Paylaş
Her şey geçen hafta sonu Ülker Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker’in telefon davetiyle başladı.
Zuhal, Milli Takımlar Ana Sponsoru Ülker adına bir grup gazeteciyle birlikte beni Oslo’da Norveç-Türkiye milli maçına çağırıyordu.
Kendi sahamızda Yunanistan’a yenilmiş olmamıza ve o maç beni Ali Samiyen’de tarifsiz kederler içinde bırakmış olmasına rağmen tereddütsüz ‘evet’ dedim.
Fakat bir şartla. Hatta iki şartla.
Türkiye’nin Avrupa Şampiyonlar Kupası’nda kader maçı niteliğindeki Norveç karşılaşmasına Referans’tan Cengiz Çandar’ı, Star’dan ise Mehmet Altan’ı davet etmesini önerdim.
Hatta ikisini birden davet etmesi zor olacaksa benim yerime Çandar’ı götürmesini söyledim.
‘Olur mu mutlaka hepiniz gelin’ dedi.
Neden Cengiz Çandar ve Mehmet Altan’ı şart koştuğumu sorunca, ‘Geçenlerde Çandar, Ozdemir İnce’nin mahalle takımına karşılık 2. Cumhuriyetçilerden oluşan bir takım kurmuştu. Bu espri Türk basınını ikiye böldü ve epey tartışıldı. Eminim 2. Cumhuriyet takımının iki as oyuncusuyla Türk Milli Takımı’nın kader maçını seyretmek, Oslo’da onlarsız maç seyretmekten daha heyecanlı olur’ dedim.
Bunun üzerine Zuhal de ‘Tamam ben senin şartını kabul ediyorum ama buna karşılık sende bir milli maç yazısı yazarsın’ dedi.
Böylece ben gazetecilik yaşamımda ilk defa sipariş bir yazıya ‘hayhay memnuniyetle’ demiş oldum. 2. Cumhuriyetçilerin milli takıma Oslo’da verdiği desteği yazmam farz oldu.
Madem itirafımı yaptım şimdi gelelim söz verdiğim üzere Çandar ve Altan’ın Oslo’da Milli Takım’ı destekleme serüvenine.
Bir kere daha Oslo’ya giderken hepimizin yüreği pır pır!
Kimse kondurmak istemiyor ama ‘ulan ya yenilirsek’ korkusunu Norveç soğuğundan daha fazla iliklerimize kadar hissediyoruz.
Gerçi Cengiz Çandar, Mehmet Yılmaz, Sedat Ergin ve Ali Atıf Bir, ‘kesin kazanırız yeter ki Fatih Terim kadroyu düzgün kursun’ modunda ama ne Servet Yıldırım, ne Tayfun Devecioğlu, ne Viki Habif, ne Ümit Sezgin, ne Alican Değer, ne Alaatin Metin, ne de ben kâbus senaryosunu içimizden atabiliyoruz.
Öyle ki Metin Yurdagül’ün ‘skor 2-1 Türkiye’nin galibiyetiyle sonuçlanacak’ tahmini bile içimizi tam rahatlatmıyor.
Ne de olsa sırf Milli Takım’a destek için Norveç’e geldik burada tarifsiz kederler içinde iki gün geçirmek istemiyoruz.
İşin kötüsü Norveç polisinin sıkı güvenlik tedbirleri yüzünden hem maçı kale arkasından izlemek zorunda kalıyoruz hem de sahaya ancak maç başlarken girebiliyoruz. Soğuk ayaklarımızdan başlayarak her tarafımızı içten içe titretiyor. Daha takıma destek verecek enerjiyi yeni toplamamışken birden ilk golü kalemizde buluyoruz.
İşte o an hepimiz yıkılıyoruz.
Çandar’ın eli havada nasıl öfkeli ve yıkık: ‘Allah kahhhhretttsiinnnnnnn…’
Altan’ın yüzü buruş buruş. Minik bir not.
Çandar fanatiklik derecesinde Fenerbahçelidir. Zaten Norveç’i yeneriz umudunun en sağlam argümanı milli takımda oynayan Fenerli sayısının artmış olması. Siyasi analizlerindeki teknik kapasite ve duygu karışımı söz konusu spor olunca iki kat şiddetleniyor. Dolayısıyla Çandar’ın hepimize tercüman olan tepkisi hiç şaşırtıcı değil.
Ama sözkonusu 2. Cumhuriyet’in fikir babası Mehmet Altan ise durum değişiyor. Çünkü Altan futbolla uzaktan ilgili bir Galatasaraylı.
Fakat Norveç maçında yerinde duramıyor. Gol yediğimizde en büyük yıkıntıyı o yaşıyor. İki golle öne geçtiğimizde ise heyecanla yanındakilere sarılıyor.
Norveç maçında tüm Türkiye gibi statta bir avuç seyirci, Kürt-Türk, 1. Cumhuriyetçi-2. Cumhuriyetçi ayrımına kapılmaksızın kenetleniyor.
Hüzün de sevinçte ortak bir milli duygu olarak sahaya yansıyor.
Maç bitiminde bizler sevinçten çocuklar gibi zıp zıp zıplıyoruz. Milli takımı desteklemek için Türkiye’den gelen bizlerin yanı sıra Avrupa’dan epey bir gurbetçi seyirci var. Bakıyorum maç sonunda ellerindeki kırmızı beyaz bayraklarla Cengiz Çandar ve Mehmet Altan’ın boynuna sarılanlar resmen sıra oluşturmuş.
Bunca yıldır ikisini de tanırım. Ne onları bu derece mutlu ve heyecanlı gördüm ne de onlarla fotoğraf çektirmek için sıraya giren taraftarı böyle coşkulu.
Bir ara Çandar öylesine heyecanlandı ki kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen Türk bayraklı bir taraftara önce sarıldı sonra elindeki bayrağı kaptığı gibi dakikalarca havalandırdı.
O anı görmeniz gerekiyor. Çandar bir ucundan Altan öbür ucundan hem statta hem de dışarıda üstümüz ay yıldızlı bayrakla kaplanıyor…
Kişi başına milli geliri 65 bin Euro’yu bulan Norveç’te inanın yendiğimiz dünyanın en zengin ülkesinin takımı değil, numarası ne olursa olsun hayalini kurduğumuz Cumhuriyet’in önündeki en büyük engeldi.
Epeydir örselenmiş aidiyet duygumuz.
Kazandık.
Paylaş