Paylaş
Sen kimsen, kimlersen...
Kardeşinin cenazesi başında, ta şurasından gelen ıstırabını, kardeş acısını, katile öfkesini haykıran bir Türk subayını...
Sırf hoşuna gitmedi diye, ağzı salyalı kiralık trol sürülerinin önüne atmaya kalkacak kadar kendini kaybetmişssen...
* * *
Anadolu’nun dört bir tarafındaki cami avlularından gelen ağıtları, haykırışları, sana düşman bir vuvuzela zannedip, ciğeri beş para etmez köşe yazarlarını, bu insanlara saldıran gaddar gladyatörlere çevirmişsen...
* * *
Seçimi bir siyaset borsası, kendini kurnaz borsacı, sandığı da söylediğin her söz, yaptığın her şeyle ağzına kadar dolan bir siyasi rantiye kasası sanmaya başlamışsan...
* * *
Bu ülkeyi babanın malı zannedip, kendi dışındaki her vatandaşı denize dökülecek bir düşman gibi görmeye başlamışsan eğer...
* * *
Sen...
Bütün bunları görmeyecek kadar kendi duvarlarının arkasına kapanmış olan, sen veya siz...
Bil ve bilin, dönüşü olmayan çok kötü bir yola girdiniz...
Kontrolü kaybettiniz, yapmak istediğiniz her şey ters tepiyor, attığınız her adım kendi çenenizde patlayıp, sizi nakavt eden bir bir kroşeye dönüyor...
Kendi dava arkadaşlarınız bile homurdanmaya başladı.
Yakınmaları bize ulaşıyor, ama sizin yalan şatolarınızın duvarlarını aşamıyor, kibirden ve egodan sağırlaşmış kulaklarınız duymuyor.
* * *
7 Haziran yolun başlangıcıydı.
Bil ki artık, ricatın ortasında bir yerdesin... Ve hakikat...
Sen koştukça, sana yaklaşıyor...
Bizler kullanışlı aptaldık onlarsa kullanışsız gaddar
YILLARCA önce bize yutturulan o meşum belgede şu yazıyordu:
“Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar PKK yandaşıdır.
Hatta PKK’dan para almışlardır...”
Manşetten yayınladık.
Geçen pazar günü Şems’in balçık ve ziftle sıvanmış mevkutesinin manşetinde ne yazıyordu:
“Aydın Doğan ve Ahmet Hakan PKK ve terör destekçisidir.”
Aynı iftira...
Ama aralarında fark var.
Bize resmi bir mahfilden belge gibi görünen resmi bir kâğıt iletmişlerdi. Meğer kumpasmış, andıçmış yuttuk.
Şems ve adamları ise bu kumpası bizzat kendileri kurdular ve iftirayı gazetelerinin manşetine koydular.
Bizler kullanışlı aptaldık, onlarsa kendi kendilerini kullanan kullanışsız gaddarlar.
Bizler andıçlanan arkadaşlarımızın cezalandırılmasını aklımızdan bile geçirmedik.
Onlarsa hem polis, hem savcı, hem hâkim yerine geçip cezalarını bile kestiler.
Bizler hatamızı çabuk anladık, bu karanlık andıcı silmek için özür dileyip o arkadaşlarımızla helalleşmeye ant içtik.
Onlar ise bizim arkadaşlarımızı ortadan kaldırmaya ant içtiler.
Bizler üzülerek, başkasının neden olduğu bu ayıbı alnımızda taşımaya devam edeceğiz.
Onlarsa bizzat kendi kurdukları bu kumpası, bu zift, katran ve çamuru gönüllü olarak alınlarında taşımaya devam edecek.
Muhafazakâr kadının estetik yaptırması artık günah değil mi
HEPİNİZE tavsiye ederim.
Hürriyet Sosyal yazarı Ayşe Baykal’ı takip edin. Harika işler yapıyor köşesinde.
Tesettür giyimcileri ile yaptığı mülakatlar büyük ses getirdi. Şimdi muhafazakâr dünyanın estetik uzmanlarının dünyasını açıyor bize.
Muhafazakâr kadınlara estetik operasyon yapan plastik cerrahi uzmanı Dr. Rabiye Haydin’le konuşmuş. Muhafazakâr kadınlar artık estetik operasyonlara çok daha sıcak bakıyormuş.
Ayşe Baykal araştırmasına şu sorunun cevabını vermek için başlamış:
“Kadın vücudunda var olanı düzeltmek veya değiştirmenin ‘günah’ sayıldığı bir durum nasıl aşıldı?”
Öyle anlaşılıyor ki, en azından bazı muhafazakâr çevrelerde, estetik operasyon, “günah” kategorisinden çıkmış.
Ama günahtan daha önemli bir şey var.
“Mahalle baskısı...”
Estetik olmak isteyen muhafazakâr kadının günahtan çok korktuğu soru
EN azından bazıları için estetik ameliyat günah olmaktan çıkmış.
Ama Dr. Haydin’in verdiği bilgiye gore, muhafazakâr kadınların pek çoğu estetik yaptırdığını saklıyor. Çünkü mahallelerinde onları bekleyen çok korkutucu bir soru var: “Sen neden güzel olmak istiyorsun? Neden dünyalık şeylere bu kadar takıyorsun?”
Bu soruya verilecek en kolay cevap şu:
“Eşime güzel görünmek istiyorum.”
Ancak Dr. Haydin bu görüşte değil.
Kadın, kendini aynada güzel görmek için estetik yaptırıyor.
Muhafazakâr erkek karısını aldatır mı
MUHAFAZAKÂR kadın 15-20 yıl öncesine kadar “Ben çocuk doğurdum, kilolu olmam normal” diye düşünüyormuş. Ayrıca, “Kocam muhafazakâr bir erkek, nasılsa beni aldatmaz” diye düşünüyormuş.
Bu tarz düşünceler artık değişiyormuş muhafazakâr dünyada.
Güzel kadın çirkin kadınla mı aldatılır
AYŞE Baykal mülakatta en klasik soruyu da soruyor: “Eşi güzel olmayan erkekler mi daha çok aldatır?
Dr. Haydin, “Kesinlikle böyle değil” diyor. Tam aksine, güzel karısı olan erkekler eşlerini çirkin kadınlarla aldatırmış.
Sebebi de şuymuş:
“Bizim kültürümüzde erkek ve kadın küçük yaşlarda evlendiriliyor.
Kendini keşfetmeden, yine kendini tanımayan biri ile evlendiriliyor.”
Aldatmada ise “Mesele güzellik değil, bir sohbeti paylaşabilmektir.”
Ayşe Baykal’ı takibe devam...
Bize muhafazakâr mahallenin yeni hallerini çok güzel anlatıyor.
Paylaş