Paylaş
Dün öğleye doğru, Associated Press Ajansı'ndan aşağı yukarı bir saat arayla iki haber geliyor.
İsterseniz bu haberleri geliş sırasına göre değil, günün olayına göre aktarayım.
Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, önceki akşam bombardımanın başladığı saatlerde sert bir açıklama yaparak,
ÖNCEKİ HABER
Rusya'nın NATO'ya müdahale edebileceğini bildirmişti.
Dün öğle saatlerinde AP'den başka bir haber geliyor.
Buna göre Yeltsin, ‘‘Biz NATO'ya karşı güç kullanmayacağız’’ diyordu.
Yani Rusya Devlet Başkanı, 12 saat arayla birbirine 180 derece ters iki açıklama yapıyordu.
Bir akşam önce ABD'ye kafa tutan Yeltsin gitmiş, yerine uysal, geri adım atmış bir Yeltsin gelmişti.
Acaba neden?
İşte bu sorunu cevabını almak için AP'nin bu haberden bir saat önce geçtiği ilk habere bakmamız gerekiyor.
AP'nin ilk haberi de şöyleydi:
Bu cumartesi günü borç erteleme görüşmeleri için Moskova'ya gelmesi beklenen Uluslararası Para Fonu (IMF), görüşmeleri ertelemişti.
Kuşkusuz bu haber Moskova'da panik yaratmış ve Rus Devlet Başkanı apar topar bu açıklamayı yapmak zorunda kalmıştı.
Olayın özeti şuydu:
IMF'den gelen küçük bir erteleme mesajı koskoca Rusya'ya geri adım attırmıştı.
İşte yeni dünya gerçeklerinden birisi buydu.
NATO'nun Yugoslavya'yı vurmaya başlamasının ortaya koyduğu bir başka yeni gerçek daha var.
Bu operasyon bütün dünyada, ‘‘Kayıtsız şartsız ulusal egemenlik’’ kavramını da geçersiz kılıyor.
ÖTEKİ GERÇEK
Bütün 20'nci yüzyıl boyunca uluslararası ilişkilerin en temel kavramlarından biri, ‘‘içişlerine karışmama’’ ilkesiydi.
Bu ilke kutsal bir anlayış olarak sürdü.
Ancak şimdi iş değişiyor.
Artık hiçbir ülke kendi içindeki etnik bir meseleyi, ‘‘Bu benim içişimdir. Kimse buna karışamaz’’ diyebilecek durumda değil.
YENİ İÇTİHAT
Etnik konular, insan hakları, çevre sorunları gibi konular artık uluslararası denetim alanına girmeye başlıyor.
Bunun ilk adımı 1970'li yıllarda Helsinki Antlaşması ile ilgili görüşmelerle başladı.
Bunu izleyen dönemde Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Teşkilatı kuruldu.
Bütün bu uluslararası anlaşmalarla yavaş yavaş ulusal egemenlik kavramı da değişmeye başladı.
Ne var ki bütüns bunların etkili yaptırımları yoktu.
Bir ülke kendi içindeki etnik bir azınlığa kötü muamele yapıyorsa, bunu kınamak ve teşhir etmekten başka çare yoktu.
Yugoslavya'nın bombalanması, şimdi bu uluslararası görevin bir de polisinin oluşmaya başladığını gösteriyor.
Bu olayın Körfez krizinden farklı önemli bir özelliği var.
Körfez krizinde, bir ülkenin başka bir ülkenin toprağını işgal etmesi durumu söz konusuydu.
Oysa bu olayda böyle bir durum yok.
Olay, Yugoslavya'nın kendi toprakları içinde yer alan etnik bir grupla ilgili.
Dolayısıyla, ilerideki benzer olaylar için de yepyeni bir uluslararası içtihat yaratılıyor.
Bu örnek ileride nerelere kadar gider?
Bunun hesabını iyi yapmak lazım.
İşte bu yüzden Türkiye'de tecrübeli birçok diplomat, ABD'nin Yugoslavya'ya müdahalesi konusunda kararsız.
Bir tarafta Türkiye ile kültür bağları bulunan bir etnik grup, bir halk...
İYİ DÜŞÜNMELİYİZ
Öteki tarafta, ileride Türkiye için de sorunlar yaratabilecek bir içtihat konusu.
O nedenle uluslararası toplumun bu yeni gerçekleri üzerinde çok dikkatle düşünmek gerekiyor.
Paylaş