Paylaş
Diğeri İsrail’in en etkili sağcı gazetesi Maariv Shabbat’a...
Biri Amerika üzerinden İslam dünyasına sesleniyor...
Diğeri İsrail üzerinden Yahudi dünyasına...
Böyle zamanlarda “aklın ve sağduyunun sesi” olmak zordur, her ikisi de sessizliklerini bozup zor olanı seçmiş...
* * *
Sarah Leibowitz’in yazdığı haberin başlığı ‘Dosttan Düşmana’.
Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı eşliğinde verilen haber İshak Alaton’la yapılan uzun bir söyleşi ile başlıyor...
“Türk Musevi Cemaati bu hafta sessizliği seçti.
İşadamı İshak Alaton konuşmayı kabul eden ender isimlerden ama o da İsrail’in gemiye yaptığı operasyona destek vermeyi reddediyor...
‘Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden iyileşmesi yıllar alacak’ diyor...”
* * *
Muhabiri şaşırtan asıl tepkiyi Alaton şu soruyla veriyor...
“Yahudi aklına ne oldu, şu meşhur Yahudi zekâsı nerede?
İsrailli politikacılar Yahudi gibi davranmıyorlar. Sürekli bütün dünya bize karşı diyorlar. Oysa artık gerçekle yüzleşme ve nerede yanlış yaptığınızı sorgulama zamanı...”
Leibowitz soruyor...
“Nasıl oldu da Türkiye gibi İsrail’i ilk tanıyan ve yıllardır müttefiki olan Müslüman bir ülke şu anda en büyük düşman oldu?”
Alaton gayet net cevap veriyor...
“Aşınma Türkiye’de insanların ‘İsrail niçin Filistinlilerle barış yapmayı arzulamıyor’ sorgulaması ile başladı. Fakat daha önemlisi Türkiye’de hiç kimse Lieberman gibi ‘Gazze’ye nükleer bomba atalım’ diyen bir dışişleri bakanının varlığını anlamıyor. Dolayısıyla problem Türkler değil, İsrailli politikacılar ve onların akıldışı çözüm politikaları...”
* * *
Şimdi gelelim Joe Lauria’nın Fethullah Gülen söyleşisine.
Haberin başlığı “Münzevi Türk İmam Gazze gemisini eleştirdi.”
Belli ki Gülen yaşananlardan çok etkilenmiş; “Gördüğüm şeyler hiç güzel değildi.”
İnsanların bu şekilde ölmesinden ve iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesinden rahatsız olmuş.
Bu yüzden de “yangına körükle gitmek” yerine bu zor zamanda bile “sağduyulu” bir biçimde özeleştiri yapmayı tercih etmiş.
Kimileri çatışma ve şahadet naraları atarken o “Keşke Gazze’ye yardım götürmeden önce organizatörler İsrail’le uzlaşma yolunu seçselerdi” demiş.
İğneyi İsrail’e, çuvaldızı “politik amaçları olup olmadığını söylemek kolay değil” dediği organizatörlere yani İHH’ye batırmış...
* * *
Daha da önemlisi yardımın gerçek amacını sorgulamış...
Meğer geçmişte bazı yardım kuruluşları Gülen’e fikir sorduğunda o bu yardımların...
Bir, sessiz sedasız...
İki, İsrail hükümeti ile uzlaşarak gönderilmesini tavsiye etmiş...
Nitekim ne Türkiye ne de dünya ayağa kalkmadan yardımlar Gazzelilere ulaşmış...
Tabii burada temel ayrım yardımın maksadı...
İHH başından itibaren yardım ulaştırmayı değil Gazze ablukasını yarmayı amaçladı.
İşte Gülen “faydalı sonuçlar doğurmadığını” düşündüğü bu yaklaşımı eleştirmiş.
* * *
Eminim herkesin birbirine gaz verdiği bir ortamda bu sözlerinden dolayı birçok insan Fethullah Gülen’e ateş püskürecek...
Tıpkı İsrailli fanatiklerin “problem Türkler değil İsrailli politikacılar” dediği için İshak Alaton’a ateş püsküreceği gibi...
Böyle zamanlarda karşı tarafı eleştirmek en kolayı...
Zor olan kendi hatalarını görebilmek...
Biri Müslüman diğeri Yahudi...
Karşı tarafı taşlamanın şehvetine kapılmak yerine kendi camialarından gelebilecek taşları yeğlemişler.
Çünkü ikisi de “akıl, vicdan ve sağduyu” sahibi...
Paylaş