BDDK, ‘‘hortumculardan tahsilat yapma’’ konusundaki uyarılarımın ardından ‘‘küçük’’ ama ‘‘önemli’’ bir adım attı. Tahsil Etmeme Daire Başkanı gibi çalışan Hasan Tengiz'i bu görevden aldı.Yerinde bir hareket. BDDK'nın bu adımına karşılık ben de BDDK'ya bir süre daha tanımaya karar verdim. Tengiz'in kurumda yaptığı tahribatın giderilmesi, tahsilatların yeniden başlaması için gerektiği kadar bir süre. Çünkü Hasan Tengiz'in bazı operasyonları engellemeye çalışan tavrı tahsilatı kilitlemişti. Bunun yanı sıra, bazı ‘‘peşkeş’’ olayları da ‘‘tahsilat kılıfına’’ sokuluyordu. BDDK'ya geçen bazı mallar, değerinin çok altında fiyatlarla bazı gruplara devrediliyordu. Bütün bunlarla ilgili bilgi ve belgeler elimde. BDDK'nın Hasan Tengiz yönlendirmesiyle yapılan bu hataları düzeltmesi için biraz zaman veriyorum. Kısa süre içinde bir gelişme görmezsem, kaldığım yerden devam edeceğim. Bölgenin ‘abisi’ Türkiye olabilirAMERİKAN dış politikasını yönlendiren ve dünyaya yeni şekil vermeye soyunan Neo Con, yani ‘‘Yeni Muhafazakárlar’’dan dün söz etmeye başladım. ABD'deki çok uluslu petrol ve silah üreticisi şirketlerin desteklediği bazı ‘‘think tank’’lerde oluşmaya başlayan Yeni Muhafazakár konsepti 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan bir hareket değil. Ancak ABD açısından ‘‘kabul edilebilirliği’’ bu tarihten sonra tartışılan bir hareket ve Afganistan ile Irak'taki başarılar sürdükçe de etkinliğini devam ettirecek gibi duruyor.Türkiye ABD ile ilişkilerini Neo Con konsepti iyice kavramadıkça düzeltme olanağına sahip değil. Türkiye, zor da olsa bundan böyle Amerika için ‘‘askeri stratejik ortak’’ olma özelliğini bir kenara bırakmalı. Bunun iki nedeni var. Birincisi, ABD bu konuda artık Türkiye'ye yüzde yüz güvenmiyor. İkincisi, ABD'nin artık buna ihtiyacı yok. Çünkü artık bölgedeki en güçlü ordu Türk ordusu değil, Amerikan ordusu oldu ya da yakında olacak. ABD, müthiş hareketli ordusunu bölgeye istediği gibi getirebileceği için burada silahlı ek güce gerek duymuyor. Fakat ABD'nin bölgeye getiremeyeceği çok önemli bir unsur Türkiye'nin elinde mevcut.‘‘Müslüman demokrasi’’ geleneğine sahip tek bölge ülkesi, hatta tek ülke Türkiye.ABD eğer bölgeye istikrar, barış ve antiterörist bir anlayış getirme isteğinde samimi ise, ki başka bir çaresi yok gibi görünüyor, Türkiye'nin elinde çok önemli bir ‘‘ihraç malı’’ ortaya çıkıyor. ABD'nin yeni konsepti doğrultusunda bölgeye ‘‘rejim ihraç’’ edebilecek tek ülke Türkiye. Yetişmiş insan potansiyeli, devlet geleneği, bölge vasatının çok üzerindeki demokrasisi ile Türkiye, bölgenin ‘‘yeniden şekillendirilmesinde’’ ABD'nin vazgeçemeyeceği tek unsur. ABD, Müslüman Türkiye'nin bölgedeki bu yöndeki etkisinin kendisinden de, İtalya'dan da, Polonya'dan da fazla olacağını biliyor. Türkiye'nin Irak'ın yeniden ‘‘demokratik bir devlet’’ haline gelmesinde aktif rol talep etmesi gerek. Polis teşkilatından sağlık örgütüne, eğitim organizasyonundan üretim kültürüne kadar Türkiye Irak'a çok şey verebilir. Bunu Neo Con'lar da görüyor. Türkiye Irak'ta etkili olacaksa Irak'a TSK'nın tankları ile değil, DSİ'nin iş makineleri ile girmek zorunda. Bunu kabul edersek, işbirliği umduğumuzdan da hızlı gelişir. Her şey satılık mı?AKP iktidarı SİT alanlarını imara açan, sadece bununla yetinmeyip, maden arama sahalarının SİT alanları ve koruma altındaki bölgelere kadar sirayet etmesine izin veren bir yasa çıkarıyor. SİT alanlarında kontrollü ve doğaya uygun yapılaşmaya karşı olanlardan değilim. Adam gibi projelerle bu iş yapılabilir ve doğnanın korunması sağlanabilir. Ama burası Türkiye. Böyle bir izin sonrasında neler olabileceğini hepimiz biliyoruz. Belediyeler, bakanlıklarda adamları olanlar müthiş bir talana başlayacak ve son kalan üç beş güzelliğimiz de rezil olacak. Oysa o alanlar bize emanet. Onları namusumuz gibi korumak ve çocuklarımıza devretmek zorundayız. Fakat AKP kaynak bulma adına buraları satmakta ve yok etmekte kararlı. Bu yasaya oy verecek AKP'li milletvekillerine sormak istiyorum. Para bulmak uğruna her şeylerini satmaya razı olurlar mı?NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Türkiye'ye 15 yıl kaybettiren terörün izlerini silmek için atılması gereken adımları atmaktan korkmadığımız zaman.