Paylaş
* * *
Sizce Türkiye’de buna “Hayır” diyebilecek bir güç, bir kudret var mı...
Peki...
Bunu engelleyebilecek bir güç, bir kudret var mı...
* * *
Cumhurbaşkanı ikinci bir adım atsa, “İki numaralı bildiri” başlığı ile şu açıklamayı yapsa:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bugünden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Ülke artık Cumhurbaşkanlığı tarafından alınacak kararlarla yönetilecektir.”
* * *
Sizce buna itiraz edecek, etse de engelleyebilecek bir güç ve kudret var mı...
Bunlar için bir referandum yapmasına ihtiyaç var mı...
Bence nafile bir gayret olur...
* * *
O zaman hep birlikte düşünelim...
Nasıl oluyor bu...
O mu çok kudretli, geriye kalan herkes çok mu kudretsiz...
* * *
Onu bilmem...
Bunun adı güçtür.
Kudrettir.
Cumhurunu çok iyi tanımaktır.
Strateji dehası, zamanlama matematiğidir.
Dezavantajı, bir vuruşla avantaja çevirme sanatıdır.
Karizmadır.
Kararlılıktır.
Cesarettir.
Ve etkileyicidir.
* * *
Bunlar övgü mü.
Kimine göre evet övgü...
Kimine göre değil...
Ama hepimize göre gerçek olan bir şey varsa o da bunun gerçekçi bir tespit olduğudur.
Hakan Fidan’a faydalı bir ‘derin’ istihbarat
MİT Müsteşarı Hakan
Fidan’ın muhteşem bir
dönüş için yapması için gereken
ilk iş bu cuma günü, yani
13 Mart’ta Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrine çok iyi bir istihbaratçı
ekibini göndermek olmalı.
* * *
Şaka yapmıyorum...
Çünkü bu cuma Kızıldeniz’in o sahil şehrinde çok önemli bir uluslararası toplantı yapılacak.
Toplantıya Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, General Electric CEO’su Jeffrey Immelt ve dünyanın en önemli reklamcılık gurusu Martin Sorrell gibi çok önemli kişiler katılıyor.
Toplantının adı “Mısır’ın geleceği...”
* * *
Mısır hükümeti 20 milyar dolarlık 30 yeni projeyi katılanlara sunacak.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın, New York’ta masasına oturmayı reddettiği
Sisi’nin masasına oturmaya hazır çok insan var.
Elimde bilgi yok... Merak ediyorum acaba cuma günkü toplantıya Türkiye’den katılacak bir patron veya CEO var mı...
Dünyanın en önemli 4 ekonomi dergisinden biri olan Forbes bu toplantıyı, son sayısının en önemli haberi olarak ilk sırada sunuyor.
Bence MİT, orada kapalı kapılar ardında konuşulanları öğrenmeye çalışırsa, ilerisi için çok yararlı bir iş yapmış olur.
Biz gazeteciler gerçekten bu kadar kudretli miyiz
- “Birdman” filmini nihayet seyrettim.
Çok iyi bir film mi yoksa çok sıradan ve klişe bir film mi karar veremedim.
Edward Norton
ve Michael Keaton’un kızı rolünü oynayan Emma Stone’u çok beğendim.
- “Big Eyes”i Tansu çok beğendi. Ben ise sırf Tim Burton’a hayranlığım nedeniyle şunu söyleyebilirim:
“Onun en iyi filmi değil...”
En iyiden daha az iyi filmlerinden biri de değil.
Ama Amy Adams’ın oyununa hayran kaldım.
Christoph Waltz’ın canlandırdığı karakteri haddinden fazla palyaçovari hale getirmişler.
Amy Adams’ın ezilmişliği ve ıstırabı ne kadar sahici ise, onunki o kadar sahici değil.
- Her iki filmin de gizli bir kudretli adamı var.
Her ikisi de New York Times’ın kültür ve sanat yazarı.
Her ikisi de birer yazı ile filmin kahramanlarının hayatını bitiriyor.
Biz gazeteciler bu kadar kudretli miyiz...
Yoksa New York Times mı bu kadar kudretli...
Türkiye, Irak ve Suriye ötanazi ülkesi mi oluyor
BU arada ilk önemli istihbaratı da ben vereyim.
- Mısır, korsanlar yüzünden büyük sıkıntı çeken Süveyş Kanalı’nı yeniden düzenlemek için 4 milyar dolarlık bir projeyi devreye sokuyor.
- Bechtel firması Suudi Arabistan’ın Riyad şehrinde 10 milyar dolarlık iki metro projesini gerçekleştiriyor.
Derginin yorumu, Riyad’ın önümüzdeki yıllarda İstanbul ve Dubai’ye rakip bir ‘hub’ haline dönüşeceği...
- Ortadoğu’da yatırım açısından en riskli bölge ise giderek Irak, Suriye, Türkiye sınırı oluyor.
Irak ve Suriye içsavaşları yüzünden, Türkiye ise kendi eliyle ve yanlış ata oynamasıyla Afganistan’ı kendi sınırına taşıdığı için bir tür “ötanazi ülkesi” haline dönüşüyor.
Yükselen yıldızdan kayan yıldıza doğru
İNGİLİZ Times gazetesi önceki hafta “Türkiye’nin imajı geriliyor” diye yazdı.
Geçen gün bir turizmcinin önüme koyduğu rakamlara baktım...
Maalesef gazete haklı gibi görünüyor...
Bu imaj erozyonundan en fazla etkilenen şehir de galiba İstanbul oluyor...
- Bundan 2 yıl önce, dünyanın en önemli konferans merkezlerinden biri haline gelen İstanbul’un gelecek yıl için konferans rezervasyonu sadece 30 civarında...
- Marka otellerde 2011 yılında 160 Euro olan ortalama oda fiyatları, 2014’te 142
Euro’ya düştü.
Aynı dönemde, Amsterdam, Barcelona, Berlin, Brüksel, Dublin, Edinburgh, Frankfurt, Lizbon, Londra, Paris, Prag, Viyana ve Zürich’te ortalama oda fiyatları yükseldi.
Bunda yeni otel ve yatak sayısındaki artışın yarattığı rekabetin de rolü var.
Ama şimdi vereceğim bilginin ışığında bakarsanız, imaj erozyonunun etkisi de görülüyor.
- Fransa, Almanya, Belçika, İsviçre gibi paralı ülkelerden gelen turist artış hızı düşüyor.
Türkiye giderek daha kötüleşen bu Ortadoğu usulü Baas görüntüsü ile artık yükselen yıldız olmaktan kayan yıldıza doğru gidiyor...
Paylaş