Hálá gittikleri restoranlarda, VIP salonlarında devlet büyüğü muamelesi görüyorlar.
Üstelik çoğunun elinde bir medya kuruluşu var ve Uzanlar’la birlikte bittiğini sandığımız şantajcılığı yeniden hortlatıyorlar.
Öte yanda ise bir sanatçı, batan bankanın şirketindeki filmini kurtarmak için TMSF ile 2 milyon dolarlık anlaşma yapıyor.
Kameraların karşısına geçiyor.
Yanına başbakan yardımcısı oturuyor.
Sanatçı mutlu. Filmini kurtarmış.
Başbakan yardımcısı mutlu. Devletin, milletin iki milyon dolarını kurtarmış.
Bu, TMSF’nin göğsünü gere gere halka duyurduğu ilk anlaşma.
* * *
Ben, milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi bir Cem Yılmaz fanatiğiyim.
Ona sevgim bir kat daha arttı.
Sanatçılar topluma kötü örnek mi oluyor diyordunuz? İşte size iyi, hem de çok iyi bir örnek.
Bir vatandaşlık bilgisi dersi. Hal ve gidiş dersinden yıldızlı pekiyi.
Başbakan yardımcısına da helal olsun.
Milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza atan bir başbakan yardımcısı 2 milyon dolarlık bir anlaşma için ülkesinin sanatçısıyla masaya oturuyor.
Bu fotoğraf sanatçı için, onun yanındaki başbakan yardımcısı için, BKM için, çocuklarına miras bırakacakları bir ’yüz akı belgesi’dir.
Bir vatandaşlık bonservisidir.
Onlar öyle. Ama ya biz? Bu hepimizin yüz karası değil mi?
Yüzsüz hortumcudan beş kuruşunu tahsil edemeyen bu ülke, bu sistem, alnının teriyle, zekásının gücüyle, esprisinin gücüyle çalışan bir insandan 2 milyon dolarını tahsil ediyor.
* * *
Bir kere daha helal olsun Cem Yılmaz’a...
Bir kere daha helal olsun Sayın Bakan’a.
Ama yuh olsun bu devlete.
Yuh olsun bunun hesabını sonuna kadar soramayan bu basına.
Yuh olsun, gücü sadece namuslu ve yetenekli sanatçısına işleyebilen bu sisteme.