Paylaş
Her yıl yapılan bu toplantıyı, Almanya’nın efsane futbolcusu Franz Beckenbauer’in başında olduğu vakıf düzenlemişti. O yıl ikincisi yapılan ve “Beckenbauer Buluşması” adı verilen bu toplantılar, futbolun Davos’u sayılıyordu.
2013’teki toplantının ilk akşamı, otelin bodrum katındaki restoranda 10 kişilik ilginç bir sohbet yemeği vardı.
Masanın etrafında FIFA Başkanı Sepp Blatter, Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach, Beckenbauer gibi devler yan yana oturuyordu. O masada iki de gazeteci vardı.
Biri ben, öteki Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann’dı...
HATIRA RESMİ ÇEKİLİRKEN KADEHLER KALDIRILIYOR
Ben bir hatıra fotoğrafı çektirmek istediğim zaman, Dünya Olimpiyat Komitesi başkanı içkileri kadrajın dışına çıkarıp öyle çekilmesini istemişti.
Masanın öteki ucunda oturanlardan biri de Bayer Munich Futbol Kulübü’nün efsane başkanı Karl Heinz Rummenigge idi.
O gün ilginç bir şeyi öğrenmiştim.
Adidas şirketinin CEO’su Herbert Hainer, Bayern Munich’in yönetim kurulundaymış.
Nedeni ise daha ilginçti. Kulübün yüzde 8.33 hissesi Adidas şirketine aitmiş.
Adidas’ın dünya futbol dünyasının perde arkasındaki etkilerini de ilk defa o akşam çeşitli kişilerden dinlemiştim.
Dünya şampiyonalarında oynanan bütün maçlarda topların üzerinde Adidas adı yazıyor. Bunda sadece şirketin futbol topu teknolojisine yaptığı büyük katkıların payı yok. Adidas aynı zamanda, dünya futbol şampiyonalarının en büyük sponsorlarından biri.
DASSLER’İN İSVİÇRE’DE KURDUĞU ŞİRKET NE YAPAR
Sponsorlar genellikle sadece veren taraftır. Ancak Adidas bu ilişkide aynı zamanda alan taraf olmayı başarmış.
Çünkü bu ilişki çok eskiye ve köklü bir dostluğa dayanıyor.
FIFA’nın Adidas’la ilişkisi, şirketin kurucusu olan Adi Dassler’in oğlu Horst Dassler’le başlıyor.
Horst Dassler, sporda markalaşmanın önemini ilk farkeden iş insanıydı denilebilir. Gerçi Adidas’ın dünya sporu ile ilişkileri 1956 Olimpiyatı’nda başlamıştı ama, asıl bilinçli “Branding” girişimleri 1970’lerde futbolla gelişti.
Horst Dassler hırslı bir iş insanıydı ve bu işin sadece sponsorlukta kalmasıyla yetinemezdi.
1982 yılında futbolun yayın haklarının gelecek vaat eden bir iş olduğunu fark edince, ISL (International Sport and Leisure) adlı bir şirket kurdu.
Çok da akıllı davranıp bu şirketi Almanya’da değil, FIFA’nın merkezi olan İsviçre’de kurdu.
BLATTER’İ BAŞKAN SEÇTİREN KİŞİ ADİDAS MI
ISL çok kısa sürede, FIFA’nın futbol yayın hakları konusunda en büyük ortağı haline geldi.
Böylece sponsorluk yoluyla FIFA’ya büyük paralar aktaran Adidas, daha büyük bir parayı oradan almaya başladı.
Bu ekonomik güç, Horst Dassler’i FIFA dünyasının perde arkasındaki devi haline getirdi. Ancak Adidas’ın bu ilişkide kendisini eleştirenlere vereceği güçlü bir cevabı vardı. Şirket şu tezi rahatlıkla savunuyordu:
“Eğer Adidas ve Horst olmasaydı, FIFA bugünkü FIFA olamazdı...”
Çok haksız da değillerdi. FIFA 1970’li yıllarda başlayan yükselişini, Adidas’la yaptığı bu işbirliğine borçluydu.
Yine de söylentiler durmuyordu. “Spor Mafyası” isimli kitabı yazan Thomas Kistner’e göre, Sepp Blater, Adidas’ın patronunun desteği ile seçilmişti ve onun etkisi altındaydı.
ILS İFLAS EDİNCE ADİDAS NE AÇIKLADI
Kapalı kapılar ardındaki bu konuşmalar, Horst Dassler’in 1987 yılında ölümünden sonra dedikodu olmaktan çıkıp yavaş yavaş raporlara girmeye başladı.
FIFA Etik Komitesi’nin 2013 yılında yayınladığı bir rapora göre ISL şirketi 1992 ile 2000 yılları arasında yayın hakları için bazı FIFA yetkililerine milyonlarca dolar rüşvet vermişti.
Ancak o rapor da Blatter’in bu işlere karıştığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığını belirtmişti.
ISL 2001 yılında, 300 milyon dolar borçla iflasını istedi.
O günlerde Adidas şirketi çok dikkat çeken bir açıklama yaptı:
“ISL, Adidas şirketine değil, Dassler ailesine ait bir şirkettir...”
Futbol topunun dev üreticisi, formasına atılan çamuru temizlemeye çalışıyordu.
Ama top artık ayaktan çıkmıştı ve bu defa FIFA’nın kalesine gidiyordu.
Kalede ise 79 yaşındaki Sepp Blatter’den başka kimse yoktu.
Üstelik de forması çamur deryasına bulaşmış FIFA için verilen penaltı çok isabetli bir karardı.
Penaltılar cuma günü atıldı.
Muhalefetin bütün çabalarına rağmen kongre ertelenmemişti. Bunun anlamı şuydu. Blatter ilk penaltı atışını kurtarmıştı.
Penaltı sırası Blatter’deydi. Oylama başladı.
İlk turda Blatter 133, Prens Ali 73 oy aldı. Asya, Afrika ve Güney Amerika federasyonları büyük ölçüde sözünü tutmuş, Blatter’in arkasında durmuştu.
İlk turda gerekli üçte iki çoğunluğu elde edememişti. Ama ikinci tur garantiydi.
Prens Ali çekildi.
İhtiyar kurt beşinci defa futbolun patronluk kupasını kaldırıyordu.
Ama olay bu kadar kolay kapanacak gibi görünmüyordu. Amerikan polisi daha işin başındaydı ve olay dün Blatter’in en yakın adamına kadar tırmanmıştı.
Ve beklenen karar dün geldi. Blatter, daha 48 saat önce seçildiği görevden istifa edeceğini açıkladı.
GERARD DEPARDIEU’LU FİFA FİLMİ BLATTER’I KURTARAMADI
Bu Cuma günü Amerika’da yeni bir film gösterime giriyor. filmin adı, “United Passions”(Birleşmiş Tutkular)
Film, FİFA’yı anlatıyor. FIFA’nın eski Başkanlarından Jules Rime’yi, Fransız aktör Gerard Depardieu, şimdiki başkan Sepp Blatter rolünü ise Tim Roth oynuyor.
Filmde, FİFA anlatılıyor. Tesadüfe bakın ki, senaryoda da yolsuzluk iddiaları var ama sonunda Sepp Blatter temiz ve kahramanca mücadele eden bir başkan olarak sunuluyor.
Sonradan öğrenildi ki FİFA tarafından finanse edilmiş.
Film bu hafta Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterime çıkıyor. Sepp Blatter, kendi finanse ettiği filmde aklanıyordu. Bakalım, gerçek hayatta da aklanabilecek mi.. neyi gösterecek.
Başkan dün istifa edeceğini açıkladı.
Ama FİFA’nın “House of Carts” dizisini andıran sitcomu devam ediyor.
Visa, ‘Çekilirim’ dedi ötekiler izlemede
Geçen çarşamba günü Zürih’teki tutuklamalar, doğal olarak gözleri yeniden Adidas’a çevirdi...
Geçmişte bu dedikodular nedeniyle zor günler geçiren dev şirket, bu skandala ne diyecekti?
Üstelik Adidas, sponsorlar arasında spor malzemesi üreten tek şirketti.
FIFA ile sponsorluk anlaşmasını 2030 yılına kadar da uzatmıştı.
Tutuklamaların yapıldığı gün, şirketten şöyle bir açıklama geldi:
“Adidas, FIFA’dan en yüksek etik standartlara uymasını beklemektedir...”
Kuvvetli bir açıklama değildi. Ancak yine de şöyle bir cümle dikkati çekti:
“Bu negatif manşetler, ne futbol ne FIFA ne de FIFA’nın sponsorları için iyi bir şeydir...”
Aynı gün Visa, “Köklü bir değişiklik yapılmadığı takdirde sponsorluktan çekileceğini” açıkladı.
Coca Cola ve daha küçük sponsor olan McDonald’s “durumu yakından izlediklerini” bildirdi.
Hyundai Kia Motors’un açıklaması ise şöyleydi: “Çok ciddi biçimde ilgileniyoruz.”
5.72 milyar dolarlık dev bir sanayi şirketi
FIFA’nın merkezi İsviçre’de. Özel bir kanuna sahip ve çok büyük vergi bağışıklıkları var. Ayrıca bu özel kanun gereği, hesaplarını açıklama zorunluğu yok. Bu da kuruluş etrafındaki mali dedikoduları günlük spor haline getiriyor.
Ancak Blatter bu rakamları genel kurul öncesi açıkladı.
FIFA’nın 2014 Dünya Kupası öncesindeki 4 yılda geliri
(*) 5.7 milyar dolar, FIFA’nın 2014 Dünya Kupası öncesindeki 4 yıllık geliri.
(*) 1.6 milyar dolar, sponsorlardan gelen pazarlama gelirleri.
(*) 2.5 milyar dolar, televizyon yayın haklarından gelen para.
(*) 453 milyon dolar, dünya kupasını düzenlemesi için Brezilya’ya verdiği para.
(*) 1.5 milyar dolar, şu an kasasında bulunan rezerv para.
(*) 75.3 milyon dolar, dört yıl boyunca ödediği toplam vergi.
BİTTİ
Paylaş