Paylaş
Yani Atatürk için “Türk değil” demesine...
Herkes de Atatürk’ün Türk olduğunu ispat etmeye çalışıyor...
Oysa herifin devirdiği asıl çam, asıl felaket Atatürk için “Türk’e benzemiyor” demesi...
Belli ki kafatasında, kafatası ölçüleri ve ölçüsüzlükleri belli bir Türk tipi var...
Sarı saçlı, mavi gözlü yakışıklı bir erkek onun tarifine uymuyor...
İyi, tamam da tarif et o zaman senin kafatasındaki “Türk tipini...”
Nasıl bir adamdır veya kadındır o...
Kısa boylu, çekik gözlü, sarkık bıyıklı falan gibi bir adam mı...
Yani aşırı sağcı bazı Almanların dediği gibi “karakafa mı...”
Sen de bunu mu yakıştırıyorsun Türk’e...
A benim densiz kardeşim...
Patavattan nasibini alamamış adam...
Sen hiç aynaya bakmaz mısın...
Senin tipin, kendi kafatasının içindeki Türk tipine uyuyor mu...
Bi bak Allah aşkına...
Aynaya bakmıyorsan bak be koyuyorum senin fotoğrafını buraya...
Yanına da, tek ayak üzerinde durup bakma cezası için Atatürk’ün fotoğrafını...
Yanına bir de Kıvanç Tatlıtuğ fotoğrafı koyuyorum...
Anne Edirneli, baba Boşnak, kendisi Adana’da doğdu...
Kime benziyor sence...
Boşnak’a mı, Trakya Türküne mi...Yoksa Adanalıya mı...
AKP saflarında ciddi bir ölçüsüzlük ve patavatsızlık yarışı sorunu başladı...
Belagat şehveti bu tipleri kendinden geçirmiş...
Ağızlarından çıkan lafı duymuyorlar...
Düpedüz ırkçılık yaptıklarının bile farkında değiller...
ŞİMDİ İRAN ÇIKIP ŞUNU DESE HAKSIZ MI OLUR
CÜMLEYİ okuyunca, gözlerim faltaşı gibi açıldı, “Acaba yanlış mı okuyorum” dedim. Gelin birlikte bir kere daha okuyalım.
Dışişleri Bakanlığımız İran’ı şu cümlelerle suçluyor:
“Bölgedeki krizler nedeniyle ülkesine mülteci olarak sığınan insanları dahi savaş alanına sürmekten çekinmeyen bir ülkenin bölgedeki gerginliğin ve istikrarsızlığın sorumlusu olarak başkalarını itham etmesini kabul etmek de, anlamak da mümkün değildir...”
Peki şimdi İran Dışişleri kalkıp sorsa...
“Kardeşim Genelkurmay’ın Fırat Kalkanı ile ilgili açıklamalarında, her gün ÖSO’dan söz ediyor. Kimdir bu ÖSO’cular... Suriye’den Türkiye’ye gelenler değil mi? Biz de onları savaşa göndermiyor muyuz? Yoksa ÖSO adı altında savaşan Türkler mi...”
Allah aşkına Türkiye’nin İran’ı eleştirecek yüzlerce haklı nedeni varken, en zayıf noktadan cevap vermek hangi aklın eseridir?
VEKİLİ İÇİN ŞEREFSİZ DENİYOR O VEKİLİN MİLLETİ SEYREDİYOR
ÖNCEKİ akşam Ahmet Hakan’ın programında iktidar partisinin bir milletvekili ile muhalefet partisinin bir milletvekili birbirine sesleniyor:
“Şerefsiz...”
Ben, kendisi sık sık sık “şerefsiz” lafını kullanan bir sanatçı için “Vay şerefsiz” manşetini attığım için 10 yıldır yemediğim küfür kalmadı...
Sonradan çok da üzüldüm bu manşet için...
Bir sanatçı için söylenince ayağa kalkan millet, aynı laf kendisinin Meclis’teki vekili için söylenince niye hiç alınmaz...
Acaba “şerefsizlikte” ödeştikleri için, bunun ne galibi var ne mağlubu deyip rahatlıyor muyuz...
Ya da sanatçının şerefi, milletin vekilinin şerefinden daha kıymetlidir diye mi düşünüyoruz...
YAZ GELSİN ŞARKISI
İtalyan listelerinden harika bir yeni şarkı. Fabrizio Moro söylüyor. “Portami Via”. Klasik, tam bildiğimiz İtalyan tarzı...
Kumsal, güneş, yaz...
Sanremo Festivali...“Amore Mio...”
Hürriyet Web’de linkini verdim.
Dinleyin... Çok iyi geliyor...
BİR CÜMLE
AZERBAYCAN Cumhurbaşkanlığı Birinci Yardımcılığı’na İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva getirildi.
YORUM: “Yetkiyi bir evde topluyoruz”.
100 BİN MOTOSİKLET SATTIRAN FOTOĞRAF
23 Nisan 1946, saat 12...
Floransa...
İtalyan Piaggio ailesi işte o gün o saat Floransa’da patent ofisine başvurup “Vespa” marka scooter tarzı motosikletin patentini aldı.
Ben Vespa motorla 1960’lı yıllarda tanıştım.
Brigitte Bardot’nun bu motosiklet üzerinde harika bir fotoğrafını görmüştüm.
Daha sonra birçok İtalyan ve Fransız filminde gördüm bu motosikleti.
Ama asıl şöhretini, McCarthy’nin gadrine uğrayan Dalton Trumbo’nun takma isimle yazdığı senaryodan çekilen “Roma Tatili” filminde yapmıştı.
Gregory Peck ve Audrey Hepburn, bu motosikletin üzerinde İtalya’yı geziyorlardı.
Bu filmin etkisiyle İtalya’da o yıl 100 bin Vespa motosiklet satıldı. Sinemada hiçbir motosiklet bu kadar şöhretli olmadı.
Önceki akşam Vespa’nın tanıtım davetindeydim.
Piaggio Grubu’nun motosikletlerinin Türkiye dağıtım hakkını Doğan Grubu aldı...
İzmir’deki gençlik yıllarımda böyle bir motosikletim olmasını çok isterdim ama imkânlarımız el vermemişti.
Önceki akşam La Scarpetta restoranın girişine konulan kıpkırmızı pırıl pırıl Vespa’yı görünce kendimi tutamayıp bindim ve ben de bu pozu verdim.
50 yıldır bekleyen bir pozdu bu...
Arkamda bir Brigitte Bardot’yu da hayal ettim tabii...
Başında eşarp, Capri pantolonlu harika bir BB...
Efsane Vespa’nın Türkiye sokaklarına da çok yakışacağını düşünüyorum.
Paylaş