Uçak fiyatı ve emlak fiyatı

NEWSWEEK Dergisi’nin 2 Mayıs’taki sayısında ilginç bir bölüm vardı.

Başlığı şöyleydi:

‘Para nereye gidiyor?’

Bu bölümde, dünyada yatırımcıların elinde biriken paranın nerelere kayacağı inceleniyordu.

Dikkat ettim, hemen her sayfasında Türkiye’nin adı geçiyordu.

Yani, dünyadaki paranın en önemli muhtemel adreslerinden biri Türkiye’ydi.

* * *

Bu bölümün özellikle emlaka ayrılan iki sayfası dikkatimi çekti.

Dünyada emlak yatırımı için en kárlı iki şehirden birinin İstanbul, ötekinin de Moskova olduğu belirtiliyordu.

Bu arada Hindistan ve Güney Afrika da emlak için kárlı yatırım alanları olarak belirleniyordu.

İngiliz bireysel yatırımcıların en çok ilgilendikleri üç yer olarak da şunlar veriliyordu:

İspanya’da Costa del Sol, Türkiye’de Kalkan ve Kuzey Kıbrıs.

İçimden Newsweek’in bu sayısını CHP milletvekillerine göndermek geldi.

CHP’nin, yabancıların Türkiye’de ev ve arsa almalarına karşı çıkışının mantığını hiçbir zaman anlamadığım için belki yardımcı olur diye düşündüm.

Newsweek’te yazılanların doğruluğunu gösteren en somut kanıt, önceki gün İstanbul’da başlayan emlak yatırımcıları toplantısıydı.

Dünyanın en büyük emlak yatırım şirketlerinin temsilcileri birbirinin ardından konuştu.

Hemen hepsi, Türkiye’yi emlakta yükselen yıldız olarak gösteriyordu.

* * *

Bu toplantıyla ilgili haberleri okurken de aklıma yine aynı soru geldi.

Acaba CHP, bu toplantıyı izlemek üzere bir ekonomi uzmanını görevlendirdi mi?

Yoksa, ‘Biz yabancılara ev ve arsa satışına karşı olduğumuz için bu toplantıya da karşıyız’ diye mi düşündüler?

Yine de iyimser yanım ağır bastı.

‘Keşke CHP, bu önemli toplantıya bir gözlemci gönderseydi’ diye düşündüm.

Newsweek Dergisi’ndeki analizde küçücük bir cümle çok dikkatimi çekti.

Zengin Batılılar; Türkiye, İspanya, Hindistan gibi ülkelerde niye emlak alırlar?

Dergide, o güne kadar hiç aklıma gelmeyen bir açıklama vardı.

‘Uçak şirketlerinin rekabetinden fiyatlar çok düştüğü için, insanlar artık uzak ülkelere rahatça ulaşabiliyor ve o nedenle ev alıyor.’

İşte ekonominin çağdaş bir gerçeği daha.

Ekonominin çeşitli sektörleri birbirlerini etkiliyor. Daha doğrusu, çeşitli sektörler kendi içlerinde birbirlerine bağlılar.

* * *

Ülkeler de aynı değil mi?

Bugün artık 19’uncu ve 20’nci yüzyılların klasik ‘bağımsızlık’ kavramının anlamı kalmadı.

Onun yerini, ülkelerin ‘karşılıklı bağımlılığı’ aldı.

Biliyorum, kafası 20’nci yüzyılda kalmış insanların kulağına hiç de hoş gelmeyen bir cümle.

Ama gerçek bu.

Bugün ülkelerin karşılıklı bağımlılığı, insanlara tam bağımsızlıktan çok daha fazla refah getiriyor.

Çünkü ‘yerli malları haftası’ nostaljisinden kurtulamayanların anlamadığı gerçek şu:

İçine kapanık yüksek duvar ekonomileri artık iflas etti.

Büyüklük, sadece üretmek değil... Çok satmak ve çok almak, büyüklüğün en önemli parçaları oldu.

* * *

Geçen ay AKP’nin bir Muğla milletvekiliyle sohbet ettim.

Yabancıların Fethiye civarında ev almalarının bölgeye ne kadar büyük bir canlılık getireceğini anlatıyordu.

O nedenle CHP’nin tutumu ve Anayasa Mahkemesi’nin kararından dolayı çok üzülmüştü.

İspanya’yı, İtalya’yı örnek veriyordu.

Yabancıların Fas’ta Marakeş’i nasıl canlı bir şehir haline getirdiğini anlatıyordu.

Orada da aynı duygu içime geldi.

Keşke CHP milletvekilleri de bunu dinleseydi.
Yazarın Tüm Yazıları