Paylaş
İÇİŞLERİ Bakanı Sadettin Tantan, lüzumsuz gevezelik yüzündün hedef saptırıyor.
Egebank rezaleti, video kayıtlarından değil, bilgisayar ve evrak kayıtlarından çözülür.
Video kayıtlarında göründü diye insanlara suçlu muamelesi yapamayacağınız gibi, video kayıtlarında görünmediği için suçsuz olduklarını da iddia edemezsiniz.
Bu nedenle ‘‘Bakın videoda kimler var’’ diyerek gazetecilere hedef göstermek bir işe yaramaz.
Gelelim video değil, muhasebe kayıtlarına.
3 ay önce yazdığım bir yazıya, ‘‘Egebank Soygunu 1’’ başlıklı yazıma dönüyorum.
‘‘... Egebank Cen Havacılık adlı bir şirkete 4 milyon dolar kredi verir. Karşılığında ne şahsi bir kefalet, ne de bir ipotek alır.
Cen Havacılık krediyi aldıktan 10 gün sonra satılır.
Cen Havacılık'ı satın alan Murat Demirel'e ait Akdeniz Turizm ve Yatçılık A.Ş. adlı şirkettir.
Bu şirkette Murat Demirel'in ortakları Gökalp Baştürk, Şaban Ayhan Tatlıgil ve Mehtap Ceylan'dır.
Cen Havacılık'ın içi boşaltılır.
Egebank'a 4 milyon dolar borcu olan Cen Havacılık, Murat Demirel'e ait bir şirket tarafından alınmış ve buharlaşmıştır.’’
Bu video kaydı değil. Bu banka kaydı.
Çünkü suç olan bir bankaya girmek değil, bir bankayı patronuyla işbirliği içinde soymaktır.
Tehlikeli bağlantılar
EGEBANK'a 4 milyon dolar borçla batırılan Cen Havacılık'ın hikáyesinde bir sonraki etap da ilginç.
Egebank'ın yeni yönetimi parayı tahsil için Cen Havacılık'ın (Cen-Air) ticaret sicilindeki adresine baskın düzenlemişti.
Bu baskını da yine 3 ay önce yazmışım:
‘‘...Cen Havacılık'a ait adreste Karavan Multi Medya Tasarım A.Ş. diye bir şirket çıktı.
Cen Air'den ise eser yoktu.
Karavan Multi Medya'nın ortağı Ayşenur Esenler ise aynı zamanda Cen Air'in de ortağıydı.
Aynı Ayşenur Esenler Murat Demirel'in sevgilisiydi.
Murat Demirel'in oturduğu Enver Paşa Korusu'ndaki villa Ayşenur Esenler adına kiralanmıştı.
İkametgah kayıtlarına göre burada Murat ve Ayşenur birlikte oturuyorlardı.
Villanın kapısında ise devleti yüz milyonlarca dolar zarara sokan adamı korumak için devletin tahsis ettiği korumalar bekliyordu.’’
Bu yazı da, yukardaki yazı gibi tam üç ay önce yazıldı.
Bugün Bakan Tantan'ın kimi işaret ettiğini de gösteriyor, Korumalar Şube Müdürü'nün neden görevden alındığını da. Ama İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ima ve işaret yöntemiyle gazetecilerle eğlenmesinin haklılığını göstermiyor.
Gazeteci olarak biz somut yazıyoruz, Bakan ise dedikodu yazarı gibi konuşuyor.
Bu eğitimle sporcu da olunmuyormuş
BİR okurumum faksı çok ilginç tespitler içermesi bakımından hoşuma gitti. Aynen yayınlıyorum:
‘‘Olimpiyat oyunlarında alınan başarısız sonuçlar üzerine birçok eleştiri yayınlandı.
Eleştiriler genelde sporcular ve onlara sağlanan olanaklar üzerine.
Kaynaktan söz edense yok.
Oysa madalyaları sporcu kaynağı fazla olan bu kaynağı kullanabilen ülkeler alıyor.
Bizdeki kaynağın kuruma nedeni, yarışma şeklindeki sınavlardır.
Bir genç sporla ilkokulda tanışır. Lisede gelişir ve üniversitede olgunlaşır. Sonuçta gençlikle oluşan bu alışkanlık bir yaşam biçimine dönüşür ve yaşam boyu, hatta nesiller boyu sürer gider.
Ancak bendeki bu alışkanlık çocuklarıma geçemedi maalesef.
Çünkü spora ayıracakları zamanı ilkokulda Anadolu liseleri ve kolejler sınavlarına hazırlanarak, lisede ise üniversite giriş sınavlarına hazırlanarak heder ettiler.
Şimdi spora başlasalar bile elit sporcu olamazlar.’’
Okurumun tespiti hoş.
Bu eğitim sistemi ile adam olamayacağımızı biliyordum da, sporcu olamayacağımız aklıma gelmemişti.
Ama zaten adam olmadan gerçek anlamda sporcu da olunmuyor ki!
İddianame
İLGİNÇ bir şey oldu. Murat Demirel beni dava etmiş.
Geçtiğimiz aylarda hakkında yazdığım yazıların iftira olduğunu öne sürerek dava açmış.
Anlaşılan davayı tutuklanmadan önce açmış olmalı.
Çünkü DGM Savcısı'nın iddianamesi benim yazdıklarımla neredeyse aynı.
Acaba o mahkemede savunma yapmayıp, DGM'nin iddianamesini mi göndersem!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bağdat'tan dönsün diye hesap yapmadığımız zaman...
Paylaş