‘EN usta’ futbol yazarı Doğan Koloğlu, iki ay önce ‘‘Bizim grupta çok hakem oyunu olabilir’’ diye uyarmıştı.
Ben de bu uyarıları, Cine 5'teki Başka Yerde Yok programımda FIFA Hakem Komitesi Başkanı Şenes Erzik'e sormuştum.
Sevgili Erzik'in yanıtı kısaydı:
‘‘Dünya Kupası'nda hakem oyunu olacak! Bana rağmen!.. Mümkün değil.’’
Erzik, bu ülkenin yetiştirdiği önemli futbol adamlarından biridir ve sözüne güvenirim ama ‘‘Erzik'e rağmen’’ bir şeyler olmuyorsa, bizimkine ‘‘büyük şanssızlık’’ denebilir ancak.
Çünkü tarihin en ‘‘iğrenç’’ hakemlerinden birine, en önemli maçımızda çattık.
Önce ilk yarıda savunmamızı sarı kartlarla öyle bir donattı ki, ellerini ayaklarını bağladı.
Brezilya'ya ise ‘‘aynı’’ pozisyonlarda ‘‘uyarı’’ bile yapmadı.
Sonrasında kullandığımız bütün serbest vuruşlarda baraj ihlallerine göz yumdu.
Bu ihlallere göz yummadığı anlarda bile kullanması gereken sarı kartları kullanmadı.
Ve nihayetinde bir faulü de ceza alanı dışından içine taşıyarak ‘‘öldürücü darbe’’yi vurdu.
Dünya kupaları tarihinde bir maçın sonucuna bu kadar etki eden bir başka hakem olmamıştır.
Ve bu etki bir ‘‘komplo’’nun parçası değilse, adını bile anmak istemediğim Koreli bir daha bu kupada maç yönetemez.
Eğer yönetirse, Koloğlu haklı çıkıyor demektir.
K. Hakan'ı takımdan atın
BÜTÜN uyarılar haklı çıktı. Türk Milli Takımı'nın kupanın en fazla kart, hatta kırmızı kart gören takımı olacağını söyledik hep.
Ve hem Şenol'u, hem de oyuncuları uyardık.
Boşa uyarmışız.
Alpay'ınki pozisyon gereği olabilir ama ya Hakan Ünsal'a ne demeli?
Tipik Hakan Ünsal.
Galatasaray'dan ‘‘kovulmasına’’ neden olan tavırlarını, Dünya Kupası'nda da sürdürdü.
Şimdi herhalde mutludur.
Bence bavulunu eline verip, Türkiye'ye yollamak, ahlaklı sporu sağlamak açısından en doğrusu.
Ya Şenol Güneş.
Yıldıray ile Hasan, Brezilya savunmasını hallaç pamuğu gibi atarken, Yıldıray'ı oyundan aldı.
Dáhi teknik direktör ya, bir acayiplik yapacak.
Çok başarılı oldu.
Bu değişiklik sayesinde Brezilya savunmada rahatladı ve ikinci yarı hücuma çıkamayan Cafu, bu değişiklikten sonra tekrar bizim ceza alanına gelmeye başladı. Penaltıya da o neden oldu zaten.
Rüştü'nün hatasına gelince.
Bu adamın zaafı belli. Tek zaafı geri pasları oyuna sokmaktaki beceriksizliği.
O zaman bu durumlarda mecbur kalmadıkça pas vermeyeceksin.
Verdiler. Olan da oldu.
Ama hálá kaybolmuş bir şey yok. Hele hele o kırmızı kartlar olmasaydı, hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edebilirdik.
Yine de bu takım her iki rakibini yener.
Tabii Şenol Güneş izin verirse.
Peker'in mektubu ve yorumlarım
SEDAT Peker mektup yollamış. Diyor ki: ‘‘Hakkımda yazdığınız yazıları hiçbir zaman keyifle okumadım.’’
Çok üzüldüm.
Halbuki ben de hep ‘‘Sedat'çığım bunu okusa da keyiflense’’ diye yazarım.
Vah vah vah. Ne yapsam acaba?..
‘‘Şahsınıza karşı kaba tavırlarda bulunmamaya hep özen gösterdim’’ diye de eklemiş.
Allah'ı var doğru.
Hatta birkaç kez aracılarla beni yemeğe falan davet etti. Gülüp geçtim.
‘‘Düşüncelerinizi yazmanızda hiçbir sorun yok’’ diyor Peker.
Anlayışına teşekkür ederim. Çok da demokrat doğrusu.
‘‘Ama yazı diziniz çok da mantıklı değil’’ diye yorumu da koymuş.
Nereyi mantıksız bulduysa hemen düzelteyim.
‘‘İnternet sitesinin açılışına gelenleri arayarak Sedat Peker'in gecesi olduğunu biliyor muydunuz diye sormanıza bence gerek yok’’ diye buyuruyor Sedat Peker.
Oysa ben kimseyi aramıyorum. Geceye gidenler beni arayıp, ‘‘Sedat Peker'in gecesi olduğunu bilmiyordum’’ diyorlar nedense. Ve Sedat Peker diyor ki: ‘‘Son bir yıldır o sitenin benim olduğunu beni tanıyanlar ve beni tanıyanları tanıyan herkes biliyordu.’’ Eeeeee, ben yapayım?
Peker şöyle noktalıyor:
‘‘Oraya gelenlerin ne kadar adam olduğuna kamuoyu onlara sevgi ve saygılarını göstererek zaten karar vermiştir.’’ İşte Peker'in en haklı olduğu yer. Kamuoyu o geceye katılanlarla ilgili kararını gerçekten verdi. Tabii ben de.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En tecrübeliler, en tecrübesizler gibi davranmayınca.