Sanat eseri ne zaman suç unsuruna dönüşür

Sanatın sınırı nedir? Hangi durumda bir eser suç unsuru taşır? Sorular eski, zaten tartışma da pek yeni sayılmaz... Ama Fransa’da bir hakimin, İngiltere’de ise bir müze müdürünün verdiği karar sanatın sınırları ve sansür konusunda yeni şeyler söylüyor.

On yıl önce Bordeaux Çağdaş Sanat Müzesi’nde fotoğraf, enstalasyon ve videolardan oluşan bir sergi açılmıştı. Teması çağdaş sanat ve çocuklar arasındaki ilişkiydi ve birkaç fotoğraf en hafifinden “rahatsız edici” sayılırdı. Şikayet üzerine müze, sanatçı ve küratör hakkında soruşturma açıldı ama olay serginin kaldırılmasının ötesine geçmemiş, fazla büyütülmemişti. Fakat sergiden tam 10 yıl sonra bu yaz, başka bir hakim, meslektaşının konuyu küçük bir soruşturmayla kapatma tasarrufundan memnun kalmadı. Sergilenen eserlerin çocukları istismar ettiği, pedofili sınırlarında gezindiği gerekçeleriyle sanatçı ve müze yetkililerini ceza mahkemesine sevk etti.
İkinci olay Tate Modern’de iki ay önce yaşandı. Müze “Pop Life” adlı büyük ve karma bir sergi planlamıştı. Ünlü sanatçı Richard Prince’in 1983’te yaptığı “Spiritual America” adlı eser de bu sergide yer alıyordu.
Ama heyhat!
Eserin duvardaki ömrü pek kısa sürdü çünkü serginin reklamlarına rastlayan İngiliz polisi Tate Modern’e fırtına gibi girdi ve “Kaldırın bu fotoğrafı, çocuk istismarına girer, kamunun ahlakını bozar” dedi. Müze yetkilileri de iş mahkemelere düşmeden kapansın diye polisin istediği sansürü uyguladı. Neydi peki Scotland Yard’ı galeyana getiren, Tate Modern gibi bir müzenin bile endişe kuyularında tırnak yemesine sebep olan “Spiritual America”? Brooke Shields’ın 10 yaşındayken çekilmiş çıplak fotoğrafı.
Bu iki olay sonucunda sanatın sınırlarıyla ilgili şöyle bir konsensüse varıldığı söylenebilir:

Çıplaklık, cinsel organların gösterilmesi her zaman pornografinin kapısını açmaz. Sözkonusu çıplak kadın ya da erkeğin hangi bağlam ve şartlar altında sergilendiği önemli. Aynı fotoğrafı ya da tabloyu Playboy dergisinde yayınlarsanız başka, bir galeri ya da müzenin duvarına asarsanız başka mana ifade eder. Halihazırda Özgür Korkmazgil’in Casa Della Arte galerideki +18 adlı sergisini ele alalım. Pornografi üstüne düşünerek yaptığı tablolardan oluşuyor. Kimilerini rahatsız edecek komposizyonlar var, tahmin edersiniz. Ama bir sanat eseri, çıplaklık ya da cinsellik sırf ayıp geliyor, içimiz kaldırmıyor diye sansürlenemez. Çünkü zaten çoğunlukla eserin amacı rahatsız etmektir!

Sanatta çizgiyi çocuk istismarı noktasından çekeceğiz. İşin içinde herhangi bir biçimde çocuk varsa bu istismardır. Yani bir sanatçı “İyi de ben zaten bu işimle çocuk istismarını anlatıyorum” diyemiyor. Derse hem kendisi hem de o işi sergileyen kendisini ceza mahkemesinde buluyor.
Bana göre bu son derece adil.

SALINGER’A AĞIT

Hayatımı değiştiren münzevi... Öldün sen!
Ortaokulda okuduğum “The Catcher in the Rye” ergenliğimin kutsal kitabı olmuştu.
Kaleminin kuvvetini bir noktadan sonra sadece kendine saklamayı tercih eden bir küskün... Öldün sen!
Yarattığın anti-kahramanlar, yani Holden Caulfield, yani Franny ve Zoey kardeşler depresif arkadaş grubumuzun şeref konuklarıydı.
Gençliğimizi yalnız bırakmadığın için teşekkürler... Sana borcum var. Hoşçakal.
Yazarın Tüm Yazıları