PaylaÅŸ
Peki ama gerçekte Amerika’da ne oldu?
Okyanusun öte yanında ‘bize etkisi ne olacak?’ diye tartışıp durduğumuz emlak krizi Amerikalıları nasıl vurdu?
Üç gündür New York-Washington-Boston hattında bu soruların cevabını arıyorum.
Katıldığım yuvarlak masa toplantılarında ekonomistler uzun uzun Bush hükümetinin güvensiz politikalarından türev piyasalarda şişen balona kadar bir çok teorik açıklama yapıyorlar.
Fakat inanın hiç biri beni Arizonalı akademisyen dostumun anlattıkları kadar etkilemedi. Aslına bakarsanız subprime mortgage krizi ile başlayan ekonomik çalkantının en kestirme özeti dostumun başına gelenler.
‘Çok karmaşık hale getirmeye gerek yok, hesap ortada’ diyerek başladı.
Meğer dostum 2 yıl önce emlakçısının ısrarıyla değişken faizli mortgage kredisi kullanarak 400 bin dolara bir ev almış. Çalkantılı dönemde artan faiz oranlarına rağmen aylık ödemelerini düzenli bir biçimde yapmış. Bundan sonra da yapmaya devam edecek.
Fakat sürekli artan faiz oranları ve konut piyasasında yaşanan durgunluk çift taraflı darbe yemesine sebep olmuş.
‘Hesap ortada’ deyişi bundan.
400 bin dolara aldığı ev bugün 300 bin dolara zor alıcı buluyor.
Yani evin değeri üzerinden %25’lik bir kaybı var.
Bir de buna artan faiz oranları yüzünden şimdiye kadar ödediği 40 küsür bin doların buharlaşmasını ekleyin, kaybı %35’lere çıkıyor.
Bundan sonrasına ilişkin belirsizlik ve ödeme güçlüğü ise cabası.
Satsa piyasalar kötü satamıyor. Atsa atamıyor.
Ödeme yapmaya devam etse daha ne kadar direnebilecek bilemiyor.
Yemeğe yeni başladığı için ‘check please’ diyerek hesabı da isteyemiyor.
İşin vahimi bu örnek düzenli geri ödeme yapma şansı sıfıra yakın olan Amerikan konut piyasasının en sorunlu alanı subprime mortgage piyasasında yaşanmıyor.
Onların durumu hepten vahim. Ne hesap var ne de hesabı bilen.Â
Fakat daha vahim olanı prime mortgage kredisi kullanan akademisyen arkadaşım gibi görece güvenli tüketicilerin bile ciddi risk taşımaları.
Prime mortgage kredisi kullananlarda ödeme sorunu yaşayanlar %6’lardan %10’lara çıkmış. İşte kredi piyasalarını esas endişelendiren Amerikalı arkadaşım gibi ödeme gücüne güvenip evden arabaya bir çok şeyi değişken faizle alanlar ve onların yaşadığı sorunlar.
Kiminle konuşsam aynı şeyi söylüyor; ‘hesap ortada!’
Fakat kimse cesaret edip hesabı isteyemiyor.
Amerikan ekonomisinin dinamosu olarak kabul edilen konut sektöründe yaşanan kriz kaçınılmaz bir biçimde herkesi etkilemiş.
Ev fiyatları yeri ve konumuna göre değişse de %15-25 arası değer kaybetmiş.
Büyük şehirlerde çok hissedilmiyor ama şehir dışına doğru yolculuk ettikçe ‘ON SALE’ ilanları dramatik bir biçimde artıyor.
Otomobil galerileri satılamamış sıfır ve ikinci el arabalarla dolu.
Dev otomobil endüstrisi de perakendeciler de 2008 ve 2009’dan ciddi kaygılı.
Bankalar bırakın bol kepçeden kredi açmayı, neredeyse kredi vermemek için yarışıyor.
Az sorunlu kredileri baskı yaparak geri almaya çalışırken onları da çok sorunlu kategorisine sokmaları cabası.
Sanayii de yaşanan sıkıntılar bir yana Amerikan ekonomisinin %80’ini oluşturan hizmet sektörü ciddi alarm sinyalleri veriyor.
Tarım dışı işsizlik oranı arttıkça Amerikan rüyası özellikle gençler için Amerikan kabusuna dönüşüyor.
Bu yüzden olsa gerek Amerikan siyasetinde gençler hiç olmadık bir oranda bu seçimlerde rol oynuyor. Sistemin adamı olarak görülen Cumhuriyetçi McCain ve Demokrat Hillary’e karşı gençler radikal değişimin sembolü olarak gördükleri Barak Obama’yı destekliyor.
Sadece gençler mi?
Lokantalarda müşteri azlığından şikayet eden garsonlar da Obama diyor Amerika gibi bahşişin standartlaştığı bir ülkede bahşişsiz müşterilerden.yakınan taksi şöförleri de.
Anlayacağını Amerika’da bütün umutlar Obama’ya bağlanmış durumda.
Amerikayı Irak bataklığıdan da o kurtaracak, dünya paraları karşısında yerler de sürünen doları da.
Tabii tüm bunları yapabilmesi için birilerinin Obama’yı kafa kafaya giden parti içi seçimlerde Hillary’nin giderek keskinleşen pençelerinden kurtarması gerekiyor.
Hesap ortada; ‘Obama gelecek dertler bitecek.’
İyi de bu arada hesabı kim ödeyecek?
Amerikan ekonomisine güvenip değişken faizle kredi alan arkadaşım, bahşiş alamamaktan şikayet eden taksi şöförü, iş kaygısı yaşayan üniversiteli genç, müşterilerine kredi açmaktan ödü kopan banka...
Ha bizi mi nasıl etkileyecek?
Aman siz de, nasıl etkilerse etkilesin, nasılsa üstü türbanla örtülecek.
Hesap lütfen!
PaylaÅŸ