Paylaş
Üçüncü çeyrek büyüme hızı yüzde 1.7 çıktı.
Bu demektir ki, 2014 yılında büyüme hızı yüzde 2.5 civarında olacak.
Gelen ikinci ürkütücü rakam ise işsizlik oranıydı.
O da epeydir ilk defa yine iki haneli rakamlara çıktı.
Yüzde 10.7...
Rakamlar ürkütücü ama benim aklımdaki asıl soru başka.
* * *
- BİR: GERÇEK İŞSİZLİK ORANI NEDİR Türkiye’de işsizlik oranı hesaplanırken, ülkeye gelen 2 milyona yakın Suriyeli de bu rakama dahil ediliyor mu...
Hepimiz biliyoruz ki bu insanların yükü artık üzerimizde.
- İKİ: GERÇEK REFAH ARTIŞI NE Refah artışı büyüme hızından nüfus artış hızı çıkarılarak bulunan rakam.
Refah artışı hesaplanırken nüfus artışına 2 milyon Suriyeli de ekleniyor mu...
Eklendiği takdirde refah artış hızı eksiye geçiyor.
- ÜÇ: FERT BAŞINA DÜŞEN GELİR NE Türkiye’de fert başına düşen gayrisafi milli hasıla nedir...
Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan geçen gün, Türkiye’de “satın alma paritesinin” 18 bin dolara yükseldiğini söyledi.
Buna 2 bin dolar daha eklendiğinde Türkiye artık orta gelirli ülkeler sınıfından çıkacak.
Peki bunun hesabında Suriye’den gelen ek nüfus dikkate alınıyor mu...
Hepimiz biliyoruz ki 2 milyon Suriyeli bu ülkede kalıcı
İKTİDAR partisinden biri çıkıp “Böyle saçma sapan sorular olur mu” diyebilir.
Olur kardeşim.
Hepimiz biliyoruz ki, şu an için ülkemizde 2 milyon Suriyeli var.
Yine hepimiz biliyoruz ki, bu insanların çok büyük bölümü burada kalacak.
Yine hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu insanlara daha şimdiden çalışma izni verildi.
Suriye savaşı daha uzun yıllar bitmeyeceği ve bitse de oraları artık bu insanlara cazip gelmeyeceği için, bu 2 milyon nüfus artışını rakamlarımıza eklemenin zamanı geldi.
Bu sadece ekonomik maliyeti.
Sosyal maliyeti ise çok daha yüksek olacaktır.
Buna hepimiz hazırlanalım.
Nedir bu öfke Paşam, İlker Paşa sormakta haklı değil mi
ÇINAR Oskay’ın eski Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’la yaptığı mülakatı büyük ilgiyle okudum.
Paşa, güzel bir noktaya gelmiş.
Kendi dışındaki paşaların o günlerini sorguluyor.
Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu 2002 yılı ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılıp yerini Orgeneral Hilmi Özkök’e bırakırken tuhaf bir şey olmuştu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı hakkı teamül gereği Edip Başer Paşa’dayken, ordudaki yerleşik teamülleri yerle bir eden bir son dakika müdahalesi ile onun yerine Aytaç Yalman getirilmişti.
Kara Kuvvetleri Komutanı olarak tam bir güven duyduğu Edip Başer’i görmek isteyen Hilmi Özkök de bu müdahaleden mutsuz olmuştu.
Biz de Hürriyet’te o dönemde gazetenin Ankara Temsilcisi olan Sedat Ergin’in imzası ile çıkan bir yazıyla bu ayak oyununu eleştirmiştik.
Bazı komutanlar o günlerde bize fena küsmüştü.
Şimdi soruyorum.
Acaba o gün Yalman’ın yerine Edip Paşa gibi demokratlığı bilinen bir komutan gelseydi 2002 sonrasındaki süreçte her şey daha farklı olabilir miydi...
Aynı soruyu İlker Başbuğ da sormuş.
Yalman bu soruya çok kızmış. İlker Paşa haklı değil mi Allah aşkına...
O gün Hilmi Özkök’ün etrafını çevrelemek için yapılan bu operasyonun parçası olanlar hiç olmazsa bugün sessiz kalmalı.
Çünkü eleştirdikleri insanlar büyük bir bedel ödedi.
Roma’da günün tartışması: Hayvanların ruhu var mıdır
PAPA Francesco, geçtiğimiz günlerde Roma’da San Pietro Meydanı’nda yaptığı bir konuşmada şöyle bir şey söyledi:
“Cennetin kapıları Tanrı’nın yarattığı bütün canlılara açıktır...”
Sıradan bir cümle gibi geliyor ama o kadar da sıradan değil.
* * *
Papa bu sözleri, geçtiğimiz haftalarda köpeğini kaybeden bir çocuğun üzüntüleri üzerine söyledi.
Yani cümlenin anlamı açıktı:
“Köpekler de cennete gider...”
Bu cümle, Katolik âleminin asırlardır tartıştığı bir başka konuyu yeniden alevlendirdi.
“Hayvanların ruhu var mıdır...”
Tartışma şundan önemliydi...
Muhafazakâr Katolik öğreti, sadece ruhu olan canlıların cennete gidebileceği yorumunu yapıyordu.
Vatikan’ı 1846’dan 1878’e kadar yöneten Papa 11’inci Pius, “hayvanların kesinlikle bir ruhu ve dolayısıyla bilinci olmadığı” görüşündeydi.
Buna karşılık Papa 2’nci Jean Paul, 1990 yılında hayvanların da ruhunun bulunduğunu söylemişti.
* * *
Ancak onun halefi Benedikt yine eski yoruma dönmüştü.
2008 yılında aynen şunu söylemişti: “Bir hayvanın ölmesi, sadece onun varlığının sona ermesi anlamına gelir.”
Yani ruhları olmadığı için cennete gitmeleri de mümkün değildi.
Kediler cennete giderse köpekler de gidebilir mi
“HAYVANLARIN ruhu tartışmasında vejetaryenler devreye girdi.
PETA’cılar antimezbaha kampanyalarına hız verdiler.
Bu arada Domuz Üreticileri Derneği tartışmaya şu bildiriyle katıldı:
“Papanın sözleri, hayvanları kesip yemek günahtır anlamına gelmez.”
* * *
Katolik âlemi, “Cennetin kapıları, Tanrı’nın yarattığı bütün canlılara açıktır” konusunu tartışıyor.
Peki “Cennetin kapıları, Allah’ın yarattığı bütün canlılara da açık mıdır...”
Yani Müslümanlar bu konuda ne düşünüyor...
Bu soruyu Instagram’da sordum. Müslümanlığın bu konuda çok daha modern bir yoruma sahip olduğu görüşleri yazıldı.
* * *
Hazreti Muhammed’in dizinin dibinde uyuyan kedisinin uyanmaması için eteğini kestiğini biliyoruz Kediler belki cennete gidebilir.
Devletin en tepesinden, “Affedersiniz ama bunlar köpekleri ile yatağa girerler” gibi bir kültürel içtihadın verildiği bir ülkede, köpekler için de aynı yorumu aynı iyimserlikle yapabilir miyiz...
Tartışmak lazım...
Ama İslam bilginleri şu günlerde yolsuzluklara fetva kılıfları uydurmakla fazlasıyla meşgul oldukları için, ben de fazla umutlu değilim...
Paylaş