Dost-düşman!

TÜRKİYE ile Amerika’nın arası açılıyor mu?

Sokağın diliyle soralım...

Haberin Devamı

“Eski dostlar düşman mı oluyor?”
BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yaptırım kararına Türkiye’nin Brezilya ile birlikte “hayır” demesi “eksen kayması” tartışmalarını yeniden alevlendirdi...
Milliyet’in dünkü manşeti pek manidardı:
“Türkiye’nin yeni hedefi Ortadoğu Birliği.”
* * *
İlk bakışta bu fotoğraf doğru gibi gözüküyor...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AB’ye “Onları test ediyoruz farkında değiller” diye sert çıktığı gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 22 ülke temsilcisinin katıldığı Türk-Arap İşbirliği forumunda “Bugün İstanbul’da tarihin akışı doğallaşmaktadır...” dedi.
Arkasında Erdoğan’ın liderliğinde Sinop’tan Sudan’a geniş bir coğrafyayı “tek bir havzaya dönüştürme hedefi” güttüklerini açıkladı.
Hedef ne?
“Bu kuşağı tam bir güvenlik ve ekonomik entegrasyon kuşağına dönüştürmek...”
* * *
Davutoğlu’nun “bölgesel düzen kurucu ülke”
stratejisi yeni değil...
Biliyorum kimileri bu yaklaşımı “Yeni Osmanlıcılığın hortlaması” olarak görüyor...
“Ortadoğu Birliği’ne Avrupa Birliği’nden daha çok önem vermekle” suçlanıyor...
Ben bu kanaatte değilim...
Çünkü karşımızda ne tipik bir İslamcı ne de romantik bir Osmanlıcı var...
Bu konuda geçen ay üç makale yazdığım için tekrar etmeyeceğim...
Fakat madem Türkiye-ABD bağlamında konu yeniden tartışılıyor, bugün dikkatinizi Foreign Policy’de Steven Cook’un yazdığı makaleye çekmek istiyorum.
Bence Batı basınında çıkmış en sağlam analiz...
Okuyun “dost-düşman nasıl olunur”
siz karar verin...

Haberin Devamı

ABD ve Türkiye: Dost mu, düşman mı?

Charles Kupchan, “Düşmanlar nasıl dost olur?” isimli bir kitap yayımladı.
Dostum Charlie belki yeni kitabında “Dostlar nasıl hem dost hem de düşman olur?” sorusuna yanıt aramak ister.
Bu durumda ABD ve Türkiye’nin ilişkilerini bir numaralı örnek olarak kullanabilir.
Kabul etmesi güç ama 60 yıllık stratejik ortaklığın ardından Türkiye ve ABD, özellikle Ortadoğu’da, stratejik rakiplere dönüşüyor.
Bu durum Türkiye’nin dış ve iç politikasındaki önemli kaymaların ve uluslararası sistemdeki değişikliklerin mantıklı bir sonucu.
UYAN WASHİNGTON  UYAN
Bu gerçeklik, pazartesi günü İsrail’in Gazze’ye giden gemilere yaptığı baskının ardından Türkiye’nin gösterdiği tepkiyle daha net ortaya çıktı. Pazartesi günü yaşananlar, ABD’nin dış politika kadroları için bir uyandırma çağrısı olmalı.
Obama göreve ilk geldiğinde Türkiye’yle “model ortaklık” kurma hedeflerini açıkça dile getirmişti. Bu açıklamaların üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçtikten sonra, Washington model ortaklık çabalarıyla Ankara’nın ABD’yi aştığı gerçeği arasında sıkışıp kalmış durumda.
Türkiye sekiz kısa yıl içinde kenarda durup izleyen bir ülkeden, etkili bir oyuncuya dönüştü.
TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK
Kağıt üzerinde Washington ve Ankara’nın hedefleri aynı...
A ma detaylara inildiğinde Ankara ve Washington farklı kutuplarda yer alıyor.
Tarihte ilk defa Türkiye İsrail ’le Filistin arasında tarafını belli edip, Tel Aviv’den Gazze üzerindeki ablukayı kaldırmasını istedi.
Dahası Başbakan Erdoğan’ın AK Partisi’yle Hamas arasında da sıcak bir diyalog söz konusu. Afganistan konusunda bile Türkiye’nin işbirliği şüpheli.
Ankara güney komşusu Suriye’yle de çok yakın ilişkiler içine girdi.
Ancak iki ülke arasındaki en büyük bölünme İran konusunda.
KAYNAK KURAN MI DEĞİŞİM Mİ?
Türkiye’nin dış politikadaki değişimini İslamlaşmayla açıklamak kolay.
Erdoğan’ın özellikle İsrail konuşmalarının ideolojik bir yanı olduğu doğru ancak
Türk dış politikasının mimarı Ahmet Davutoğlu bu yeni uluslararası aktivizmin asıl kaynağı.
Eğitimli, sakin mizaçlı ve çok zeki bir insan olan Davutoğlu bir İslamcı değil.
Türkiye’nin değişen dünyada oynayabileceği rolü doğru algılayan Davutoğlu’nun düşüncelerini Kuran değil Türkiye’nin güneyi, doğusu ve batısındaki değişimler belirliyor.
DÜŞMAN DEĞİL RAKİP
Obama yönetimi henüz yapısal değişikliklerin ABD-Türkiye ilişkilerinde yarattığı değişiklikle nasıl başa çıkabileceğini çözemedi.
Türkiye ve ABD Ortadoğu’da düşman değiller ama hızla iki rakip haline geliyorlar.
ABD bölgedeki gücünü korumak isterken, Türkiye oyunun kurallarını kendi çıkarlarına göre yeniden belirlemek istiyor.
İki ülkenin “dost-düşman” olduğunu söylemek mümkün değil ancak “model ortaklık” da aşırı bir terim. Bu gerçekliği fark etmenin zamanı geldi.

Yazarın Tüm Yazıları