Dünya barışını tehdit eden ülke Irak mı?

TÜRKİYE, Irak'a saldırmayı planlayan Amerika Birleşik Devletleri'nin yanında yer alacak. Aslında ‘‘baştan’’ belli olan bu durum, bugünlerde ‘‘halka açıklanabilir’’ hale geldi o kadar.

Orta Asya, Ortadoğu ve Kafkaslar artık ABD'nin ‘‘yan bahçesi’’.

ABD, ulusal çıkarları gereği ‘‘Enerji Bölgeleri’’ni kontrol altına alıyor.

Enerjinin taşınma yollarını da eline geçiriyor..

Gerisi bunun için hazırlanmakta olan kılıftan başka bir şey değil.

ABD'nin Irak'a ve Irak'tan sonra sırayı alacak olan ülkelere saldırı gerekçesi olarak gösterdiği ‘‘tehdit unsur olma’’ ve ‘‘Birleşmiş Milletler kararlarına uymama’’ gerekçeleri ise palavradan ibaret.

Biliyorsunuz ABD, Irak'ı elinde ‘‘olduğu varsayılan’’ kimyasal ve biyolojik ve ilerde ‘‘olması muhtemel’’ silahlardan dolayı ‘‘barışa tehdit’’ olarak görüyor. Irak'a yapmayı planladığı saldırının ‘‘gerekçesi’’ bu.

Peki bir ülke elinde kimyasal, biyolojik ve nükleer silah bulundurduğu gerekçesiyle tehdit oluşturuyorsa, bu silahlardan dünyada elinde en fazla bulunduran ülke kim?

Yanıt basit.

ABD'nin Irak'a yapacağı saldırının ‘‘yasal kılıfı’’ ise Birleşmiş Milletler kararlarına uymamak.

Peki içinde bulunduğumuz bölgede en fazla Birleşmiş Milletler kararını ihlal eden ülke hangisi.

Onun yanıtı da basit.

ABD'nin en büyük müttefiki İsrail.

Yani eğer bir ülke elindeki silahlarla dünya barışını tehdit ettiği için vurulacaksa, bu ülke Irak'tan çok önce ABD.

Yok eğer bir ülke Birleşmiş Milletler kararlarına uymadığı için vurulacaksa.

O ülke, Irak'tan çok daha fazla BM kararını ‘‘ezip geçen’’ İsrail.

Ama vurulan ülke Irak.

Ve emin olun, Kazakistan'dan başlayıp, Yemen'e ve hatta oradan Sudan'a kadar uzanan bir coğrafyada ABD tarafından vurulan son ülke Irak olmayacak.

Stratejik ortağa gel


BAŞBAKAN Gül'ün önceki gün kullandığı bir ifade beni çok güldürdü.

Gül, Amerika'nın savaşına destek vereceğimizi açıklarken, ‘‘Amerika Birleşik Devletleri bizim stratejik ortağımızdır’’ dedi.

Bu cümle ciddi bir komedidir.

Borsadan bir lot Koç Holding hissesi alan bir vatandaş Rahmi Koç'un ne kadar stratejik ortağı ise Türkiye de Amerika'nın o kadar stratejik ortağıdır.

Amerika'nın ‘‘global kontrol’’ arzusu içinde önemli bir köprü başı olmakla, Amerika'nın stratejik ortağı olmak arasında önemli bir fark vardır.

Ortaklık ancak ve ancak eşitler arasında olursa bir anlam taşır.

Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkinin bir ‘‘eşitler ilişkisi’’ olduğunu söylemek ise ancak ‘‘komiklik’’ olur.

Keşke başarı kriter olabilseydi


THY Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bolayırlı görevden alındı. Üzüldüm.

Başarılı bir genel müdürdü.

Dünya havacılık sektörünün en krizli döneminde dev işletmeler batarken THY'yi ayakta tutan, hatta kár ettiren bir ekibin en tepedeki üyelerinden biriydi.

Bu ülkede görevden alınacak kişiler arasında en son sırada yer alanıydı.

Ama alındı.

Bolayırlı'yı orada tutmak, iktidarı büyütür, başarıyı kriter olarak aldığını ve Türkiye'nin iktidarı olmaya çalıştığını gösterirdi.

Bu görevden alma başka bir şeyi gösterdi.

AKP iktidarının kendinden önceki iktidarlardan hiç ama hiç farkının olmadığını.

Bu nedenle büyük ihtimalle sonu da aynı olacak.

55 beygirle sporcu olunmaz


ALMANYA'dan bir okurum, ‘‘Arazi aracı yapan ilk spor otomobil firması Porsche'dir’’ diyerek ısrarlı bir faks yollamış.

Araştırdım.

Doğru.

Porsche daha önce de bir arazi aracı yapmış. 1954 yılında..

Porsche 597..

Ancak bu araçta bir spor otomobil karakteri yok. Araç NATO ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde üretilmiş bir ‘‘küçük arazi aracı’’.

Karada ve suda gidebiliyordu.

Okurum bu aracın Almanya'da gümrük muhafaza ve avcılar tarafından kullanıldığını yazmış.

Ancak dediğim gibi bu bir ‘‘spor otomobil’’ sayılmaz.

Çünkü içinde Porsche'nin 55 beygirlik bir motoru var.

NOT: Bu araçtan Porsche çok az sayıda üretmiş. Benzerleri ise Volkswagen ve Audi üretimi olarak Türk ordusunda da kullanıldı. Küçük, arkadan motorlu Buggy tarzı bir arazi otomobili.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Vatandaşa yakın oldukları için devleti yönetme onurunu elde edenler, koltuğa oturduktan sonra vatandaştan kopmadıkları zaman.
Yazarın Tüm Yazıları