Bakan
Gürel yaptığı bir açıklamada DSP'den istifaların ve bu şekilde hükümetin düşürülmesinin
‘‘uluslararası bir komplo’’ olduğunu iddia etti.
Bu açıklamayı
‘‘herhangi’’ bir bakan, bir parti lideri, bir
Rahşan Ecevit yalakası yapsa hiç önemsemem. Tipik bir iç politika malzemesi kullanımı derim.
Ama açıklamayı yapan Dışişleri Bakanı olunca, sözcükler değerli ve önemli.
Dışişleri Bakanı
Gürel bu açıklamayı yaparken, mutlaka ve mutlaka elinde birtakım veriler vardır. Yurtdışındaki temsilciliklerimizden bu komployla ilgili net bilgiler gelmiş olmalı.
Yoksa bir Dışişleri Bakanı, yarın öbür gün
‘‘suçladığı uluslararası camia’’ ile birlikte olacak olan kişi
‘‘işkembe-i kübradan’’ konuşmaz.
En azından
‘‘sorumluluk sahibi’’ bir Dışişleri Bakanı böyle bir
‘‘uluslararası suçlamayı’’ dayanaksız yöneltmez.
Dışişleri Bakanımız
Şükrü Sina Gürel'e düşen, bu
‘‘uluslararası komplonun’’belge ve bilgilerini Türk halkıyla paylaşmaktır.
Eğer ortada gerçekten bir uluslararası komplo var ise hepimize düşen hükümetin etrafında kenetlenmektir.
Yok eğer, böyle bir durum hakkında bir kanıt yok ise Dışişleri Bakanı
‘‘Sorumsuzca davrandım’’ deme açıklığını göstermek zorundadır.
Ben kendi payıma
Gürel'den Türkiye'ye yönelik bu uluslararası komplonun belgelerini bekliyorum.
Meydanlara çıkacakmış
BAŞBAKAN Bülent Ecevit'in Milliyet'e verdiği röportaj ilginç.
Ecevit, Milliyet'ten
Fikret Bila ve
Derya Sazak'a yaptığı çeşitli değerlendirmeler sırasında, seçime katılıp katılmayacağı sorusuna,
‘‘Meydanlara çıkacağım tabii’’ diye yanıt veriyor.
67 gün hükümeti toplayamayan, haftalarca evinden çıkamayan, Başbakanlık merdivenlerini korumaların kolunda çıkan
Bülent Ecevit, ‘‘meydanlara çıkacakmış’’.
Ben onun yerinde olsam, meydanlara çıkmadan önce, kendi başıma merdiven çıkmayı denerdim.
Sınırda anlamsız talep
YARIN öbür gün sınır kapılarında ciddi bir kargaşa yaşanacak. Nedeni ise yurtdışına çıkış harcı olacak. Biliyorsunuz, yurtdışına çıkan Türk vatandaşları sınırda 70 milyon lira ödüyorlar. Ancak yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşları bu harçtan muaflar. Fakat bu muafiyet için pasaport kontrolü sırasında
‘‘geçimini hariçte temin etmiştir’’ damgası soruluyor.
Bu damga yıllardır pasaportlara vurulmuyor. Onun yerine yurtdışından alınmış oturma izinleri yeterli oluyordu. Şimdi bu damga isteniyor. Konsolosluklar ise
‘‘Bizim böyle bir şeyden haberimiz yok’’ diyerek bu damgayı vurmuyorlar.Dışişleri, Maliye ve İçişleri Bakanlıkları arasında kolayca çözülebilecek bir sorun, sınırda
‘‘dert’’ oluyor.
Yurtdışında çalışan yurttaşlarımızın yoğun trafiği sırasında uyaralım dedik.
Barolar Birliği de Anayasa'yı okumazsa!
BEN bu ülkenin
‘‘hukuk devleti’’ haline geleceğinden umudumu dün kestim.
Çünkü
‘‘hukuku’’ bilmeden, hukuk devleti olunmaz.
Hukuku bilmenin ve doğruyu bulmanın yolu ise
‘‘okumaktan’’ geçer. Eğer bir ülkede
‘‘hukuku’’ o ülkenin
‘‘en üst’’ hukuk kuruluşlarından biri dahi okumuyorsa, benim aşağıdaki bir minik köşede
‘‘Ne zaman adam oluruz’’ diye yazmam
‘‘beyhude bir eğlence’’ olmaktan öte işe yaramaz.
Uzatmadan, neden bu kadar
‘‘umutsuzlaştığımı’’ aktarayım.
Dün elime Türkiye Barolar Birliği'nin bir basın açıklaması geldi.
Barolar Birliği
‘‘ivedi’’ taleplerini sıralıyor ve Türkiye'de hukuk alanında yapılması gerekenleri söylüyor.
Ve şöyle noktalanıyor:
‘‘Her ne kadar Seçim Yasaları'nda yapılacak değişikliklerin bir yıl sonra uygulanması söz konusu ise de, öncelikle Seçim ve Siyasi Partiler Yasaları'nda gerekli değişiklikler bir an önce yapılmalıdır.’’
Bunu yazan, Türkiye'nin avukatlarının birliği.
Tamamı hukukçu.
Ama Anayasa'da yapılan değişikliğin getirdiği
‘‘Seçim Yasaları bir yıl sonra yürürlüğe girer’’ maddesiyle ilgili olarak
‘‘Geçici’’ bir madde koyulduğunu ve
‘‘ilk yapılacak değişikliklerin’’ bir kereye mahsus olmak üzere hemen yürürlüğe gireceğini bilmiyorlar.
Çünkü okumuyorlar.
Sadece Anayasa'yı ve değişikliklerini değil, gazete de o Bu tartışma başladığı gün önce ben, sonrasında da onlarca yazar yapılacak değişikliklerin hemen yürürlüğe gireceğini yazdık ve
‘‘istisna’’ getiren geçici maddeden söz ettik.
Siyasiler de bu yönde açıklamalar yaptılar. Ama
‘‘Barolar Birliği Başkanlığı’’ Anayasa'yı ve bu konuda yazılmış onlarca yazıyı okumamışlar bile.
Ve
‘‘talepte’’ bulunuyorlar.
Yazık!.. Koskoca Barolar Birliği'ne yakışıyor mu?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Fiilen bitmiş adamlar, fiilen bitmiş hükümetleri yaşatmaya çalışmadıkları zaman.