KIBRIS sorununun neden çözülemediği şimdi net bir biçimde ortaya çıktı.
Birileri ortaya çıkıp ‘çözümü zorlayınca’,Denktaş ve Rumlar 30 yıl sonra aynı noktada birleştiler.
Aslına bakarsanız, Kıbrıs’ta 30 yıldır ciddi bir tuluat vardı.
Denktaş da, Rumlar da çözüm falan istemiyorlardı.
Çünkü Rumlar, uluslararası kamuoyunun desteğine sahiptiler ve devlet olarak onlar tanınıyor, istedikleri gibi at koşturuyorlardı. Yunanistan silahla gerçekleştiremediği Enosis’i gerçekleştirmiş ve adanın ‘tanınan’ devletini kendine bağlamıştı. Zaten başbakanları bile bunu itiraf ediyordu.
Denktaş ise adanın kendine ait bölümünde tartışmasız liderdi. Yanına Türkiye’nin de gücünü almış, istediğini yapıyordu. Türkiye’den her yıl gelen yüz milyonlarca dolarla canları cennetteydi. Denktaş’ın batık dünürünün borçları bile bu paralarla ödeniyordu. Üstüne üstlük KKTC, Türkiye’nin kara paralarının aktığı yer haline gelmişti. Off-shore rezaletleri Kıbrıs üzerinden yürütülüyordu.
Bu durumdan zararlı çıkan tek ülke Türkiye’ydi. Kıbrıs’ta uzlaşmaz görünen taraf Türkiye oluyor ve müttefiklerinden bile eleştiri alıyor, her yıl yüz milyonlarca doları Kıbrıs’a aktarıyor ve Kıbrıs sorunu Türkiye’nin karşısına engel olarak çıkıyordu. Tüm bunlara rağmen bir kısım Kıbrıslılardan yediği küfür de yanına kár kalıyordu.
Bu oyunu kararlı bir Başbakan bozdu.
Türkiye’de sesi pek gür çıkmayan bir kitlenin de onayladığı bir biçimde meseleye el attı.
Önce Davos’ta, ardından New York’ta çok önemli adımlar atarak çözümü zorladı.
Öncelikle uzlaşmaz tarafın Türkiye olduğu tezini çürüttü. 30 yıldır tersini düşünen herkesi, Türkiye’nin uzlaşma arayan taraf olduğuna çok kısa sürede inandırdı.
ABD Başkanı üzerinden Annan’ı etkileyerek planın Türkiye’nin tezlerine çok daha yakın hale gelmesini sağladı.
Ve dünyanın en kronik sorunu bir anda çözülme aşamasına geldi.
Sorun çözülemese bile bundan sonra bu işin sorumlusu Türkiye olmayacak.
Bu bile büyük bir adımdır.
Kıbrıs meselesinde şu an gelinen nokta, benim yıllardır düşündüğüm ve yazdığım noktadır.
Yıllarca küçümsediğimiz ‘Kasımpaşalı’, Dışişleri’ne güvenerek, kendi sıcak tavrını kullanarak ve hepsinden önemlisi ‘cesaret ederek’ bence büyük bir iş başardı.
Bence bu yılın Nobel Barış Ödülü, Tayyip Erdoğan’ın hakkıdır.
NOT: Bu yazıyı okurken lütfen siyasi tavrınızı, anti AKP düşüncelerinizi bir kenara bırakın. Değerlendirmenizi ona göre yapın, küfredecekseniz ona göre edin.
SSK batar ama ölülere maaşı ısrarla öder
SSK batıyor ve kuruşa muhtaç değil mi? Bu bürokrasiyle daha da batar. Antalya«da öğretmenlik yapan Ömer Özkaya, 10 ay önce kalp ameliyatı sırasında yaşamını yitiren 65 yaşındaki babası Hüseyin Özkaya«nın350 milyon tutarındaki SSK maaşının kesilmesi için başvurmadık kapı bırakmadı. Özkaya«nınmüracaatına rağmen, ölen babasının maaşı düzenli olarak banka hesabına yatırılmaya devam ediyor.
Evli ve 4 çocuk babası Hüseyin Özkaya, 1987 yılında SSK Denizli Şubesi«nden 2101014096 numara, 12«nci derece, 700 gösterge ile emekli olur ve oğlu Ömer Özkaya«nınyaşadığı Antalya«ya göç eder. 13 Haziran 2003 günü kalp ameliyatı sırasında yaşamını yitirir.
Oğlu Ömer Özkaya, Denizli Nüfus Müdürlüğü«nden babasının öldüğüne dair aldığı belgeyle mahkemeden veraset ilamı çıkartır ve Denizli SSK Bölge Müdürlüğü«ne giderek, babasının öldüğünü ve maaşının artık yatırılmamasını talep eder.
Ancak maaş, babasının banka hesabına düzenli olarak yatırılmaya devam eder.
Bu kez SSK«nın Antalya Bölge Müdürlüğü«ne dilekçe yazan Özkaya, ikinci şoku dilekçenin reddedilmesiyle yaşar.
Dilekçe reddedilir ve ölen adamın maaşı yatmaya devam eder.
Oğul Özkaya, babası adına yatan ve şimdiden 2 milyar 750 milyon lirayı bulan paradan ötürü korku içinde.
‘Ya bu parayı benden faiziyle geri isterlerse ne yaparım’ diyor ve paraya dokunmuyor bile.
Kaliteli dizel artık bulunuyor
GEÇTİĞİMİZ aylarda bir yazı yazarak Avrupa’da giderek yaygınlaşan yüksek güçlü dizel motorlu araçların Türkiye’ye ithal edilemediğini, çünkü bunların Türkiye’deki kalitesiz dizelden ötürü sorun yaşadıklarını yazmıştım.
Bu sorun şimdi bir nebze de olsun giderilmiş görünüyor.
TOTAL şirketi, bu tip yüksek performanslı dizel araçlarda ve ‘commonrail’ dizel motorlarda rahatça kullanılabilecek, Euro 3 normlarına uygun dizel yakıtını bir süreden beri satıyor.
Türkiye’de üretimi yapılmadığı için ithal edilerek satışa sunulan bu dizel yakıt hem motorlara, hem de çevreye saygılı.
Total’e teşekkür ediyorum.
Bu arada bir teşekkür de Opet’e... Çünkü yüksek performanslı araçların ihtiyaç duyduğu 98 oktanlı kurşunsuz benzini de Opet getirdi ve satıyor.
Tabii her iki şirketin de avantajı bayi sayılarının az olması.
Çünkü bayi ağı yaygın şirketlerde bu yakıtlar için ayrı bir depo oluşturmak büyük maliyet.
Ancak yine de aynı hizmeti en azından büyük kentler ve önemli şehirlerarası yollarda Petrol Ofisi, Shell, BP ve Türkpetrol’den de bekliyoruz.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Adam olma ihtimali bulunanların oranı, adam olma ihtimali bulunmayanların oranından fazla olduğu zaman.