SİNEMALARDA ‘başyapıt’ düzeyinde olduğu söylenen bir film oynuyor.
Adı Hero.
Filmi izleyen bir arkadaşım geldi geçen gün.
‘Abi film iyi ama asla bir Tarantino filmi değil’ deyince gülmeye başladım. Çünkü Hero bir Quentin Tarantino filmi değil.
Hatta Tarantino’nun filmle hiç alakası yok. Ama filmin afişlerinde ‘Quentin Tarantino sunar’ diye yazınca pek çok kişi bu filmi bir Tarantino filmi sanıyor.
Gelin size hikáyeyi anlatayım.
Hero bir Çin filmi. Filmin yapımcısı film tamamlanınca filmi Amerikan sinema devi Miramax’a götürmüş ve filmin dünya dağıtımını yapmasını istemiş. Miramax yöneticileri filmi izlemişler, beğenmişler ama uzun bulmuşlar ve demişler ki: ‘Biz bunu dağıtırız ama yarım saatlik bölümünü kısaltın öyle getirin.’
Ancak filmin yönetmeni ‘Benim filmim oyuncak değil. Kısaltmam’ deyince Miramax dağıtmayı kabul etmemiş. Aradan zaman geçmiş, Tarantino bir Japonya seyahati sırasında filmi izlemiş ve áşık olmuş. Amerika’ya dönünce gitmiş Miramax’a ‘Böyle muhteşem bir film var. Bunu dağıtın’ demiş.
Miramaxçılar da ‘Dağıtacaktık ama kısaltmayı kabul etmediler’ deyince Tarantino, ‘Kısaltmadan dağıtın. Bence muhteşem bir film’ demiş.
Miramax da Tarantino’ya ‘Olur ama bir şartla. Senin adınla dağıtırız’ demiş.
Tarantino,‘Ben bu filme bir şey katmadım ki, benim adımı nerede kullanacaksınız’ diye sormuş. Miramaxçılar, ‘Quentin Tarantino sunar’ diyeceğiz demişler. Tarantino filmin hatırına kabul etmiş. Görüşmeler yapılmış ve Hero, ‘Quentin Tarantino sunar’ diye dünyaya dağıtılmış.
Anlayacağınız Tarantino bu filmin sadece ‘hamisi’, sahibi değil.
Söylem doğru, söyleyiş yanlış
BAŞBAKAN Erdoğan, Kurban Bayramı’nda ortaya çıkan görüntülerle ilgili olarak ‘sert eleştiriler’ yapan medyayı suçladı. Ve Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu söyledi.
Başbakan da görüntülerin ‘hoş olmadığını’ kabul ediyordu ama medyanın yaklaşımını da ‘abartılı’ buluyordu. Bunun için de herkesin yaptığı kolay yolu seçerek medyayı suçluyordu.
Öfkeyle yaptığı bu suçlamayla birlikte sözlerinin ‘aslında’ doğru olan içeriği de güme gidiyordu.
Oysa Başbakan Erdoğan son derece iyi bir hatip ve ‘öfkesine hakim olabildiği zaman’ sözleri çok daha etkili olan bir lider.
Erdoğan o gün seçtiği kelimeler yerine, ‘Arkadaşlar, Kurban Bayramı sırasında ortaya çıkan görüntüler hepimizi rahatsız etmiştir. Burası büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedir. Bize düşen bu görüntülerle birbirimizi suçlamak yerine, Allah’ın yarattığı en üstün yaratık olan insanın kendinden daha zayıf olanlara karşı daha merhametli davranması gerektiğini anlatmaktır. Medyamızın da bu görüntüleri eleştirdiği kadar yön gösterici olması gerektiğini de unutmamalıyız. Biz bunu Avrupa Birliği için değil, insanlığımız için yapmak zorundayız’ deseydi sözleri daha mı az etkili olurdu.
Bence hayır.
Açıkçası ben kendi adıma Türkiye’de kurban kesme olayının giderek medenileştiğini düşünüyorum.
Benim çocukluğumda her evin bahçesinde, her apartmanın altında kurban kesilirdi.
Şimdi kentlerin büyümesi, betonlaşma, kalabalıklaşma derken ortaya bu görüntüler çıkıyor.
Bu görüntüler güzel mi?
Değil.
Sürmeli mi?
Asla.
Ama unutmayın o kurbanları kesenler biziz. Bu ülkenin insanları.
Özkök’ün koyunu
BEN Kanal D’de haberin başına geçtiğimden beri Ertuğrul Özkök’le pek az görüşür olduğumdan, ayda bir buluşup yemek yiyor, sohbet ediyoruz.
Dün öğlen de bir balıkçıda buluşup sohbet ettik.
Özkök’ün birkaç gün önce yazdığı ‘Kurban Bayramı travmasını’ merak ediyordum.
‘Ne oldu da, Kurban Bayramları’ndan bu kadar kaçar oldun’ diye.
Anlattı.
Özkök 9 yaşındayken eve koyun alınmış ve ‘Al bakalım buna sen bakacaksın’ denmiş.
Özkök de koyunu pek sevmiş. O zamanlar evleri İzmir Kahramanlar’da. Kahramanlar’ın çevresi çayır çimen, her gün koyunu götürüp otlatmış, o otlarken, Özkök çimenlere oturup hayal kurmuş.
Eliyle su içirmiş, arpa yedirmiş.
2 ay boyunca bu düzen sürüp gitmiş.
Bir sabah Özkök koyunun melemesiyle uyanmış. Koyunun bir derdi var sanıp camdan bir bakmış ki, koyunu kesiliyor.
bu olayın üzerinden neredeyse yarım asır geçtiği halde, o görüntü Ertuğrul Özkök’ün gözlerinin önünden gitmemiş.
Bana bunu anlatırken bile gözleri doldu.
‘Fatih ben kimse kurban kesmesin demiyorum. Elbette insanlar inançları gereği kesecekler. Sonsuz saygım var. Ama benim de bunu görmeye o günden beri tahammülüm yok. Bana da bunun için saygı gösterecekler’ dedi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özhan Canaydın kendine Deniz Baykal’ı, Deniz Baykal da Özhan Canaydın’ı örnek almadığı zaman.