Son yoklama

CNN Türk’te Bünyamin’in hava tahminini izledikten sonra kumaşı biraz daha kalın olan lacivert takımı dolaptan çektim.

Düğün İzmir’de olacaktı; ama Bünyamin ‘Serin geçecek’ diyordu.

Bayağı bir rüzgár da olacakmış.

Geçen yaz geçirdiğim zatürree, beni temkinli bir insana çevirdi.

Gömleğin üstten üç, dört düğmesini açarak rüzgára meydan okuma dönemi kapandı.

Kravatımı takarken, içimdeki tembel sosyolog istifini bozdu.

Babalar ölünce ailelerde manevi miras da bölüşülüyor.

Özel günlerde aileye sahip çıkmak en büyük çocuğa kalıyor.

Belki de böyle bir veraset hukuku yok da, ben kendi kendime gelin güvey oluyorum.

* * *

Büyük kız kardeşim ‘Sıdıka’nın küçük oğlunun düğününe işte bu duygularla hazırlanıyorum.

Hayatımda çok şey değişti; ama İzmir Demirspor Lokali’ndeki düğünlerin içimde bıraktığı sesler ve görüntüler hep aynı kaldı.

Düğünleri hep çok sevdim.

O güzel mekánlarda hiç çekilmemiş filmlerin yönetmeni oldum.

Gözlerim düğün salonunun bir ucundan ötekine pan yaparken, hep güzel insan manzaralarına rastladım.

Kimi hüzünlü, kimi komik.

Kimi insana huzur ve güven veren akrabalıklar, kimi bir daha hiç geri dönmeyecek olan şeyler.

Fatma Halam artık çok yaşlandı.

Şekeri 300 olmuş. Tuncay Ağabeyimle, Mürüvvet annelerine kızıyorlar.

İlkokula başladığım gün beni elimden tutup Gazi İlkokulu’na götüren Özden Ablam düğünde yok.

Cumhuriyet Kız Enstitüsü’ne giderken, beni okula bırakan o en neşeli kuzenim hasta olduğu için düğüne gelemedi.

Anlayacağınız, düğünde beş on kahkaha eksikti.

Akhisar’dan gelen dayılarım ve teyzelerimden haberi aldım.

Yaz günleri tütün dizdiğimiz damın ve hemen önünden başlayan bağın yerinde şimdi büyük binalar yükseliyormuş.

Hilmi Dayım da orada oturuyormuş.

Hasibe Teyzemi sorarsanız yeni yeni gülmeye başladı.

Yirmi yıl önce askerdeki oğlu Turan’ı bir kazada kaybetti. Yas uzun sürdü.

Özden Ablamın o neşeli gür kahkahası azalırken, Hasibe Teyzemin cılız gülüşleri kulağımıza gelmeye başladı.

Anladık ki, hayat devam ediyor.

* * *

Nuriye
Yengem ailemizin biraz Fahriye Abla’sıydı.

Babam Demokrat Partili, amcam ise CHP’liydi.

O nedenle amcam ile eşi Nuriye Yengem, hiç bitmeyen bir cumhuriyet balosunda yaşar gibiydiler.

Dünyaya daha açıktılar. Amcamı kaybettik.

Ama Nuriye Yengem hep öyle kaldı. Hálá biraz Fahriye Abla gibi.

En küçük kız kardeşim Serpil’in kızı Ersin veteriner oldu.

Üniversite sınavına girerken bütün tercihlerini veteriner fakültelerine yaptı.

Küçükten beri hayvanlar áleminde yaşar.

Düğünde bana, ‘Dayı, deniz memelileri üzerine uzmanlaşmak istiyorum’ dedi.

‘Yani balina uzmanı mı olmak istiyorsun’ dedim.

Ortanca kardeşim Sema da artık büyükanne oldu.

Üç Yol, 319 Sokak’ın sakinleri artık epey büyüdü.

Zaten mahallemizin evleri de büyüdü, hepsi apartman oldu.

* * *

Annem her zamanki gibi.

Babam yaşarken de evin hakimi oydu. Onu kaybettikten sonra da.

Hálá terlemememizi tembih ediyor.

Eşim Tansu’yu uzun zamandan beri ilk defa böyle neşeli görüyorum.

Ailenin üçüncü kuşak gençlerini toplamış, devamlı onları kışkırtıyor.

Uzaktan onu seyrediyorum.

Geçirdiği hastalıktan dolayı iki yıldır kullanmadan biriktirdiği bütün neşelerini bir gecede harcamak istiyormuş gibi durmadan eğleniyor.

Bu arada tanımadığım biri yanıma yaklaşıyor. Hafif dağınık bir sesle, hiç beklemediğim bir soru soruyor:

‘Atatürk hakkında ne düşünüyorsunuz?’

Sesinde belirgin bir kinaye var. Belli ki beni AKP’ye karşı yeterince sert bulmuyor.

Ne diyeyim, ‘Çok iyi düşünüyorum’ diyorum.

Yüzünde beklediğini almış bir ifade ile uzaklaşıyor.

Giderken kendi kendine, ‘Hıh... Atatürk hakkında çok iyi düşünüyormuş’ diye mırıldanıyor.

Kız tarafından birine onun kim olduğunu soruyorum.

‘Biz sizin taraftan biri sanıyorduk’ diyor.

Her düğünün böyle sakinleri vardır.

* * *

Düğünün sonuna doğru rüzgár sakinleşiyor.

Zaten Bünyamin de söylemişti. Ertesi gün sıcaklık mevsim normallerine dönecekti.

Büyük ailemiz yavaş yavaş düğün salonundan ayrılırken, meydan gelinle damadın arkadaşlarına kalıyor.

O vesileyle göçmen ailemizin son yoklamasını yapıyoruz.

Bazı babalar ve anneler gitmiş. Üç beş kahkaha eksik.

Ama yeni ve genç kahkahalar aramıza katılmış.

Anlayacağınız her şey tıpkı Demirspor Lokali’ndeki gibi...
Yazarın Tüm Yazıları