PaylaÅŸ
Hiç beklemediğim bir biçimde ‘Cumhuriyetçi Parti’nin adayı McCain’ dedi.
Gerekçesini ise şöyle açıkladı.
‘Normal ÅŸartlarda Demokratların kazanmasını tercih ederdik. Fakat hem Obama’nın dış politika deneyimsizliÄŸi ve Türkiye hakkında pek bilgi sahibi olmaması hem de yardımcısı Biden’ın geleneksel Türkiye karşıtı lobilerle içli dışlı olması bizi Türkiye’yi yakından tanıyan McCain’e yaklaÅŸtırıyor.’Â
Doğrusu şaşırdım.
Her ne kadar McCain klasik bir cumhuriyetçi olmasa da dünyaya özellikle de bölgemize güvenlik penceresinden bakan Amerika’nın askeri gücünü önceleyen bir siyasetçi. ‘Soft Power (yumuşak güç)’ kitabının yazarı Josep Nye’ın kavramsallaştırmasıyla silahlı güce tapan bir şahin yani ‘hard power’cı.
Bush’un Irak’ta işleri berbat ettiğini kabul etmekle birlikte ne Afganistan ne de Irak’tan çıkmaya niyetli.
Dahası Rusya konusunda Bush’dan daha şahin.
Gürcistan’da yaşanan çatışmanın en sıcak günlerinde hiçbir resmi sıfatı olmayan karısını Sakaşvili’yi ziyarete gönderecek kadar fütursuz.
Tüm bu faktörleri dikkate aldığımda AKP Hükümeti’nin alabildiğine konvansiyonel gerekçelerle Obama yerine McCain’i tercih etmesine şaşırdım.
Doğrusu Dışişleri Bakanlığı’nda son dönemde benzer bir eğilimin ağırlık kazandığını duyuyordum fakat ben yine de ‘Başbakan Erdoğan ve kurmaylarının gönlünden Obama geçer’ diye düşünüyordum.
Anlaşılan AKP kurmaylarının son günlerde Amerika’da yaptıkları temaslar tersi sonuç vermiş.
Üst düzey yetkili ‘Her defasında yeni gelenlere Türkiye’nin önem ve rolünü en baştan anlatmak yoruyor insanı. McCain defalarca Türkiye’ye geldi. Oturup konuştuğumuzda uzun uzun girizgah yapmıyoruz. İlişkimizin çok daha ileri nasıl gideceğini konuşuyoruz. Ve karşımızda ilerisine kafa yormuş bir siyasetçi buluyoruz. Oysa Obama tüm sempatikliğine rağmen Türkiye ve bölgeyi bilmiyor. Anlatmak istiyorsunuz devreye Türkiye’ye karşı alabildiğine önyargılı ve kibirli davranan Biden giriyor. Eğer Obama kazanırsa Türkiye’nin işi zor.’ dedi.
 Açıkçası bu yaklaşım bana fazlasıyla kolaycı geldi.
Biden’ın Ermeni soykırımı yasa tasarısında oynadığı rol ve Rum lobisine yakınlığı Türkiye’de fazla abartılıyor. Sonuçta Obama iktidara gelirse dış politikadan ekonomiye çok yönlü danışmanlarla geniş bir kadro kuracak. Şimdiden ekibine Henry Barkey gibi Türkiye’yi çok yakından tanıyan isimleri katmış durumda.
Dolayısıyla Biden’ın senatör sıfatıyla yürüttüğü politikalara bakıp Obama’nın zaferini Türk dış politikasının aleyhine değerlendirmek çok yanıltıcı olur.
Bush yönetiminin sekiz yıllık kaba kuvvete dayalı ‘hard power’ politikaları herkesten çok Amerika’ya zarar verdi. Amerika’nın dış politikası da ekonomisi de büyük bir türbülansın içinde.
Sadece Amerika değil dünya siyaseti ve ekonomisine yeniden güven kazandırmak için bütün gücünü ‘soft power’dan alan Obama büyük fırsat.
Zamanında baba Bush’u devirerek iktidara gelen Clinton için de deneyimsizliği ve Türkiye karşıtı lobilere yakınlığından dolayı Türkiye’de bir sürü tezvirat yapılmıştı.
Sonuçta ne oldu?
Clinton döneminde hem Amerika ‘yumuşak güçle’ neler yapabileceğini gösterdi dünyaya hem de Türkiye-Amerika ilişkileri tarihinin en güzel günlerini yaşadı.
Clinton’un Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı o etkileyici konuşmayı hatırlamayanınız yoktur. Önceki akşam TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’la uzun bir sohbet yaptık. Arzuhan Hanım ‘Bizim evde Amerika seçimleri arkası yarın heyecanıyla izleniyor’ dedikten sonra Clinton’a o konuşmayı hazırlayan ekibin şimdi Obama’nın yanında olduğunu aktardı.
Genel kanı şudur: ‘Amerika’da iktidara kim gelirse gelsin dış politika pek fazla etkilenmez.’
Yalçındağ bu kanıya rağmen kişisel olarak kendi gönlünden geçen adayın Obama olduğunu söyledi. Küresel sistemde yaşanan sıkıntıların Obama ile taze bir başlangıç yapılarak aşılabileceğine inanıyor.
Açıkçası ben de aynı fikirdeyim.
Obama Amerika’da sadece siyasetin geleceÄŸini deÄŸil yapılış biçimini de ÅŸimdiden sarsmışa benziyor. Obama ile birlikte siyaset geri dönülemez bir biçimde her anlamda sahne ÅŸovuna döndü. Hollywood’dan devÅŸirme Regan’da benzer bir deneme yapmış fakat Obama’dan farklı olarak o siyasette de kamera karşısındaymış gibi oynamaya kalkışmıştı. Â
Türkiye miyop bir refleksle Ermeni ve Rum lobisine takılıp kalacağına Obamania’nın yerel ve küresel siyasette yol açtığı ve açacağı dalgalara odaklansa çok daha akıllıca davranmış olur.
Bir çoğumuza komik gelebilir ama Kenya’da yapılan bir ankette halkın büyük bir çoğunluğu seçildiği takdirde Obama’nın sadece Amerika değil Kenya’nın da başkanı olacağına inanıyor.
İşin ilginci Kenya’da iyice nahifleşen Obama inancı farklı şekillerde tüm dünyayı sarmışa benziyor.
Türkiye’nin kuşkuyla yaklaştığı Biden, McCain’e inat İran’la masaya oturmayı savunuyor. Rusya’nın NATO üzerinden tecrit edilmesine karşı çıkıyor.
O halde Türk Dışişleri ya da AKP neden içten içe McCain’i seçilmesi için dua ediyor?
Dedim ya kolaycılık!
Amerika’da başkanlık seçimleri hiç olmadığı kadar tüm dünyayı ilgilendiriyor.
PaylaÅŸ