Ürpererek soruyorum: Doğru mu

RADİKAL gazetesi yazarı Murat Yetkin, bir süredir Washington’daydı.

Haberin Devamı

Dünkü yazısında tüylerimi ürperten bir iddia vardı.

* * *

ABD ile Türkiye anlaşmış.
“Suriye’deki yabancı savaşçılara karşı işbirliği operasyonunun harekât üssü İstanbul olacak gibi görünüyor...”
Bunun ilk adımı da Türkiye’nin
2 yıldır el altından desteklediği
El Nusra’yı El Kaide ile bağıntılı terör örgütleri listesine sokması.
Anlamı şu:
El Kaide ile savaşın merkez üssü İstanbul olacak.
Tüylerim diken diken ve ürpererek soruyorum:
Bu doğru mu?

* * *

Arşivler ortada...
İki yıl önce aynen şunu yazdım:
“Sınırımızda Peşaver oluşuyor...”
Medyalarıyla, siyasetçileriyle, Dışişleri Bakanı ile beni yerden yere vurdular.
Şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ağzından Suriye’nin Afganistanlaştığını öğrendik.
Bakın bugün yine uyarıyorum.
El Kaide’nin Suriye rejimine daha fazla yapabileceği bir şey yok.
Bilin ki intikam oklarını oradan buraya çevirecektir.

* * *

Haberin Devamı

Ey iktidar...
Ey şahsi ideolojilerini, kızgınlıklarını, çocukluk hayallerini, Osmanlı Kızılelması misyonlarını, Müslüman birader ittifaklarını, Türkiye’nin Suriye politikası haline getirenler, size sesleniyorum...
Türkiye’yi Suriye bataklığına gömerken, bu ülkenin vatandaşını insan yerine koyup tek kelime bilgi vermediniz.
Bu defa bizi insan yerine koyun.
Hiç olmazsa bu konuda bilgi verin.
İstanbul El Kaide ile mücadelenin merkez üssü mü oluyor?
Madem bu kararı aldınız, hiç olmazsa bize de açıklayın da tedbirimizi alalım...
Sizi neredeyse bir ordu koruyor.
En küçük bir gösteriyi 25 bin polis, 50 TOMA’dan oluşan zırhlı birliğiniz, biber füzesi bataryalarınız, gittiğiniz her yerde çevre güvenliği sağlayan sinyal kesme birlikleriniz, lojistiğiniz var.
Bizim böyle bir imkânımız yok...
O yüzden bilgi verin...
Verin ki, çoluğumuzu çocuğumuzu bu savaşa hazırlayalım...

Haberin Devamı


Arkadaş insani desibelden konuşma butonunuz yok mu


BEN de onlar gibi yapıp kızayım, bağırıp çağırayım mı...
Yoksa televizyona bir şeyler mi fırlatayım.
Güya oraya “çözüm açılımı” için gitmişler.
“Çalıştay” yapıyorlar..
Koskoca adamlar...
Karşılarında koskoca insanlar oturuyor. Üstelik bölgenin insanları.
Kürsüdekiler durmadan bağırıyorlar..
Sanki, makuliyet butonu kaput.
İnsani bir frekanstan, medeni bir desibelle konuşmaları mümkün değil.
Hepsi birer küçük Tayyip Erdoğan olmuşlar...

* * *

Hadi birini bıraktım.
İçişleri Bakanı Efkan Ala’yı bir tarafa koydum. O zaten kraldan fazla imparatorcu.
Kariyerini “Küçük Tayyip” olarak yapmaya ant içmiş, yeminli bir salı kâbusu replikası...
Savcılara “Boşver kanunu, yürü git” diyecek kadar kendinden geçmiş bir yeni siyasi figür...
Belli ki bölgeye üzüm yemeye, barış yapmaya değil, adam dövmeye gitmiş.
Ama Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı sakin bir insan biliyorduk...
Hem Türkiye’nin hem AKP’nin aklı başında insanlarından biri olarak tanıyorduk.
Peki sana ne oluyor kardeşim.
Sen ki bugüne kadar sakin bir siyaseti tercih etmişsin, çoğumuzda iyi bir izlenim bırakmışsın.
Nedir Allah aşkına bu bağırış çağırış.
Zaten her salı günü yediğimiz dayakla bitap düşmüş bir toplumuz.
Bir de sen Başbakan’ın arkasına geçip hepimize sille tokat girme ya...
Biraz da alçak sesle, kulağımızı tırmalamayan bir desibelle, korkutmayan, tekme haline gelip oramıza buramıza inmeyen bir insani frekanstan konuşsan ne olur.
“Bu herifler ancak bu dilden anlar” diye mi düşünüyorsun...
Ayrıca kimi azarlıyorsun, kime ayar veriyor, kimi hizaya getirmeye çalışıyorsun.
Türk muhalefetini mi, Kürt muhalefetini mi...
Yoksa bütün Türkiye’yi mi...

Haberin Devamı

Hoca’nın ‘nefret vaizi’ lafı tutar

FETHULLAH Gülen’in, Moskova’da düzenlenen Asya ile Avrupa Arasında Medya Köprüsü Forumu’na gönderdiği mektupta kullandığı kavramlara baktım.
-NEFRET VAİZİ
Bir toplumda, “siyasetçiler iç ve dış düşman üretiyor ve nefret vaizliği yapıyorlarsa...” diyor. Bu kavram kesin tutar.
Adresi de belli: “İç ve dış düşman üreten siyasetçi...”
-EMBRİYONİK MEDYA
“Henüz embriyonik bir aşamada olan yeni medya veya yaygın kullanılışıyla 2.0 gazetecilik bir etik değerler manzumesi oluşturma şansını kaçırmış değildir.”
2.0 gazeteciliği biliyoruz. Embriyonik medya yeni bir kavram. Tutabilir.
-KÜÇÜK KÖY: “Artık küçük bir köy haline gelen dünyamızda gazetecilerin bırakın kendi okur ve izleyicilerinden, dünyanın genelinden bile kopuk olma lüksü kalmamıştır.”
1960’lı yılların sonunda “medya” kelimesini icat eden McLuhan’ın, “Küresel köy” kavramı Hoca’nın mektubuna kadar girdi.

Haberin Devamı


Hermönetik döngüyü de mektup sayesinde öğrendim


GÜLEN’in Moskova mektubunda çok ilginç bir cümle var. Cümle aynen şöyle: “Toplumla medya arasındaki karşılıklı yozlaşma veya karşılıklı olgunlaşma ilişkisi bir hermönetik döngüyü andırır.”
İşte bu kavramı hiç bilmiyordum.
“Cogito sözlüğü”ne baktım.
Kelime, antik Yunan tanrısı Hermes’ten geliyormuş.
Hermes yer (insanlar) ile gök (tanrılar) arasında bağ kurucu ve yeryüzünde yukarının (tanrısal olanın) yorumcusu (hermesneuta) olarak kabul görmekte idi.
Hermönetik (hermeneutics) sözcüğü bir metnin içrek (ezoterik) anlamının bulunması, bir metnin asıl maksadının anlaşılması anlamlarında kullanılmaktadır ve yorum ilmi olarak kabul edilir.
2.0 gazeteciliği, küçük köy, interaktivite, hermönetik döngü...
Hoca, yeni medya terminolojisine bizim Levent Erden kadar hâkim.

Yazarın Tüm Yazıları