Paylaş
Baksanıza “Kürt”, pardon “demokratik açılım” sürerken şimdi de “Ermenistan açılımı” dolayısıyla toplum tam orta yerinden bıçak gibi ikiye bölündü.
Fakat 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ait bu veciz sözün ne Türk-Kürt bölünmesi ne de Ermenistan-Türkiye ile alakası var.
Bölünme konumuz Sedat Ergin’in sakalları
Demirel, Ergin’in sakallı halini pek beğenmiş.
Ergin ise bu konuda çevresinin ikiye bölündüğünü söylemiş.
E tabii Demirel de yukarıdaki veciz cevabı yapıştırmış.
* * *
Pazar günü 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonu için Sedat Ergin’le birlikte İstanbul’dan Ankara’ya uçtuk.
Yol boyunca anketler eşliğinde Türkiye’de siyaseti bölen güncel konuları konuştuk.
Akşam Gazetesi geçen hafta çok detaylı bir biçimde Adil Gür’ün yaptığı açılım anketini yayınladı. Hürriyet ise SETA’nın Pollmark ile birlikte yaptığı kapsamlı çalışmayı.
Ertesi gün baktım Milliyet çok güzel bir biçimde iki araştırmayı karşılaştırarak analiz etmiş. Belli ki Sedat Ergin o sayfa ile bizzat ilgilenmiş.
Oranlar farklı da olsa iki araştırmanın ortaya koyduğu gerçek şu; toplum açılım konusunda tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda.
Aslında bunda şaşılacak bir şey yok. Böylesine hayati bir konuda hele de içerik tam netleşmemişken farklı fikirlerin olması demokrasinin gereği.
Sorun farklı fikirleri ortak bir payda da buluşturacak mekanizmaların çalışmaması.
* * *
Resepsiyon’da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile epey sohbet ettim.
Her zaman olumlu bir bakış açısına sahip olduğunu bildiğim Kılıç’ı epey tedirgin gördüm. “Eyüp Bey, bırakın demokratik açılımı, birbiriyle konuşamayan bir ülke haline geldik” dedi.
Meğer o gün Başbakan Tayyip Erdoğan ve ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ın törenler sırasında ayaküstü iki dakika konuşması bile büyük olay olmuş.
Ertesi gün gazeteler bu görüşmeye geniş yer verdi.
Haşim Bey haklı olarak “Bu mudur açılım?” diyerek açılımdan önce halledilmesi gereken temel konulara dikkat çekti.
“Uyuyan birtakım duyguların tahrik edilmemesi” uyarısıyla.
* * *
Mesela SETA’nın anketine göre hemen her konuda ikiye bölünme becerisini gösteren halkın %80’den fazlası “ortak payda” olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını görüyor.
Demek ki demokrasi ve vatandaşlık temelli bir açılım fikir ayrılıklarına rağmen bizleri ortak bir noktada buluşturabilir.
O halde neden ilk günden itibaren çerçeveyi bu şekilde çizip ortak alanı genişletmek yerine olmayacak noktalardan başlayıp dar alanda kısa paslaşmalarla nefes tükettik?
Hem de Demirel’in veciz ifadesiyle “Türk halkının her konuda ikiye bölündüğünü” bile bile.
* * *
Ankara kulislerinden edindiğim izlenim açılımın bu hale gelmesinden en çok Başbakan Tayyip Erdoğan mustarip. “İster Kürt açılımı, ister” şeklinde kurduğu cümleden bile pişman. Bu yüzden Ulusa Sesleniş konuşmasında hem bir çeşit özeleştiri vardı hem de demokrasi temelli yeni bir üslup arayışı.
Yani Demirel’in Ergin’e “Sen bildiğini yap” tavsiyesi Başbakan için geçerli değil.
E ne de olsa bir tarafta bölünmeye sebep olan konu “sakal” diğer tarafta “ülke”.
Siz hiç yüzünün bir tarafı sakallı, diğer tarafı tıraşlı ülke gördünüz mü?
Keseceksek de sakalı, bırakacaksak da birlikte yapacağız.
Paylaş