Kredi kartlarında sigorta soygunu

SON krizde işinden olan bir bankacı dostum aradı: ‘‘Fatih bu bankalar var ya, resmen soyguncu olmuşlar.’’

Citibank'tan kredi kartı almış.

Bu ay hesap ekstresi eline geçince ‘‘11 milyon liralık’’ bir ödeme görmüş.

Açıp bankaya sormuş:

‘‘Ne bu 11 milyon lira?’’

Yanıt ‘‘Kredi sigorta primi’’ olmuş.

Yani kart sahibi ölürse, borcu sigorta ödeyecek.

Bankacı dostum kızmış:

‘‘Bana sormadan beni sigorta ettiremezsiniz. Lütfen bu sigortayı iptal edin.’’

Telefondaki genç:

‘‘Beyefendi açıklama yapayım’’ demiş.

Bankacı dostum kararlı:

‘‘Açıklama istemiyorum. Böyle bir sigorta da istemiyorum. Lütfen iptal edin.’’

Telefondaki genç küstah:

‘‘Açıklama istemiyorsanız, ben de iptal etmem.’’

Bankacı dostum:

‘‘Önce iptal et. Sonra açıklamanı yap. İstiyorsam ben isterim.’’

Telefondaki genç:

‘‘Ayda 11 milyon ödeyeceksiniz ve çeşitli risklerden kurtulacaksınız. Zaten deneme mahiyetinde bir başlangıç yaptık.’’

Bankacı dostum:

‘‘Başkasında deneyin. Ama böyle habersiz iş yapmayın. Benimkini iptal edin.’’

Telefondaki genç terbiyesiz ve tehditkár:

‘‘Bakın iptal edersem bir daha yaptıramazsınız. İsteseniz de yapmayız.’’

Bankacı dostum diyaloğun gerisini aktarmadı.

Ama ben tahmin edebiliyorum.

Bu rezalet ilk değil. Kredi kartı veren pek çok kuruluş böyle sigortalarla büyük paralar topluyorlar.

Dikkatli değilseniz farkına bile varamıyorsunuz.

Siz sizden kesilen 11 milyonu önemsemiyorsunuz ama sonuçta banka çaktırmadan ‘‘trilyonlar’’ topluyor.

Üstelik bunu yapanlar sadece bizim ‘‘Şark kurnazları’’ da değil. Bir Amerikan bankası, bir çok uluslu dev.

Soruyorum Citibank'a, aynı uygulamayı ABD'de yapabiliyor mu?

Sıkıysa yapsın. Ama burası Türkiye. İş artık ‘‘bankacıları’’ bile isyan ettirme noktasına geldiyse, sıradan vatandaş ne yapsın!

Projektör Ankara'ya döndü


GEÇEN hafta BDDK'da çalışıp, Kamuran Çörtük'e ‘‘avantaj sağladığından’’ şüphe edilen iki kişinin adlarını verdim.

Hemen bir uyarı geldi:

‘‘O verdiğin isimler önemli değil. Onlar ikinci derecede sorumlu. Asıl olay Ankara'da bitiyor. BDDK'nın Ankara merkezine bak. Zaten Kamuran Çörtük de Ankara'da değil mi?’’

Uyarı ‘‘bu işleri bilen’’ yerden gelince projektörleri Ankara'ya çevirdik. Ve bir isim aydınlanıverdi, ışıklar altında:

Muhammet Ünal.

Bizim yazdığımız Tanbay Viziroğlu ve Hasan Tengiz, Muhammet Ünal'ın yanında çok küçük kalıyorlar.

Muhammet Ünal, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda Yönetim Kurulu üyesi.

Yani hayli ‘‘kalın’’ enseli.

Fonun başkan yardımcısı.

Ense tahmin edilenden daha da kalın anlayacağınız.

Ve sıkı durun, Muhammet Bey'in sorumluluğundaki konu, ‘‘hukuk işleri’’.

Aslında hukuk işleri ikiye ayrılmış. Alacak ve tahsilat davaları ile ceza davaları.

Ceza davaları Teoman Kerman'a bağlı.

Alacak ve tahsilat davaları ise Muhammet Ünal'a.

Yani Kamuran Çörtük'ten devletin alacağı olan trilyonlarca lirayla ilgili olarak davaları açmayı unutan ‘‘vatanperver’’ kişiler Muhammet Ünal'a bağlı.

Bilmem benim projektör yeterince aydınlattı mı ortalığı.

Bu arada bu yazıları yazıyoruz da, bir şey mi oluyor sanıyorsunuz.

Yoo...

Biz sadece bağırıyoruz.

Kurtlar kuzuların içinde cirit atıyor. Çobanın ise dünya umurunda değil. Nasılsa koyunlar babasının değil ya.

Kodlu habere itirazlar


ADİL Aşırım aradı. ANAP Genel Başkan Yardımcısı.

Milliyet'in haberinde A.A. olarak anılan kişinin kendisi olduğunu söyledi. Bu nedenle de benim ‘‘şerefsiz’’ tanımımı hak etmediğini belirtti.

Haberinde adı geçen Azeri'yi birkaç kez İslam Kamberov'un yanında gördüğünü, bundan başka bir ilişkisi de olmadığını söyledi.

Bu arada MHP Kars milletvekili Arslan Aydar da adının başharfleri Milliyet'in haberindeki başharflerle tuttuğu için müşteki olmuş.

O da aradı. Ona da Milliyet'i aramasını söyledim.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Çamur at izi kalsın diyenler, en pis çamurun ellerine yapışan olduğunu anladığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları