Paylaş
Ürkeyim mi...
Yoksa tiksineyim mi...
***
“12 Eylül referandumu bu at pazarlığı için mi yapıldı...”
Bunu mu sorayım... Sorayım da kime sorayım.
Masanın o tarafına mı bu tarafına mı...
***
Allah aşkına şu manzaraya bir bakın...
Eski Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekili itirafçı olmuş o günü anlatıyor.
***
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’na seçim yapılacak.
FETÖ’cüler “Hoca en az 140 üye isterim diyor” diye bastırıyor.
***
Adalet Bakanlığımızın anlı şanlı temsilcileri “O kadar vermeyiz” diyor...
Evlerde ekranlar kurulmuş. Adaylar tek tek ekrana vurduruluyor.
Bir kısmına evet deniyor, ötekinin üstü çiziliyor.
***
Arkadaş, adalet dağıtacak insanlar üzerinden resmen at pazarlığı yapılıyor.
Sonunda FETÖ’ye verilecek 108 üye üzerinde anlaşıyorlar.
***
Tamam beyler.... Gün geldi... Devran döndü...
Şimdi hepinizin, hepimizin eli yakalarında...
“Vay canına, neymiş bu FETÖ’cüler” diye bas bas bağırıyoruz...
***
İyi de masada o imamların karşısına oturup, o at pazarlığını yapan ötekiler ne oluyor...
O at pazarlığında ne istediyse verenler...
***
Masanın o tarafı kapkara da bu tarafı ak mı, pirüpak mı yani...
***
İşte bu yüzden artık siyaset yazmak içimden gelmiyor.
8 MADDEDE ANAYASA İLE NEDEN İLGİLENMİYORUM
- “DEMOKRATİKLEŞME” kelimesi rafa kaldırılıp, sadece “yönetimde etkinlik” kavramı tartışıldığı için.
- “Yetkilerden” bahsedilip, “sorumluluk” ve “denetleme” kavramları hiç ağza alınmadığı için.
- 1982 Anayasası’ndan bile daha geri bir metin üzerinde konuşulduğu için.
- “Bir kişi üzerine anayasa yapmıyoruz” deyip, hep o kişi için anayasa yapılmaya çalışıldığı için.
- Daha “başkanın” ne olduğu ortaya çıkmadan, başkan yardımcılarının sayısı konuşulduğu için.
- Demokrasiye gerekçe değil, otoriterliğe bahane yazıldığı için.
- Türkiye’yi hangi rejime götüreceği belli olduğu ve bunu çaresizce izlediğim için.
- Bir toplumsal mutabakat metni değil, siyasal teslimiyet belgesi olacağı için.
‘YETMEZ AMA EVET’Çİ ARKADAŞ SEN DE OKUYOR MUSUN BUNU
ŞİMDİ dönüyorum 12 Eylül referandumunda “Yetmez ama evet” diyen arkadaşlarıma...
Biz bu referandumun nasıl bir amaca hizmet edeceğini açık açık yazıyorduk... Söyleyin Allah aşkına bu at pazarlığı sizde nasıl etki yaptı...
Ben tiksindim....
Sizlerden de bir satır bekliyorum.
DAVİD GUETTA TARZI BİR AŞKIN NUR YENGİ
AŞKIN Nur Yengi şarkılarını hep çok sevdim.
Yeni CD’si, “Aşktan Olsa Gerek”teki “Altın Kaplama” şarkısını dinledim.
Biraz David Guetta remiksi gibi geliyor kulağa. Güzel ama benim için o hâlâ “Yalancı Bahar” tarzı şarkılarının büyük sesi.
CD’yle ilgili görüşümü tamamını dinleyince vereceğim.
Kapaktaki resim konusunda da kararsızım.
O konuda da galiba daha doğal Aşkın Nur Yengi güzelliğine alışmışım.
ALPAY KABACALI’NIN KİTABIYLA AMERİKALI TURİSTİ KAZIKLAMAK
İSPANYOL yazar Jorge Carrion’un, “Bookshops” (Kitapçılar) adlı kitabı İngilizceye çevrildi. Geçen hafta Londra’da alıp okumaya başladım.
Kitapta İstanbul Sahaflar’daki kitapçılara da bir bölüm ayrılmış.
Orada Alpay Kabacalı’nın “Through the Eyes of Turkish Travellers, Seven seas and Five Continents” adlı kitabını almış. Yazar, gözünün önünde aynı kitabı Amerikalı bir turiste nasıl 6 katı fiyata sattıklarını anlatıyor.
Şu an “Bookshops” kitabı Londra’da çok gözde.
Bilesiniz ki Sahaflar’la ilgili bölümü hiç iç açıcı değil.
Orhan Pamuk aleyhine konuşan kitapçı dedikodusu bile var.
‘KAVGAM’I İLK OKUYAN YAHUDİ
KİTAPTA, Hitler’in “Mein Kampf” (Kavgam) adlı kitabıyla ilgili bir bölüm var. Kitap 1934’te İngiltere’de ilk basıldığında 18 bin tane satmış. İlk okuyanlar arasında Churchill, Roosevelt ve Stalin de varmış. Üçü de devletlerinin istihbarat birimlerine çevirtip okumuşlar. En ilgimi çeken ise İsrail’in kurucusu Ben Gurion’un bu kitabı ilk okuyanlardan biri olması.
Bu arada ilginç bir ayrıntı. Bu bölümde kitabın Türkçe baskısı “Kavgam”ın da bir fotoğrafı var. Ama neden konduğu konusunda hiç bilgi yok.
KEDİNİZ KEŞFEDİLMEMİŞ BİR DÂHİ OLABİLİR Mİ
SİYASETLE ilgilenmediğim için kedilerimle ilgileniyorum.
Londra’dan aldığım kitabın Türkçe adı şu:
“Kedinizin IQ’sunu (zekâsını) ölçün”...
Altında da şöyle bir şey yazılı:
“Kediniz, keşfedilmemiş bir dâhi olabilir mi...”
Benimkilerde öyle bir ihtimal yok.
Biri hiperaktif... O yüzden kuyruğunun büyük bölümünü kaybetti. Öteki daha 1 yaşında bile değil ve felaket bir baş belası. Üçüncüsü Biber, bir melez...
Anne scottish shorthair, baba bildiğimiz sokak tekiri... Kulaklar düşük, surat hep asık...
Yani Anglosakson tarafı ağır basan bir arkadaş...
IQ testini onun üzerinde uygulamaya karar verdim.
Paylaş