundan bahsettiğim yazı, arşivlerdeki yerini almadan ordu faaliyete geçti.
Kasımpaşa'daki Deniz Kuvvetleri Misafirhanesi'ndeki astsubay lokali önceki gece bombalandı.
Bu orduya Erdoğan'ın kumanda ettiği yolunda bir savım yok. Olamaz da... Ancak ağzından çıkanı kulağı duymayınca insanın, birtakım geri zekâlıların kendini ordu zannetmelerinde sorumlulukları oluyor.
Meclis'i soyan, nereyi soymaz!
MESA Nurol ortaklığının Meclis'i soyduğu belgelendi.
Hem de öyle yüzde onluk, on beşlik bir kazık değil. Yüzde üç yüzlük bir kazık...
Çek çek çıkmaz. Öyle bir sokmuşlar ki kazığı, tutup çıkaracak ucu bile kalmamış dışarıda.
Şimdi ben şunu düşünüyorum: Eğer bu MESA Nurol, milletin Meclis'ini, bu denli göz önünde yaptığı bir işi bile böylesine fütursuzca soyguna çevirebiliyorsa, bu ikili bu devlete yaptığı diğer işlerde neler yapmaz...
Acaba diyorum, bir komisyon kurulsa da, şu MESA Nurol'un yaptığı bütün işler bir elden geçirilse...
Kim bilir daha ne kazıklar vardır derinlerde...
Bazen çıkardık. Bazen gücümüz yetmedi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Ateş Ettikten sonra değil, ateş etmeden önce nişan aldığımız zaman.
Paylaş