Fatih Altaylı: Çok seviyorsanız, evinize alın

Fatih ALTAYLI

Süleyman Demirel'in bir dönem daha Cumhurbaşkanı olmasıyla ilgili tartışmaları ilgiyle izliyorum.

Boş bir tartışma.

Çünkü mevcut durumda Türkiye'de yaşı ve öğrenim düzeyi tutan herkes cumhurbaşkanı olabilir, iki kişi hariç. O iki kişiden birinin adı Süleyman Demirel, diğerininki ise Kenan Evren.

Eğer Türkiye bir anayasal hukuk devleti ise şu anda cumhurbaşkanının bir dönem daha seçilmesi konusu tartışılamaz bile.

Şu anda sadece Anayasa'da bu konuda değişiklik yapılıp yapılmayacağı tartışılabilir.

Aslında onu bile tartışmak abestir, ayıptır.

Siz hiç Amerika Birleşik Devletleri'nde cumhurbaşkanlarının üç dönem görev yapmalarına olanak sağlamak üzere bir anayasa değişikliği yapılmasının tartışıldığını gördünüz mü, duydunuz mu?

Tartışılmaz.

İnsanlarda yasalara saygı vardır.

İşte Clinton...

Üstelik adam Demirel gibi de değil.

Başarılı. Ülkeye refah, bolluk, şans getirmiş.

Üstüne üstlük genç. Dört dönem daha başkanlık yapsa, Demirel'in bugünkü yaşına ulaşamıyor.

Halk seviyor. Arkasında yüzde 50'yi aşan bir halk desteği var.

Ama gidiyor. Çünkü orada anayasalar oyuncak değil.

Kimsenin kara kaşı, kara gözü için Anayasa değişmiyor.

Ülkenin en önemli yasası, kerameti kendinden menkul birileri için ellenmiyor.

Ama Türkiye'de Süleyman Demirel için Anayasa'da özel bir değişiklik yapılması düşünülüyor.

Bu ülkeye 40 yılda kuş kondurduğu için Demirel'e doyamıyoruz.

Sonra da hukuk devletinden söz ediyoruz.

Böyle hukuk devletinin başında tabii Süleyman Demirel olur.

Ben olacak değilim ya!

Etme bulma dünyası

CUMHURBAŞKANLIĞI'nda gözü olmayan, ancak partisine Demirel'i destekletemediği için mecburen cumhurbaşkanı olmayı düşünen Mesut Yılmaz ‘‘abuk’’ bir öneri yaptı: ‘‘Cumhurbaşkanlığı oylaması açık olsun.’’

Haydaaaa!

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 102. maddesi çok açık bir biçimde ‘‘...Cumhurbaşkanı gizli oyla seçilir...’’ dediği halde, bir siyasetçi, bir eski başbakan ‘‘Açık oyla seçelim’’ diyor.

Böyle bir ülke olabilir mi?

Açık açık Anayasa ihlal edilsin diyor Yılmaz.

Aslında o da bal gibi biliyor ki, Anayasa'ya aykırı olarak cumhurbaşkanı seçilemez.

Ama oynuyor... Bir yandan hoşuma gitmiyor değil.

Yıllarca Demirel'in oynadığı oyunlar, şimdi Demirel'e karşı oynanıyor.

İran yavaş adam olsun!

İRAN'da seçimler yapıldı ve ‘‘reformcular’’ kazandı. Komşumuzun Türkiye'ye devrim ihraç etmekten, Türkiye'den devrim ithal etme noktasına gelmesi hoş.

Dış ticaret dengeleniyor!

Ancak bu ülkenin bu değişim sürecine girmesi Türkiye'nin şu aşamada lehine mi?

Ehlileşen, medenileşen bir İran, başta Kafkas petrolleri olmak üzere, enerjinin taşınmasında Türkiye'ye çok ciddi bir rakip olur.

Türkiye'nin bölgesindeki stratejik önemini paylaşmaya başlar.

Orta Asya'da iş yapmak isteyen Batılı şirketlere olası bir partner haline gelir.

İran'ın ‘‘adam olma’’ sürecinin uzun olması, bence Türkiye'nin lehinedir.

Bağ-Kur rezilliği

BAĞ-KUR'dan emekli maaşı alan bir okurum aramasa, Bağ-Kur'un üç otuz para verdiği emeklilerine son iki aydır neler çektirdiğini belki de bilmeyecektim.

Normalde her ayın 10'u ile 20'si arasında maaş ödeyen Bağ-Kur, son iki aydır parasızlıktan maaş ödeyemez durumda.

Geçen ay ödemesi gereken maaşları ay sonunda güçlükle denkleştirebilen Bağ-Kur, bu ay da henüz maaş ödeyebilmiş değil.

Daha vahimi, Bağ-Kur'un maaşları ne zaman ödeyebileceği de belli değil.

Bağ-Kur maaşlarını ödeyen bankaları aradığınız zaman henüz para gelmediği, ne zaman geleceğinin de belli olmadığı söyleniyor.

Bağ-Kur'dan aldığı komik parayla ay sonunu getirmeye çalışanlar, şimdi değil ay sonunu getirmek, ay sonunda maaşlarına kavuşamamış oluyorlar.

Ülkemizi büyük bir başarıyla yönettiği iddia edilen hükümetimize duyurulur.

MGK mı, MK mı?

ŞERİATÇI taifemize sormak isterim.

Türkiye'de Milli Güvenlik Kurulu'nu antidemokratik buluyordunuz.

Peki İran'da parlamento kararlarının uygulanmaması yolunda karar alma yetkisi olan Mollalar Kurulu'nu demokratik buluyor musunuz?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Siyasetçiler Anayasa'yı ihlal etmeyi teklif edemedikleri zaman.