Paylaş
OLAYI Mustafa Yılmaz gayet iyi özetlemiş. DSP'li Devlet Bakanı Yılmaz, tarikat şeyhi olduğu iddia edilen bir kişinin tarihi bir yere gömülmesini öngören cumhuriyet hükümeti kararnamesini imzaladıktan sonra bakın ne diyor:
‘‘Bakanlık yapacaksam liderlerin kararına uyarım.’’
Bugün Türkiye'nin nasıl yönetildiğinin özeti bu.
İşin esası bu.
Mustafa Yılmaz'ı içinde bulunduğumuz rezil durumu ortaya koyduğu için kutluyorum.
Durum tam bu.
Yani ‘‘Siyasette kalacaksam, parti lideri ne diyorsa yaparım.’’
İlke, ahlak, inanç, özsaygı yok.
Lider emredecek sen yapacaksın.
O söyleyecek sen imzayı atacaksın.
Lider dedi diye vatanı bile satarlar.
Ki, belki de satıyorlar da henüz kanıtlayamıyoruz.
Birkaç tarikat oyu uğruna yapılana bakın.
Sonra aynı adamlar, üç beş Ermeni oyu uğruna Türkiye'ye ihanet eden Fransa'yı eleştiriyorlar.
Üç beş tarikat oyu için vatanına, rejimine ihanet edenlerin, üç beş Ermeni oyu için kendisinden binlerce kilometre uzaktaki, umurlarında olmayan bir ülkeye ihanet edenlere kızmaya hakkı yok.
Ermeni Tasarısı'na oy verenlerin zannettiğimiz kadar alçak olduklarını düşünmüyorum artık.
Adayım Mezarcı
NAKŞİLER kendilerine yeni bir ‘‘şeyh’’ arıyorlarmış.
Fotoğraflarda genç biri vardı.
Şeyh aday adayı.
Ben söyleyeyim, olmaz.
Çok genç.
Tipi müsait değil.
Oturaksız.
Benim adayım Hasan Mezarcı.
Her haliyle şeyh olacak adam.
Kılık, kıyafet, karizma yerinde.
Mesut Yılmaz önersin, Hüsamettin Özkan kararnameyi hazırlatsın.
Ecevit ilk imzayı atsın.
Yeni Nakşi Şeyhi Hasan Mezarcı olsun.
Rejimi korumak size kaldıysa!
HÜKÜMETİN ‘‘gömme’’ kararı tam bir komedi.
Olayın hiçbir sorumlusu yok.
Yılmaz önermiş, Özkan hükümete getirmiş, Yalova hazırlamış, hepsi imzalamış, tarikat yemiş.
Gariban vatandaş ise ‘‘Hani bana, hani bana’’ demiş.
Siz onu bunu bırakın da, bir tarikata bu kadar prim tanıyan hükümetlerin, halkın gözü önünde bu rezilliği yaptıklarına göre, kapalı kapılar ardında bu tarikatlara ne avantalar sağladıklarını hesaplayın..
Merve Kavakçı Meclis Genel Kurulu'na türbanla girince Ecevit ve avanesi ayaklanmış, rejimi korumaktan söz etmişti.
Siz kim rejimi korumak kim be!
TRT Digitürk'ü dava etmiş!
TRT Genel Müdür Yardımıcısı Bülent Varol'la konuştuk. RTÜK'ün gayri yasal olarak nitelendirdiği Digitürk'te, TRT yayınlarının ne aradığını sormuştum.
Bülent Varol anlattı:
‘‘Digitürk yayına başlamadan önce bize geldi. Bir sözleşme yaparak yayınlarımızı aktarmak istediğini söyledi. Yasal bir kuruluş olmadığı için böyle bir anlaşma yapamayacağımızı belirttik.
Yayına başladıkları zaman gördük ki, bir anlaşma olmadığı halde TRT 1, 2, 3, 4 yayınları Digitürk'te yer alıyor.
Bunun üzerine Digitürk'e defalarca ihtar, uyarı ve protestolar çektik.
Ancak umursamadılar. Ve arzumuz hilafına hálá bizim yayınlarımızı aktarmayı sürdürüyorlar. Bununla ilgili gereken hukuki girişimleri başlattık, davaları açtık’’ dedi.
Fransızların haberi yok
FRANSA'yı protesto iyi gidiyor. İstanbul'daki Fransız Konsolosluğu'nun işlerinden protestonun boyutu anlaşılıyor.
Ermeni meselesi gündeme gelmeden önce günde ortalama 400 pasaporta Fransa vizesi basan konsolosluktan önceki gün verilen vize sayısı 85.
Yani neredeyse beşte bir.
Fena değil.
Bu arada Fransa'da anket yaptıran bir okurum, 250 Fransıza Ermeni Soykırım Tasarısı hakkında fikirlerini sordurtmuş.
Bir tek kişi bile ne yasadan haberdar, ne de böyle bir soykırım olduğu yolundaki iddiadan.
Yani orada da Meclis halkla ilgisi olmayan bir pisliğe imza atıyor.
Galiba siyasetçiler giderek demokrasiye zarar vermeye başlıyorlar.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bu hükümet beni ve benim gibi düşünenleri ölünce Anıtkabir'in bahçesine gömdürecek kararnameyi imzaladığı zaman.
Paylaş