Paylaş
TÜSİAD Yönetim Kurulu'na ilk defa bir medya mensubu girdi. TÜSİAD'ın aklı başında insanları, bu kuruluşa ‘‘patronlar kulübü’’ denmesinden hoşlanmazlar.
Çünkü bu kelimenin arkasında, onları rahatsız eden bir ‘‘sabıka kaydı’’ vardır.
1978 yılında Ecevit hükümetinin düşmesine yol açan o ünlü bildiriyi akla getirir.
İLK MAOCU
TÜSİAD, işadamları ve en üst düzey profesyonel yöneticiler derneğidir.
Nuri Çolakoğlu sadece, ‘‘yönetime giren ilk medya mensubu olma’’ özelliği taşımıyor.
Aynı zamanda yönetime giren ilk ‘‘eski Maocu’’ oluyor.
Ya da ilk ‘‘eski Marksist, Leninist ve de Maoist devrimci’’.
Dün bunu öğrenince, Maoculuk yıllarına ait bir fotoğrafını istemek için kendisini aradım.
Maocu yıllarına ait hiç fotoğrafı yokmuş.
12 Mart'tan sonra aranırken polisin elinde bile fotoğrafı yokmuş.
Oğlu Hasan doğduğunda, polis ‘‘Nasıl olsa çocuğunu görmeye gelir’’ düşüncesiyle annesinin evinin etrafında tertibat almış.
Tam o sırada TRT yöneticilerinden Serpil Akıllıoğlu ziyarete gelmiş.
Elinde Nuri'nin fotoğrafı bulunmayan polis, Serpil'i o zannederek alıp götürmüş.
Polis o arada Nuri'nin vesikalık bir fotoğrafını bulmuş ve her tarafa onu dağıtmış.
Çolakoğlu uzun yıllar İngiltere'de kaldı.
Orada son derece başarılı bir gazetecilik kariyeri yaptı.
Sonra Türkiye'ye döndü.
HANGİ SIFATLA
Milliyet Gazetesi'nde üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra Cem Duna döneminde TRT Haber Dairesi Başkanı oldu.
Show TV'nin kuruluş yıllarında genel müdürlük görevi üstlendi.
NTV'yi kurarak, haber televizyonculuğunun öncüsü oldu.
Şimdi diyeceksiniz ki, Nuri Çolakoğlu hangi sıfatıyla TÜSİAD Yönetim Kurulu'na girdi?
Gazetecilik mi, yoksa patronluk mu?
Cevabı çok basit:
Medya yöneticiliği sıfatıyla.
Yıllardır birtakım insanlara neden TÜSİAD üyesi olduğumu anlatmaya çalışıyorum.
Çağdaş ekonomiyi biraz bilen insanlar bunu anlıyor.
Ama fanatik bir azınlık var ki, onlara anlatmak mümkün değil.
KÁRLI VE BAĞIMSIZ
Medya kuruluşları artık dev şirketler haline geldiler.
Yaptıkları iş, Batı literatüründe ‘‘business’’ olarak biliniyor.
Bu şirketlerin bağımsız olabilmeleri için mutlaka serbest pazar ekonomisinin yerleşik kurallarına göre yönetilmeleri gerekir.
O nedenle yöneticileri de bu kuralları iyi bilmek zorunda.
Yaşadığımız olaylar, yakın tarihimiz, ekonomik açıdan iyi yönetilmeyen, kárlı olmayan medya kuruluşlarının içine düştüğü zorlukları gösterdi.
Yine aynı yakın tarihimiz, ancak para kazanabilen, kár edebilen medya kuruluşlarının iktidarlar veya öteki baskı grupları karşısında bağımsız kalabildiğini kanıtladı.
TÜSİAD üyesi olmak, iş dünyası konusunda ille de bağımlı olmayı gerektirmez.
Nasıl ki, Gazeteciler Cemiyeti üyesi olmak, cemiyet veya cemiyet üyesi öteki gazeteciler karşısında ille de bağımlı olmayı gerektirmezse...
Nitekim Nuri, TÜSİAD üyesi olarak tarafsız bir televizyon kanalı kurmayı başardı.
O yönetime girerken bir akşam önce Show TV'de eski dava arkadaşı Doğu Perinçek, bir patronun, eski TİSK Başkanı Halit Narin'in yakasına yapışıp hançeresini patlatırcasına haykırıyordu:
‘‘Bu memleketi soyan sizsiniz. Bu memleketi Amerika'ya satan sizsiniz. İşçiyi, emekçiyi fakir fukara bırakan sizsiniz.’’
O haykırdıkça, Halit Narin ise insanı şaşırtan bir sakinlikle ve gülümsemeyle onu izliyordu.
Sonunda ağzından şu cümle dökülüyordu:
‘‘Seni kutlarım. Eski performansından hiçbir şey kaybetmemişsin.’’
İKİ ARKADAŞ
Nuri Çolakoğlu ile Doğu Perinçek bir zamanlar aynı Maocu hareket içinde birlikte çalışmışlardı.
Şimdi biri hálá patronların yakasına yapışmaya davam ediyor, öteki ise o patronların en üst kuruluşunda yönetim kurulu üyesi oluyor.
Bizim kuşak belli bir yaşa geldi ve artık kaderin bizi getirdiği bu duraklardan etrafı daha iyi görebiliyoruz.
Paylaş