Paylaş
“Türkiye’nin Ivy League okulları hangisidir...”
O nedenle, araya “Çaresiz ev kadını” ifadesinin girmesinin hikâyesiyle başlayayım.
*
Geçen ay bir streaming platformunda, ABD’de 2019 yılında yaşanan “üniversiteye giriş” skandalıyla ilgili belgeseli seyrediyordum.
ABD’nin önde gelen bazı varlıklı ve şöhretli aileleri çocuklarını en iyi üniversitelere sokmak için rüşvet tezgâhını kurmuş biri aracılığıyla bal gibi rüşvet anlamına gelecek paralar harcıyorlar.
*
Onlardan biri de “Çaresiz Ev Kadınları” dizisinde Lynette Scavo rolünü oynayan oyuncu Felicity Huffman...
Emmy, Altın Küre, SAG ödülleri var.
“Transamerica” filmindeki rolüyle Oscar adayı da olmuştu...
Kocası ise Fargo filmindeki rolüyle tanıdığımız William H. Macy...
İşte bu zengin çocuklarını “iyi üniversitelere torpille sokma çetesi”, FBI’ın “Varsity Blues” adını verdiği bir operasyonla çökertildi.
Bu işleri düzenleyen “Yetenekli Bay Rick Singer” FBI tarafından yakalandı.
Singer FBI’la işbirliği yaparak, çocuklarını iyi üniversitelere sokmaya çalışan şöhretli ve varlıklı ebeveynleri de tek tek yakalattı.
Birçoğu suçlarını kabul ederek üç-beş ay hapis cezaları ile kendilerini kurtardılar. Ama hepsi kamuoyu gözünde rezil oldu, sosyal medyada hayatları boyunca unutamayacakları ağır bir darbe aldılar.
Aileler aynı zamanda çocuklarını da çok kötü şekilde lekelediler.
*
Amerika’da özellikle varlıklı aileler çocuklarını “Ivy League” denilen yüksek prestijli üniversitelere göndermek için büyük bir yarışa giriyorlar.
Belgesel işte bu sistemi de çok fena halde sorguluyor.
*
Seyrederken ister istemez gözünüzün önüne varlıklı Türk aileleri de geliyor.
“Kimdir Türkiye’nin bu çaresiz kadınları” diye düşünüyorsunuz.
Bizde böyle bir rüşvet sistemi olmadı. Ama çok daha örgütlü ve siyasi bir skandal yaşadık.
Geçmişte FETÖ’nün üniversiteye giriş sınavlarına nasıl sızdığını ve milyonlarca çocuğu nasıl bir haksızlık ve adaletsizliğe uğrattığını bir düşünün...
*
Kim bilir hâlâ aramızda bu yolla üniversiteye sokturulmuş kaç insan dolaşıyor...
Kaç çaresiz ev kadını bu FETÖ sistemine bir yerinden girip çocuğuna avantaj sağlamaya kalkmıştır...
Bir de kaç gerçek çaresiz ev kadını ve gerçek mağdur çocuğu vardır...
*
Türkiye’de de bir “üniversiteye giriş skandalı” belgeseli yapma zamanı gelmedi mi sizce de...
AMERİKAN ÇARESİZ EV KADINI HANGİ SEKİZ ÜNİVERSİTE İÇİN RÜŞVET VERDİ
AMERİKAN çaresiz ev kadınları çocuklarını “Ivy League” denen okullara sokmak istiyor.
“Sarmaşık Ligi” ABD’nin kuzeydoğu yakasındaki en prestijli 8 üniversiteye verilen isim.
Bunlar “Brown”, “Columbia”, “Cornell”, “Dartmouth Kolej”, “Harvard”, “Pennsylvania”, “Princeton”, “Yale” üniversiteleri.
Bu üniversitelere “Ivy (Sarmaşık) League” denmesinin nedeni, yeni öğrencilerin her öğretim yılı okula sarmaşık dikmelerinden kaynaklanıyor.
Son 30 yılda özellikle dijital teknolojilerdeki gelişmeler “M.İ.T”, “Stanford” gibi başka üniversiteleri de çok çekici hale getirdi.
Yıllardan beri hep şunu düşünürüm...
Acaba Türkiye’nin “Ivy League üniversiteleri” hangileridir....
BENİM ÇARESİZ EV KADINI ANNECİĞİM NELER YAPTI
LİSEYİ bitirmiş her Türk çocuğu gibi merkezi üniversite sistemine soktu.
1965 yılında ODTÜ, Boğaziçi ve İstanbul Teknik Üniversiteleri bu sistemin dışında kendi sınavlarını yapıyordu.
Bu üç üniversite o yıllarda Türkiye’nin “Ivy League”i.
Cebime para koyup, İTÜ ve ODTÜ sınavlarına girmem için İstanbul ve Ankara’ya gönderdi.
Orada hazırlık kurslarına katılıp sınavlara girecektim. Ben o paraları kızlarla partilerde bir güzel yedim ve iki okulu da kazanamadım.
Merkezi sistemle Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu’na girdim.
O iki üniversiteye giremediğim için ailem benden çok üzülmüştü ama şimdi geriye baktığımda kaderin benim adıma yaptığı tercihin çok güzel ve hayırlı olduğunu düşünüyorum.
BENİM GÖZÜMDEKİ TÜRKİYE ‘SARMAŞIK LİGİ’ ŞU ÜNİVERSİTELER
Boğaziçi Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Koç Üniversitesi
İstanbul Teknik Üniversitesi
Bilkent Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi
Sabancı Üniversitesi
Özyeğin Üniversitesi
YENİ TREND: İZMİR TULUMUNU PARMESAN GİBİ KIRIP YEMEK
BİR süredir her yemekte kendimi şöyle bir tartışma içinde buluyorum.
İzmir tulumu
genellikle küp veya dikdörtgen şeklinde düzgünce kesilerek servis yapılıyor. Oysa bu peynirin tadını giderek İtalyan parmesanına benzetiyorum.
O nedenle geçen haftadan itibaren İzmir tulumunu düzgün kesilmiş dilimler halinde değil, parmesan gibi elle kırılmış parçalar halinde yiyorum.
Tabii ki çatalla değil, parmakla tutarak...
Sonuç?
Harika oldu ve iddia ediyorum:
İzmir tulumu parmesan gibi parçalanıp yenmeli...
EGE ŞARAPÇILARININ ŞU GÜNLERDE EN ÇOK KONUŞTUĞU FOTOĞRAF BU
ÜÇ gündür Urla’da şarap üreticileri ile çok güzel sohbetler yapıyorum.
Şunu haber vereyim.
2020 yılı Ege’de “Millesime” olmasa da ona yakın bir yıl olmuş.
Çünkü üzüm verimi çok düşükmüş ama elde edilen şarap harika olmuş.
Özellikle de Şiraz için çok iyi diyorlar.
Ama şu sıralar en çok konuşulan konu Fransa’daki bağları vuran ani soğuk...
Bordeaux, Bourgogne, Rhone, Loire ve Champagne bölgelerini vuran ani soğuk galiba bağları bitirmiş.
Zaten Trump’un koyduğu ek vergilerle sarsılmış olan Fransız şarap sanayisi bu yıl bir de soğuğun darbesini yiyecek gibi.
BUNLARDAN EN AZ İKİSİ SİZDE VARSA BİR ‘ROCKNROLLA’ KARAKTERSİNİZ
BAZI geceler hiç nedensiz bir şekilde, durup dururken bir Guy Ritchie filmi seyrederim.
Her bir karakter benim gözümde şu sığ ve gri dünyadan bir kaçış kapsülüdür çünkü...
Önceki gece sıra “RocknRolla” filmindeydi.
Karakterlerin hepsi, eh işte kendi çapında bir Shakespeare gibi konuşuyor...
Mesela şu laf:
“Güzellik zalim bir metrestir...”
*
Ama asıl şu “Rocknrolla” tarifine takıldım:
“Bazı insan vardır, para düşkünüdür... Bazısı vardır, şöhret budalasıdır... Bazı insan vardır seks düşkünüdür... Bazısı vardır gücü sever, güce tapar... Bir de bazısı vardır, bunların hepsini sever... İşte o herif ‘s...min Rocknrolla’sıdır...”
*
Ben diyorum ki, bunlardan sadece ikisi varsa bile...
Kesin bir Rocknrolla’sınız...
Keyfini çıkarın....
Pandemide fazla mütevazı olmaya gerek yok...
Paylaş