17 yıldır haute couture tasarımlarıyla tanınan Cengiz Abazoğlu’nun hedefi New York Moda Haftası.
Önümüzdeki hafta 2008 yaz koleksiyonu "Ayna"yı Esma Sultan’da görkemli bir defileyle tanıtacak olan ünlü modacı "Bugüne kadar kimsenin kapısına gidip yalvarmadığım, bir gece yemeğe götürmediğim ya da ’Bana eşini gönder ona elbise yapayım’ demediğim için destek görmedim" diyor.
Haute couture’da neden yeni isimler yok? Siz hálá "en genç" isimsiniz...
Tasarımcılar daha geniş kitlelere ulaşmak adına, daha çok hazır giyim bölümünü tercih ediyorlar.
Haute couture insanlarla yakın bir iletişim kurmayı gerektiriyor. Yani, sadece yeteneğin yetmediği bir durum...
Doğru. Bunu söylediğim zaman, "Adam megolaman, kendini beğeniyor" demelerinden korkarım. Haute couture, kumaş bilgisi, teknik bilgi dışında, insan psikolojisi ve vücut dilinden anlamayı gerektiriyor. Herkes bize büyük beklentiyle geliyor. Elbisenizi giyen kişi, kesinlikle gecenin yıldızı olmalı, çok kompliman almalı.
Magazinin içinde olmanın başarıya katkısı var mı?
Moda yapıp modanın içinde olup geri planda kalmanız zaten mümkün değil.
Başardıkça çevrem daralıyor
İstemeden de olsa kendinizi polemiklerin içinde bulabiliyorsunuz. Hiç yaşamak istemediğiniz anlar var mı? Çok fazla geçmişimi sorgulayarak yaşayan bir tip değilim. Konuştuklarıma çok dikkat ederim. Yaşadığım ülkede şunu görüyorum; başardıkça etrafınız daha da daralıyor, geriye kuru bir kalabalık kalıyor. Biz de insanlara karşı doğal bir kalkan oluşturuyoruz. Görüştüğüm arkadaşlarımın sayısı sekiz-on kişiyi geçmez. Basına yansıyan tartışmalar tamamen işimle ilgili. Saygıda kusur etmem ben sonuçta. Elbise yapıyorum; hepsi bu.
Haute couture’da son noktanız ne olacak?
Hayallerim tabii ki İstanbul’u bu alanda tanıtacak kadar başarılı olabilmek. Ama bununla ilgili bir destek olması lazım.
Dünyaya açılma konusunda "destek gerekli" derken beklentileriniz nedir?
Kısa ve net olarak açıklamam gerekirse bugüne kadar belki de kimsenin kapısına gidip yalvarmadığım, bir gece yemeğe götürmediğim ya da "Bana eşini gönder ona elbise yapayım" demediğim için destek görmedim. En büyük aşkım mesleğim ve kendi ülkemi de yurtdışında daha sanatsal bir boyutta temsil etmek. İki senedir hazır giyim de var hayatımda. Çok da güzel yol aldı. Ülkem beni desteklemiyor ama Paris’ten Eylül ayındaki fuar için davet aldım. Başarılı olan insanın önünü kesemezsiniz.
Bu konuda bir kırgınlığınız var mı?
Daha önce de söyledim. Gidenlerin bu zamana kadar ne yaptıklarını göstersinler. Bir modacı koleksiyonunu üç kere sunup sükse yapamıyor, butik açmıyor ve fazla sipariş alamıyorsa ben ona mesleği bırakmasını tavsiye ederim. Türkiye’nin bu konuda kendi kalesine gol attığını düşünüyorum. Çünkü moda haftalarına giden iyiler, zaten kendilerini Türk diye göstermiyorlar. Bazılarının deforme edilmiş bir Türk ismi altında "Made in Italy" etiketleri var. Türkiye’den destek al, ama İtalyan hükümetine bir modacı daha yarat! Kötü olanlarınsa adı zaten internette "en görülmemesi gereken üç-dört koleksiyondan biri" olarak anılıyor. Ben, "Kimse gitmesin" demiyorum, ama bu şans başkalarına da tanınsın. Hazır giyimde iki senede yaptığım satış grafiğinden nerelere ulaşabileceğimi gösteriyorum. Hiçbir reklam kampanyam, dergi ilanım yok. Ürünlerimi, tasarımı, kalitesi sattırıyor.
Bundan sonraki adımlar ne olacak?
Hazır giyim daha bebek, çok yapılacak iş var. Kafama taktığım New York Moda Haftası içinse görüşmelerimiz sürüyor. Defile kasetlerimi görüp; "Bu adam neden orada duruyor?" demişler. Doğru zamanı bekliyoruz.
Haute couture’da neden yeni isimler yok? Siz hálá "en genç" isimsiniz...
Tasarımcılar daha geniş kitlelere ulaşmak adına, daha çok hazır giyim bölümünü tercih ediyorlar.
Haute couture insanlarla yakın bir iletişim kurmayı gerektiriyor. Yani, sadece yeteneğin yetmediği bir durum...
Doğru. Bunu söylediğim zaman, "Adam megolaman, kendini beğeniyor" demelerinden korkarım. Haute couture, kumaş bilgisi, teknik bilgi dışında, insan psikolojisi ve vücut dilinden anlamayı gerektiriyor. Herkes bize büyük beklentiyle geliyor. Elbisenizi giyen kişi, kesinlikle gecenin yıldızı olmalı, çok kompliman almalı.
Magazinin içinde olmanın başarıya katkısı var mı?
Moda yapıp modanın içinde olup geri planda kalmanız zaten mümkün değil.
Başardıkça çevrem daralıyor
İstemeden de olsa kendinizi polemiklerin içinde bulabiliyorsunuz. Hiç yaşamak istemediğiniz anlar var mı? Çok fazla geçmişimi sorgulayarak yaşayan bir tip değilim. Konuştuklarıma çok dikkat ederim. Yaşadığım ülkede şunu görüyorum; başardıkça etrafınız daha da daralıyor, geriye kuru bir kalabalık kalıyor. Biz de insanlara karşı doğal bir kalkan oluşturuyoruz. Görüştüğüm arkadaşlarımın sayısı sekiz-on kişiyi geçmez. Basına yansıyan tartışmalar tamamen işimle ilgili. Saygıda kusur etmem ben sonuçta. Elbise yapıyorum; hepsi bu.
Haute couture’da son noktanız ne olacak?
Hayallerim tabii ki İstanbul’u bu alanda tanıtacak kadar başarılı olabilmek. Ama bununla ilgili bir destek olması lazım.
Dünyaya açılma konusunda "destek gerekli" derken beklentileriniz nedir?
Kısa ve net olarak açıklamam gerekirse bugüne kadar belki de kimsenin kapısına gidip yalvarmadığım, bir gece yemeğe götürmediğim ya da "Bana eşini gönder ona elbise yapayım" demediğim için destek görmedim. En büyük aşkım mesleğim ve kendi ülkemi de yurtdışında daha sanatsal bir boyutta temsil etmek. İki senedir hazır giyim de var hayatımda. Çok da güzel yol aldı. Ülkem beni desteklemiyor ama Paris’ten Eylül ayındaki fuar için davet aldım. Başarılı olan insanın önünü kesemezsiniz.
Bu konuda bir kırgınlığınız var mı?
Daha önce de söyledim. Gidenlerin bu zamana kadar ne yaptıklarını göstersinler. Bir modacı koleksiyonunu üç kere sunup sükse yapamıyor, butik açmıyor ve fazla sipariş alamıyorsa ben ona mesleği bırakmasını tavsiye ederim. Türkiye’nin bu konuda kendi kalesine gol attığını düşünüyorum. Çünkü moda haftalarına giden iyiler, zaten kendilerini Türk diye göstermiyorlar. Bazılarının deforme edilmiş bir Türk ismi altında "Made in Italy" etiketleri var. Türkiye’den destek al, ama İtalyan hükümetine bir modacı daha yarat! Kötü olanlarınsa adı zaten internette "en görülmemesi gereken üç-dört koleksiyondan biri" olarak anılıyor. Ben, "Kimse gitmesin" demiyorum, ama bu şans başkalarına da tanınsın. Hazır giyimde iki senede yaptığım satış grafiğinden nerelere ulaşabileceğimi gösteriyorum. Hiçbir reklam kampanyam, dergi ilanım yok. Ürünlerimi, tasarımı, kalitesi sattırıyor.
Bundan sonraki adımlar ne olacak?
Hazır giyim daha bebek, çok yapılacak iş var. Kafama taktığım New York Moda Haftası içinse görüşmelerimiz sürüyor. Defile kasetlerimi görüp; "Bu adam neden orada duruyor?" demişler. Doğru zamanı bekliyoruz.
Elbise dediğin iki tokat atmalı
Cengiz Abazoğlu 18 Haziran’da HELLO! Dergisi’nin 3. yaş partisinde, 2008 yaz haute couture koleksiyonu "Ayna"yı farklı bir görsel sunumla sergileyecek. Top modellerin yer alacağı bu defilede modacının davetlilere hoş sürprizleri olacakmış. Bu yaz gece elbiselerinde, ağırlıklı krep şifon kullanan Abazoğlu, ampir kesimleri ve kristal işlemeleri çok beğeniyor. Abazoğlu: "Şık, rafine, salona girer girmez davetlilere iki tokat atan elbiseler hoşuma gidiyor. Bu yıl elbiselerin uçuşması romantizmi simgeliyor, kristaller ihtişamı, geometri fütürizmi, çarpıcılığı anlatıyor" diyor.
HELLO! Dergisi’nin
3. yaş partisinde Abazoğlu 2008 yaz koleksiyonunu farklı bir şovla sergileyecek.
Babalar Günü özel
Yazın en popüler aktivitesi yelken
ADV erkeği her yaz olduğu gibi bu yaz da yelkenden vazgeçmiyor. Lacivert, beyaz, mavi ve kırmızı renklerinin hákimiyetinde rüzgárlıklar, montlar, farklı armalarla süslenen tişört ve gömlekler, denim ve pamuk pantolonlar sıcak mevsimin favorileri.
Orijinal seçimler
Beymen, "Hediye Beymen’dedir" sloganıyla hazırladığı yerli ve yabancı seçenekler ile bu yıl da Babalar Günü alışverişini keyfe dönüşüyor.
Vespa’nın 60. yılı için özel olarak tasarlanan LXV ve GTV model Vespa’lar özgürlük tutkunu babalar için...
Ayaklarına sağlık Yelpazesi geniş
Babalar Günü’nde YKM Mağazaları’na uğramadan alacağınız hediyeye karar vermeyin. Spor giyim ve malzemeleri, klasik giyimden hoşlananlara şık takım elbiseler, kravatlar ve her yaş için önerilen ayakkabı, kemer ve cüzdanlar arasından tek yapmanız gereken babanızın zevkine en uygun olanı seçmek!
Rengarenk plaj terlikleri, anatomik ayakkabılarıyla CEYO’lar hem plajlarda hem de uzun yürüyüşlerde yanınızda. Terlikler ve sandaletlerin fiyatları 29-144 YTL arasında değişiyor.
Sportif ruhlara
Kom erkek şort ve mayo koleksiyonu, klasik ve modern olmak üzere iki şekilde tasarlandı. Senenin modası sörf şortlar; ideal bir hediye seçeneği olurken, üzeri yazılı, renk kombinasyonlu modeller klasiklerinden vazgeçmeyenlere...
MODA HABER
Rahatlığı önemsiyorsanız
Miss Selfridge, High Summer koleksiyonunda, gösterişli ve kadınsı çizgileriyle dikkat çekiyor. Maksi elbiselerden mini şortlara, nakışlı üstlerden baskılı kıyafetlere kadar aradığınız her şeyi bulabileceğiniz ürün gruplarında eski Amerikan filmlerinden, 60 ve 70’li yılların moda akımlarından esinlenilmiş. Markanın, farklı çizgide altı koleksiyonu bulunuyor.
Elbiseye uygun iç çamaşırı devri
Dekolte elbiseler içinde artık kendinizi daha rahat hissedeceksiniz. Modeli seçerken kafanızdaki soru işaretlerini silmeye yarayan yeni iç çamaşırlarından biri de Magic Form’dan. Derin göğüs dekolteleri için tasarlanmış bu model, şeffaf bantları sayesinde kıyafetinizi özgürce giyebilmenizi sağlıyor.
İndirimler başlıyor
Stefanel’de şimdi her şey yüzde 30 daha ucuz. Tasarım anlayışını, logosunu, tanıtım kampanyalarını yenileyerek köklü bir değişim süreci başlatan Stefanel mağazalarında yazın enerjisini, koleksiyonun genç ve sıra dışı ruhunu keyfetmek çok zor değil. Marka, klasik çizgisinin çok dışında, yepyeni ürünlerle karşılaşacağınız sezonda, modaya yön verenler arasında yerini almak konusunda iddialı.
BENİM olmalı
Kararsız kalanlar için...
Hotiç’in Babalar Günü için önerdiği koleksiyonda, hem gündüz hem de gece kullanılabilecek modeller dikkatimi çekti. Eğer hálá ne hediye alacağınıza karar vermediyseniz, bu koleksiyona bir göz atabilirsiniz. Üstelik yapacağınız her 150 YTL’lik alışveriş için 20 YTL değerinde indirim çeki de tüm babalara hediye.